İsrail'le temiz bir sayfa nasıl açılır?

İsrail’le yaşanan iki büyük olay; alçak koltuk krizinin ve Mavi Marmara baskınının kalbindeki isim Emekli Büyükelçi Oğuz Çelikkol haberglobal.com.tr okurlarına özel açıklamalarda bulundu. Tel Aviv ile yeniden nasıl diplomatik ilişki kurulacak? Bu aşamaya nasıl gelindi?

Son Güncelleme:

Bugünlerde dünyanın ve Türk dış politikasının gözü Ukrayna-Rusya sınırındayken, İsrail Cumhurbaşkanı Herzog ile Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın görüşmesine (9-10 Mart) sayılı günler kaldı. Bu görüşme öncesi Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ve Dışişleri Bakan Yardımcısı Sedat Önal İsrail’e gitti.

Kalın, İsrail heyetiyle temasları öncesinde Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’la görüştü. Herzog ise Erdoğan’la görüşmeden önce Güney Kıbrıs’a ve Yunanistan’a ziyarette bulunacak. Karşılıklı verilen mesajları, kritik süreçlerde Türkiye’nin Tel Aviv Büyükelçisi olarak görev yapmış Oğuz Çelikkol’a haberglobal.com.tr okurları için sorduk. 

Bugünkü Türkiye-İsrail ilişkilerini nasıl tanımlamak gerekir?

Türkiye-İsrail ilişkisi iniş çıkış yaşayan, normalin çok dışında, olması gerekenin çok altında bir ilişki. Ekonomik ilişkiler devam ediyor, çok etkilenmemiş gibi gözüküyor ama eğer devletler, hükümetler tarafından desteklenseydi farklı bir seviyede olurdu. Türk-İsrail ilişkilerine siyasi açıdan baktığımızda en dipte olduğunu söylemek mümkün.

2009’da Davos’ta “One Minute”, 2010’da alçak koltuk krizi ve yine 2010’da Mavi Marmara krizlerini düşündüğümüzde, Türkiye ve İsrail’in bu inişli-çıkışlı ilişkisinin asıl sebebi ne?

Hepsi Filistin sorunu ile bağlantılı. Türk-İsrail ilişkilerinin çok geliştiği 1990’lara baktığımızda aynı zamanda Filistin-İsrail ilişkilerinde çok önemli gelişmelerin yaşandığı bir dönem.

İki devletin artık birbirinin bölgesel etkinliğini daha iyi gördüğünü zannediyorum. Bunu Amerika Birleşik Devletleri de gördü, Eastmed’i (boru hattı projesi) destekleyen tutumundan birdenbire vazgeçmesi tesadüfle açıklanamaz. İsrail, Mısır doğalgazını satmak istiyorsa bunun tek gerçekçi yolu Türkiye’den geçiyor.

Emekli Büyükelçi Oğuz Çelikkol

Cumhurbaşkanı Erdoğan EASTMED projesi için “Türkiye’siz olmaz, Türkiye üzerinden olur, oturulup konuşulur” demişti. EASTMED üzerinden İsrail’le ticari anlaşma mümkün mü?

Çok uzun zamandır EASTMED projesinin gerçekleşmeyeceğini, bunun Türk kıta sahanlığından geçtiğini zaten söylüyorduk. ABD, gerçekleşmeyeceğini bilmesine rağmen Trump döneminden beri EASTMED’e destek veren bir tutum içerisindeydi. ABD’nin desteğini çekmesiyle proje tamamen ortadan kalkmış gözüküyor.

Enerji konusunda işbirliği gündemde olacaktır. Gerçekleşip gerçekleşmeyeceği uluslararası desteğe, finans imkanlarına bağlı. Ama bu proje artık Türk-İsrail ilişkilerinin gündemine girmiş gibi gözüküyor.

'ARTIK TEHDİDİN YUNANİSTAN’DAN GELDİĞİ GÖRÜLÜYOR'

Türkiye ve İsrail 2016 yılında da karşılıklı adımlar atmıştı fakat başarısızlıkla sonuçlanmıştı, bu sefer 2016’dan farklı olur mu?

“Hem iki ülkenin içinden kaynaklanan farklar hem de uluslararası atmosferden, bölge şartlarından gelen faktörler nedeniyle bu sefer daha başarılı olma şansı yüksek. İsrail’de Cumhurbaşkanı Herzog yeni seçildi, zaten Herzog’la Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında telefon diplomasisi devam ediyor. Bundan önceki İsrail Cumhurbaşkanı’ndan (Netanyahu) çok farklı olarak Herzog'un iki devletli çözümü destekleyen bir kişiliği var. Artık Netanyahu yok, sekiz partili koalisyon hükümeti var. Filistin konusunda farklı görüşler olsa da bu sekiz partide iki devletli çözüme destek verenler çoğunlukta gözüküyor. Bugün ilişkilerin gelişmesinin Amerika’daki Yahudi lobisi üzerinde de olumlu tesiri olacaktır.

Uluslararası ortam değişik, 2016’da Trump yönetimi iktidardaydı ve Trump yönetimi Netanyahu’nun iki devletli çözümden uzaklaşan her türlü politikasına destek sağlıyordu.

Türkiye açısından bakıldığında 2016’dan farklı bir ortamda yaşıyoruz. Artık tehdidin Batı’dan, Yunanistan’dan geldiği görülüyor. Miçotakis-Dendias ikilisi Türkiye’nin haklarını ne Ege’de ne Kıbrıs’ta ne de Doğu Akdeniz’de vermeye taraftar gözükmüyor.

Türkiye-İsrail ilişkilerinin en sancılı olduğu 2009-2010 yılları arasında Tel Aviv Büyükelçisi olarak görev yapan Çelikkol’a bugünden o günlere bakışını sordum ve “Türkiye’nin önemini anlayan bir bakış” yanıtını aldık.

İsrail bölgede askeri olarak güçlü devletlere çok iyi gözle bakmıyor. Geçmişte İsrail’in 'bölgedeki en güçlü askeri ülke' olma isteği rol oynamıştı.

Mavi Marmara baskını ile ani bir şekilde bitti ama Tel Aviv’deki büyükelçilik dönemimde gördüğüm şuydu; ben Mavi Marmara baskınından sonra döndüm ama orada sayısı yüz bine varan Türkiye’den giden Yahudilerin kurdukları bir toplum var. Onların desteğini her zaman hissetmiştim.

'TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK İSTEĞİ İSRAİL-FİLİSTİN GÖRÜŞMELERİNİN TEKRAR BAŞLAMASI'

Herzog-Erdoğan görüşmesinde ön şart olmayacağı bilgisi İsrail tarafından sızdırıldı. Ön şart olmasa da İsrail’in Hamas’ın tanımı ve pozisyonu ile ilgili Türkiye’den bir talebi olur mu?

Zannetmiyorum. Türkiye Filistin meselesine insani açıdan yaklaşıyor, Filistinlilere silah sağlanması gibi bir durumu yok.

Türkiye Filistin konusunda bir bölünme istemiyor; Filistin’in bir bütün halinde temsil edilmesini ve masada olmasını istiyor. Türkiye’nin en büyük isteği İsrail-Filistin görüşmelerinin tekrar başlaması. Bu gerçekleşirse, Türkiye çok büyük bir memnuniyetle karşılayacaktır.

İsrail Cumhurbaşkanı Herzog-Fotoğraf: Reuters

Görüşmeden sonra karşılıklı büyükelçi atamaya karar verilirse, Türkiye’nin Tel Aviv’e atayacağı isim siyasi gelenekten bir isim mi yoksa diplomasi geleneğinden gelen bir isim mi olmalı?

Takdir meselesi, bu çok tartışılan bir konu. Mesela Amerika Birleşik Devletleri’nin Ankara’daki temsilcisi siyasetten gelen bir isim. Çok az rastlanan bir durum ama atanacak ismin Dışişleri Bakanlığı’ndan olacağını düşünmek mümkün.

Herzog’un Türkiye’ye gelmeden önce Güney Kıbrıs’a ve Yunanistan’a gidecek olması bir “niyet göstergesi” mi?

Bu görüşmeyi eminim bütün ülkeler izleyecektir ama 'kaygıyla' izleyen Atina olacaktır, kaygı sesleri uzun zamandır geliyor. Atina’nın bu yakından takibini İsrail de çok iyi biliyor. Önce Yunanistan’a gidişi daha çok Yunanistan’dan gelen serzenişleri tatmin etmek amacıyla muhatap bir adım.

Emekli Diplomat Çelikkol’a Türkiye’nin Libya ile imzaladığı, daha sonra Filistin’le imzalanması gündeme gelen Münhasır Ekonomik Bölge Anlaşması’nın İsrail’le olup olamayacağını sorduk. Müstafi Tümamiral Cihat Yaycı’nın Filistin’le oluşturulabilecek model için önerisi ve iddiası Filistin ve İsrail’le karşılıklı kıyımızın olduğuydu. Çelikkol ise “Libya bizim sınırdaşımız, haritaya baktığımız zaman Filistin devlet kursa da deniz yetki alanı Türkiye ile kesişmiyor” yorumunu yaptı.

Bizim deniz komşusu, kıta sahanlığı komşusu olarak ilan ettiğimiz ülkeler belli. Libya’yla deniz yetki alanı ilan ettiğimiz alan küçük bir bölge. Mısır’la, Kıbrıs’la, Suriye’yle, Yunanistan’la alanımız var. Ama diğer deniz ülkeleriyle yok. Anlaşma imzalanması ancak deniz yetki alanı olduğu takdirde söz konusu.

İsrail’le en önemli meselelerden biri Filistin. Görüşmeden sonra Türkiye'nin bu sorunu ele alış biçiminde bir fark bekler misiniz? 

Bütün uluslararası aktörler buna 'sorun' olarak bakıyor. Hakikaten de İsrail’in kuruluşundan beri, Birleşmiş Milletler’de görüşülmüş bir 'sorun'. 'Sorun' olarak bakmak daha doğru olacaktır.

Kaynak: Web Özel

Sonraki Haber