"Lohusa sendromu" hayatları karartıyor

Türkiye'de son günlerde lohusa sendromu kaynaklı çocuk ölümlerinde yaşanan artış büyük endişe yarattı. İstanbul, Kırşehir ve Hakkari'de yaşanan üzücü olayların ardından aileleri uyaran uzmanlar, lohusa sendromunun sıkıntı hissi, sinirlilik, ağlama krizi, unutkanlıkla ortaya çıktığını söylediler.

Son Güncelleme:

Lohusa sendromu kaynaklı çocuk ölümleri son dönemde Türkiye’nin gündeminde. Öyle ki; Kırşehir’de 20 günlük bebeğini döverek öldüren anne, İstanbul’da boğulduktan sonra çöp poşeti içerisinde bulunan bebek, Hakkari’de doğum sonrası bunalıma girdiği ileri sürülen genç kadının 5. kattan atlayarak hayatına son vermesi... Büyük endişe yaratan üç olayda da annelerin lohusa sendromu sorunu yaşadığı ortaya çıkarken, uzmanlar ise doğum sonrası 'haberglobal.com.tr' aracılığı ile ailelere yönelik önemli uyarılarda bulundu.

2 YIL SÜREBİLİYOR

Çocuk ve Ergen Psikiyatri Uzmanı Dr. Hülya Bingöl Çağlayan, lohusalık depresyonunu doğum sonrası annelerde görülen bir duygudurum bozukluğu olarak tanımlarken, "Lohusa sendromu, doğumdan hemen sonra olabileceği gibi birkaç ay sonra da ortaya çıkabilir. Söz konusu sendrom tedavi ile düzelebilir ancak önlem alınmazsa 2 yıl süren semptomlar görülebilir. Bu semptomlar; duygusal tepkilerde yetersizlik, şiddetli hüzün, aşırı yorgunluk ve enerji eksikliği gibi bedensel yakınmalar şeklinde ortaya çıkabiliyor​​" ifadelerini kullandı.

İngiltere’de geçtiğimiz dönemde yapılan bir çalışmaya göre, doğum sonrası depresyonun anne ölümlerinde ilk sırada yer aldığını gösteriyor. Bunun nedeni ise kadının eşinden ve çevresinden beklediği ilgi ve sevgiyi görememesi.

NEDENİ YETERSİZ DESTEK

Lohusalık depresyonunun birçok nedeni olduğunu da söyleyen Dr. Çağlayan, "Anne adayının gebelik sürecinde yaşadığı sıkıntılar, medeni durumu ve çevresel faktörler etkili olabilir. Özellikle aile ve eşin desteğinin olmaması, annenin bebeğine karşı yetersiz olabileceği endişesi, erken yaşta gebelik ve evlilik gibi faktörler lohusalık depresyonuna neden olabilir​​" dedi.

GEREKİRSE İLAÇ TEDAVİSİ

Depresyon belirtileri gösteren annelerin hızlı bir şekilde sağlık kuruluşlarına başvurmasının önemine vurgu yapan Dr. Çağlayan, tedavinin hem anne hem de bebeğin sağlığı için elzem olduğunu söylerken, şu uyarıları dile getirdi: "Yeni doğum yapmış anneye, kesinlikle 'Ufacık çocuğa bakamadın mı?' gibi değersiz hissettirecek söylemlerin bulunulmaması gerekir. Depresif ruh halinde gerekirse ilaç tedavisi ve psikoterapi gibi destekler yararlı olacaktır. En önemlisi ise hep söylediğimiz gibi aile ve eş desteği. Özellikle bebekle ilgilenme ve bakımında babanın aktif rol alması depresyonun önlenmesinde yardımcı oluyor."

Dünya Sağlık Örgütü'nün yaptığı araştırmalara göre her 100 anneden 10'u ile 15'i depresyona girebiliyor. 

İKİ HAFTADA DÜZELEBİLİR

Uzman Psikolog Dr. Zeynep Gamze Kalkanlı ise doğum sonrası lohusa sendromundan kaynaklı çocuk ölümlerinin, hem annelerin hem de çocukların sağlığı açısından büyük bir risk taşıdığının altını çiziyor.

Lohusalık döneminin kadınların en zayıf dönemlerinden biri oluğunu ve bu süreçte hormonların normal düzene geçiş yapmaya çalıştığını söyleyen Dr. Kalkanlı, "Lohusalık sendromu, halk arasında annelik hüznü de denilen doğum sonrası birkaç gün içinde başlayıp bir, iki hafta içinde düzelen bir durumdur. Bu dönemde sıkıntı hissi, sinirlilik, ağlama krizleri, çabuk sinirlenme, unutkanlık ve dikkat dağınıklığı gözlenebilir. Lohusalık kendiliğinden düzelir ve tedaviye genellikle gerek kalmaz" diye konuştu.

KRONİK GERGİNLİK

Lohusalık depresyonu hakkında da açıklama yapan Dr. Kalkanlı, şöyle devam etti: "Annenin gebelik döneminde değişen hormonlarının eski haline dönmesi, anne olmak ile birlikte hormon değişiklikleri lohusalık depresyonuna neden olur. Annede kronik gerilim hali ile birlikte, uyku sorunları ve 'postpartum psikoz' adı verilen ciddi rahatsızlık bulgularına rastlanabilir. Bu durumda annenin psikiyatriste giderek destek alması sağlanabilir."

Kaynak: Web Özel

Sonraki Haber