Balıkların psikolojisi bozuldu! Antidepresana nasıl ulaşabildiler?

Antidepresanların atık sulara karışması sonucu balıkların da psikolojisi bozuldu. Bazı türler yok olma tehlikesine girerken, uzmanlara göre çözüm altyapıyı yenilemek.

Son Güncelleme:

Atmosferdeki oksijenin ana kaynağı okyanuslardaki yaşam, iklim değişikliği ve kirlilik nedeniyle büyük tehdit altında. Yoğun karbon salınımı ile oluşan iklim değişikliği okyanusların ısınmasına neden olurken, evsel ve endüstriyel atıklar da sudaki ekosistemi yavaş yavaş öldürüyor. Ancak araştırmalar, başka bir unsurun daha okyanus canlıları için büyük tehdit unsuru olduğunu ortaya çıkardı: Kullandığımız ilaçlar!

BALIKLARDAKİ ANTİDEPRESANLAR KORKUTUYOR 

ABD'nin Florida kıyıları açıklarında görülen ve 'iri gümüş' olarak da bilinen kemik balığı, uzun süredir koruma altında olan bir tür. Ancak yine de balığın nüfusu 40 yıl içinde oldukça azaldı. Florida Uluslararası Üniversitesi'nde  balık ekoloğu olarak görev yapan Doç. Dr Jennifer Rehage, Florida'daki balıkçıların kendisine "Artık onları bulamıyorum. Beş yıldır kemikli balık görmedim ve bu beni korkutuyor." dediğini söyledi. 

Son üç yıldır Rehage, bu balık cinsinin neden azaldığını bulmak için bir araştırma yürütüyor. Araştırmasına konu olan 93 kemik balığının tümü, kalp ilaçları, opioidler (ağrı kesici), antifungaller (mantar enfeksiyonu ilaçları) ve antidepresanlar dahil olmak üzere en az bir ilaç kalıntısı için pozitif çıktı.

Florida'nın güneyindeki Key West'te bir kemik balığı testinde 17 ilaç için pozitif sonuç çıktı. Bunlardan sekizi, insanlarda terapi amaçlı kullanılan normal seviyenin 300 katına kadar çıkan antidepresanlar. Çalışma, Güney Florida'nın kemik balıklarında ilaç kirlenmesinin “yaygın ve endişe verici” olduğu sonucuna vardı.

Florida açıklarındaki kemik balığı. Kaynak: Shutterstock

Araştırmacılar ayrıca karides, yengeç ve küçük balıklar da dahil olmak üzere kemikli balıkların avladığı 125 hayvan üzerinde de çalıştı. Her biri ortalama 11 ilaç içeriyordu, bu da kirliliğin kemikli balıklarla sınırlı olmadığını gösteriyor.

İlaç kirliliğinin tatlı sudaki potansiyel etkileri hakkında daha fazla şey bilinmesine rağmen, denizler üzerindeki etkileri çok daha az çalışıldı. Rehage, "Kemikli balıkların azalmasını ilaçlarla doğrudan ilişkilendirmek için hala yeterli bilgi yok ancak ilaçların denizlerdeki balıklar için bir sorun olma potansiyeli ürkütücü ve endişe verici" diyor.

ANTİSOSYAL LEVREKLER, HIZLI SOMONLAR, KORKUSUZ KEREVİTLER

2013 yılında, İsveç'teki Umeå Üniversitesi'nden bilim insanları, yabani levreklerin, beslenmeyi ve üremeyi etkileyebilecek antidepresan ilaçlarına maruz kaldıklarında daha korkusuz ve daha antisosyal olduklarını keşfettiler.

Aynı üniversite tarafından 2016 yılında yapılan bir araştırma, bu ilaca maruz kalan somonların daha hızlı yüzdüğünü ve daha riskli davranışlara sahip olduğunu buldu. Kerevitlerin antidepresanlara maruz kalması, yiyecek aramak için harcadıkları zamanı ve cesaretlerini artırırken, potansiyel olarak onları daha savunmasız hale getiriyor. Bu değişen davranışlar, bu türleri yırtıcıların avı haline getiriyor ve soylarını tehlikeye atıyor. 

Bologna Üniversitesi'nden Prof. Elena Fabbri, “Bu esas olarak balıkların davranışları üzerinde çeşitli sonuçlara yol açabilir ancak üreme yeteneklerini ve endokrin sistemlerini de etkileyebilir” diyor.

Yalnızca ABD'de yılda yaklaşık 5 milyar ilaç reçete ediliyor. Bu ilaçlar üretim ve yağmur suyu akışı dahil olmak üzere çeşitli yollarla sulara karışıyor.

İnsanlar tarafından kullanılan antidepresanların çok az bir kısmı beyne ulaşmakta. Kalanı genellikle boşaltım yoluyla dışarı atılıyor ve kanalizasyon yolu ile denizlere ya da tatlı su kaynaklarına gidiyor. Miami Waterkeeper çevre örgütü direktörü Rachel Silverstein "Çoğu kirlilik, kanalizasyon arıtma tesislerinde eleniyor olsa da, bu ilaçların bir kısmını sudan çıkarmak çok zor" diyor. Uzmanlar, ilaçları okyanusa ulaşmadan önce ortadan kaldırmak için atık su altyapısını küresel olarak iyileştirilmesi gerektiğini söylüyor.

Dr. Rehage, atık su yönetiminde “ozonlama” olarak bilinen uygulamanın yardımcı olabileceğini söylüyor. Geleneksel atık su arıtımında sıklıkla gözden kaçan ilaç kirliliğinin giderilmesine yardımcı olmak için suya ozon eklenmesini öneriyor. Ancak yeterli sayıda ülkenin bu adımı dahil etmek için fabrikaları güçlendirmediğini söylüyor.

İlaçların su yolları üzerindeki etkisini daha iyi anlamak için siyasi hamleler var. Örneğin 2019'da AB, çevredeki ilaç kirliliğinden kaynaklanan riskler için 'stratejik plan'ı kabul etti. Ancak bu tür pek çok girişim, daha çok tatlı su ortamları üzerindeki etkiye odaklanmakta.

Kaynak: The Guardian, The Nature

Kaynak: Web Özel

Sonraki Haber