"Kurtuluş" fişeğinin ateşlendiği gün
Bugün, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 104. açılış yıldönümü. Gazi Meclis, 104 yıl önce Mustafa Kemal Atatürk'ün öncülüğünde büyük bir coşkuyla açıldı. Meclis'in açılışına giden süreçte ise Ankara Hükümeti ile İngiliz ajanlar arasında adeta örtülü bir savaş yaşanmıştı.
Ulusal bağımsızlık meşalesi 104 yıl önce yakıldığında, Ankara Hükümeti ile İngiliz ajanlar arasında tam anlamıyla örtülü savaş yaşanıyordu. Öyle ki, Atatürk, önderliğinde ulusal kurtuluş mücadelesi veren kahramanların Meclis'teki her adımı İngilizler tarafından takip ediliyor, İngiliz istihbarat servisi; Mustafa Kemal Paşa ve çevresindeki kişilerden topladıkları bilgileri İstanbul'daki İngiliz Yüksek Komiseri Amiral Sir John De Robeck'e iletiyordu. İngiliz istihbaratçılar, Meclis'in açılacağı bilgisini henüz Mart sonunda elde etmeyi başarmıştı. İstanbul'daki İngiliz Yüksek Komiseri Amiral Sir John De Robeck, 29 Mart 1920'de İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Curzon'a gönderdiği mesajda, "Her sancaktan 5 üye seçilmek üzere, 3 Nisan dolaylarında Ankara'da toplanacak olan Ulusal Meclis katılacak. Seçimler, Müdafaa-i Milliye Cemiyetleri önderliği altında yapılacaktır" bilgileri yer alıyordu.
KİREMİT BİLE YOKTU
Nitekim, Kurtuluş Mücadelesi için Anadolu'da kongreler sürecini başlatan Mustafa Kemal Paşa, takvimler 19 Mart 1920'yi gösterdiğinde, yeni Meclis'in Ankara'da toplanacağını dile getiriyordu. 21 Nisan 1920 günü, Heyet-i Temsiliye Reisi Mustafa Kemal Paşa imzasıyla ülke genelindeki sivil ve askeri makamlara çekilen telgraflarda, Meclis'in 23 Nisan Cuma günü Ankara'da açılacağı ve tören programı bildirildi. İkinci Meşrutiyet döneminde İttihat ve Terakki Cemiyeti Kulübü olarak kullanılan, tarihi binanın Büyük Millet Meclis'i olarak hizmet vermesi için tüm hazırlıklara başlanmış, kiremitleri bile olmayan binaya, Ulucanlar'daki bir okuldan malzemeler taşınmıştı.
KRİTİK TARİH 24 NİSAN
Meclis'in açılacağı gün Hacı Bayram-ı Veli Camii'ndeki Cuma Namazında büyük bir izdiham yaşanırken, namazdan sonra tekbirlerle Meclis'e doğru yola çıkıldı. Fehmi Hoca tarafından okunan duanın ardından Büyük Millet Meclisi, Mustafa Kemal Paşa tarafından açıldı. Büyük Millet Meclisi'nin varlığı, 23 Nisan 1920 günü, en yaşlı üye Sinop Mebusu Şerif Bey’in açılış konuşması ile tüm dünyaya ilan ediliyordu. İkinci toplantı ise 24 Nisan 1920 saat 17.30’da, en yaşlı üye Şerif Bey’in başkanlığında gerçekleştirildi. 120 üyeden 110 üyesinin oyunu alan Mustafa Kemal Paşa, Meclis başkanı seçilmişti Meclis'te, hükümet işlerini yürütmek üzere altı kişilik 'Muvakkat İcra Heyeti' belirledi.
"MESULİYETİMİ BİLİYORUM"
Meclis başkanı seçildikten sonra sürekli ve artan alkışlar arasında kürsüye Mustafa Kemal Paşa, vekillere şöyle seslenmişti: "Efendiler! Bugün, muhterem heyetinizin genel oylarında tecelli etmiş olan millî itimadı liyakatimin çok üstünde görmekle beraber, şahsım için bir gaye olarak değil, birlikte giriştiğimiz mukaddes mücadelenin yöneldiği gayeleri elde etmek için milletin bahşettiği bir dayanak noktası olarak kabul ediyorum. Bu millî birliğin bana yüklediği mesuliyeti, biliyorum..."
EMPERYALİSTLERE DÜŞMANIZ
Büyük Millet Meclisi'nin açılışından hemen sonra ilk gizli oturumun yapılmasına karar verilirken, bu oturumda Mustafa Kemal Paşa, tarihe not düşecek bir konuşmaya daha imza atmıştı:
"Bütün gayemiz bu millî sınır dahilindeki milletimizin istirahatını, refahını ve bu millî sınır ile belirlenmiş vatanımızın tamamiyetini masun(korumaktan) bulundurmaktan ibarettir. Artık millî sınırımız dahilinde bulunan İnsanî kaynakları ve genel menfaatleri sınırımızın haricinde israf etmek istemeyiz. Yalnız istibdada karşı, emperyalistlere karşı düşmanız."
CURZON'UN ELİNE GEÇTİ
Ankara Hükümeti ile İngiliz istihbarat elemanları arasındaki örtülü savaş Meclis açıldıktan sonra da tüm hızıyla devam edecekti. Mustafa Kemal Paşa'nın 30 Nisan 1920 tarihini taşıyan ve Fransızca olarak daktilo edilen bildirisi, 23 Haziran'da doğrudan İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Curzon'un eline ulaşıyordu. Raporlarda, Mustafa Kemal'in İstanbul'un işgaline karşı çıktığı İstanbul'daki yönetimin buyruk ve fetvalarının Meclis tarafından kabul edilmeyip tanınmayacağı ve Türk halkının kendi kutsal haklarını savunarak onurlu bir barış için mücadele edeceği bilgilerine yer veriliyordu.
Kaynak: Web Özel