Yazık oldu yarınlara, hem Marmara hem Boğaz ölüyor

İstanbul Boğazı ve Marmara Denizi'ndeki çevre sorunları bitmek bilmiyor. Boğaz'da, besin piramidinin bozulması nedeniyle oluşan denizanası istilasına bir türlü çözüm bulunamazken, Marmara Denizi için de "müsilaj alarmı" verildi. Kuruçeşme sahilinden Tarabya'ya uzanan kıyı bandındaki görüntüler deniz eko-sistemindeki tahribatı gözler önüne sererken; Marmara Denizi için de "ölmek üzere" uyarısı yapıldı.

Son Güncelleme:

İstanbul Boğazı, kelimenin tam anlamıyla can çekişiyor. Yıllardır yapılan onca uyarıya rağmen Boğaz’ın incisi sayılan kıyılarda plastik kirliliğin yanı sıra; denizanası istilası da devam ediyor. Kuruçeşme sahilinden Tarabya'ya uzanan kıyı bandındaki olumsuz görüntüler devam ederken, plankton saysındaki artış ve deniz canlı yaşamındaki azalmanın denizanası ve müsilaj patlamasına yol açtığı belirtiliyor. Beşiktaş, Ortaköy, Kuruçeşme, Arnavutköy, Bebek, Aşiyan, İstinye hattında çevreyi kirletenlere ağır yaptırımlar uygulanması gerektiği vurgulanırken, plastik çöp atıkları da İstanbul Boğazı kıyılarında yüzmeye devam ediyor. Özellikle Rumeli Hisarı'ndan Beşiktaş'a uzanan kıyı şeridinde pet şişe, plastik bardak, yiyecek kutuları ve ambalajlar görülürken kirliliğin en yoğun olduğu bölge ise Aşiyan-Kuruçeşme arasındaki kıyı bandında ortaya çıkıyor.

Prof. Dr. Sarı, "Deniz suyu sıcaklıklarının yükselmesi denizanası organizmalarına fırsat sağlarken, çoğalmalarının önünü açıyor."  Fotoğraf: Mert İnan

İSTİLA BİTECEK Mİ?

Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) Bilim Danışmanı Dr. Erol Kesici, İstanbul Boğazı'ndaki denizanası işgalinin yakın gelecek daha büyük çevre sorunlarına yol açacağının altını çizerek,  "Denizde öbekleşen plastik çöp yığınlarının zamanla parçalanarak 5 mm'den daha küçük olan mikro plastiklere dönüşüyor. Denizlerdeki kirlilik, suda yaşayan canlılar ve balıklar ile insanlara bulaşıyor. Denizanası patlaması ise sudaki ekolojik döngünün bozulmayla alakalı" dedi.

İMHA MERKEZİ ŞART

İstanbul ve Marmara kıyılarının son yıllarda deniz anası istilası altında olduğunu sözlerine ekleyen Dr. Kesici, şu uyarıları sıraladı: "Besin zincirine ortak balık türleri yok olunca deniz anaları ortama hakim olmaya başlıyor. Balıkçılar ağlarına takılan denizanalarını tekrar denize atmamalı. İstanbul'da denizanası imha merkezi kurularak, tıpkı balon balığında olduğu gibi, bu canlıyı getiren balıkçılara adet başı ödeme yapılmalı. Ayrıca geçtiğimiz gün İBB Çevre Konseyi Genel Sekreteri  denizanaları için 'Bunları asla parçalamamak gerekiyor, bunları parçaladığımızda çoğalan hücrelere sahipler' dedi. Bu doğru olmayan bir bilgi. Doğru bilgi olmadan, doğru çevre yönetimi de olmaz."

Prof. Dr. Sarı, denizanası patlamasındaki nedenlere ilişkin bilgi verirken, "Denizanaları bir yerde çoğalıyorsa, bunun iki nedeni vardır. Birincisi ortam kirlenmiş, azot, fosfor oranı yükselmiştir. Bu durumda plankton artar ve planktonla beslenen denizanaları da hızla ürer. Diğer sebep ise denizanası popülasyonunu kontrol eden, deniz canlılarının azalmasıdır" ifadelerini kullandı. Fotoğraf: Mert İnan

5 METRE DERİNDE 

Marmara Denizi’nde 5 metre derinlikten itibaren müsilaj istilası yaşandığını söyleyen Bandırma 17 Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sarı ise yaklaşan felakete dikkat çekti. “Dipteki müsilaj giderek yüzeye yaklaşıyor" uyarısında bulunan Prof. Dr. Sarı ise şunları söyledi: "Acil önlem alınmazsa müsilaj birkaç hafta içerisinde tüm Marmara Denizinde, 5 metreden 25 metre derinliğe kadar olan alanlarını örümcek ağı gibi saracak. Endüstri, maalesef Marmara Denizi kirletmeye devam ediyor. Atıkların ancak yarısını arıtıyoruz. Kalan yarısı ise arıtılmadan denize boca ediliyor. Tarımsal, evsel ve denizcilik atıkları nedeniyle Marmara Denizi adeta foseptik haline geldi."

DURUM ÇOK CİDDİ

Sarı, son 3 haftalık dönemde yaptıkları dalışlarda 10, 15 metre derinde müsilaj tespit ettiklerinin altını çizerken, şöyle devam etti: "En son 6 Kasım günü yaptığımız dalışta müsilajın 5 metreye kadar çıktığını gördük. Bir dakika bile kaybetmeden acil önlemler devreye alınmalı. Tüm belediye ve sanayi tesisleri arıtma tesislerini çalışır hale getirmeli. Sanayi tesisleri atıklarını arıtmayıp, zehir kusuyorlar. Sanayi tesisleri denetlenmeli ve çevreyi kirletenlere  en ağır cezai yaptırımlar uygulanmalı."

Kaynak: Web Özel

Sonraki Haber