Katledilen 80 bin köpek, İttihatçılar tuzağa düştü!

Sokak köpeklerine yönelik yasal düzenleme tartışmaları alevlenirken, Eski Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Metin Hülagü, yaşanan sorunun aslında İttihat Terakki'den miras kaldığını söyledi. Hülagü'ye göre İttihatçılar, sokak köpekleri meselesinde Fransa ve İngiltere'nin tuzağına düştü.

Son Güncelleme:

Sokak köpekleriyle ilgili Meclis'e gelmesi beklenen yasal düzenlemede, sahiplenilmeyen sokak  köpeklerinin 30 gün sonunda uyutulmasına ilişkin madde de yer alacak. Ancak düzenleme şimdiden büyük tepki çekerken; 'İstanbul’un İt Efendileri', 'İstanbul Sokak Köpekleri ve Osmanlı Padişahları', 'İttihatçı İdare Ve İstanbul Sokak Köpeklerinin Tarihi' ile 'Türk Kültüründe İstanbul Sokak Köpekleri' başlıklı çalışmalara imza atan; eski Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Metin Hülagü, 'haberglobal.com.tr'ye önemli açıklamalar yaptı. Bugün yaşanan tartışmanın fitilini İttihatçıların ateşlediğini gündeme taşıyan Prof. Dr. Hülagü, cemiyetin 1910 yılındaki köpek katliamı ile Fransa ve İngiltere'nin tuzağına düştüğünü söyledi. İşte Prof. Dr. Hülagü'nün çok konuşulacak açıklamaları...

Prof. Dr. Hülagü: "Fransa, 19 yüzyılda İstanbul'a sağlık ekibi gönderip İstanbul köpeklerinin neden kuduz olmadığını araştırıyordu. Padişahların av köpekleri vardı. 2.Abdülhamid'in hayvanat bahçesinde köpek ve kediler bulunuyordu."

SORUMLU İTTİHATÇILAR 

"1910 yılında İstanbul'daki 80 bin köpek itlaf edilmek üzere Hayırsız Ada'ya (Sivri Ada) götürülerek aç susuz bırakılmak suretiyle ölüme terk edildi. Tarihimize köpek katliamı olarak geçen hadisenin sorumlusu İttihat ve Terakki Cemiyeti'ydi. Ancak kabul etmeliyiz ki, 19 yüzyılın başlarında da yaşanan katliamlar vardı."

HAKARET ETMEK KELİMESİ  

"Türkler, 15.yüzyıla kadar köpeğe 'it' diyordu. Orhun Kitabelerinde de köpek değil 'it' kelimesi  geçer.  Ne acıdır ki, Osmanlı'nın son döneminden itibaren, insanlar birbirlerini aşağılamak için 'it' kelimesini de kullanılmaya başlandı. İçinde 'it' geçen argo veya küfürlü bir sürü kelime vardır.  Dolayısıyla bizim toplumda sokak köpeği lisandır, konuşma dilidir... Birine iltifat etmek istersen 'aslanım, kanaryam, ceylanım' denirken, hakaret ederken 'it' veya 'it oğlu it' gibi olmaması gereken kelimeler dökülür."

NEFRET OBJESİ 

"Objektif olarak değerlendirme yapacaksak, şunu bilmemiz gerekiyor; Osmanlı'nın son döneminde başlayıp, İttihat Terakki ile doruğa çıkan ve Cumhuriyet döneminde de devam eden köpek korku ve antipatimiz var.  Toplum olarak 'itleri' saldırgan, zarar veren, korkulması gereken bir hayvan gibi algılıyoruz. Köpeklere sevgi duymuyoruz. Hiçbir politik angajmana sığınmadan söylemek isterim ki, Cumhuriyet döneminden sonra da uzun süre köpeklere yani 'itlere' nefret duyuldu."

İstanbul, tıpkı dar sokakları, çamurlu yolları, minareleri gibi köpekleriyle de meşhur bir kentti.

'EFENDİ' GİBİ YAŞIYORLARDI  

"Oysa Osmanlı'da uzun süre 'it'lere hürmet gösterildi. Eyüp semtindeki köpeklere o zaman ki tabirle 'it efendi' deniliyordu. Köpekler için vakıflalar kurulup, özel ikramlar bile yapılıyordu. Hatta bazı Müslümanlar miraslarını köpeklere bırakıyordu. Ancak 19 yüzyılın başından itibaren batının bir politikası olarak 'itlere' yönelik olumsuz imajlar yaratılıdı. Bunun nedeni İstanbul'a özgü yerli köpeklerin yerine Fransa, İngiltere ve Almanya'daki köpeklerin ikame edilme projesiydi. Batılılar, Sanayi Devrimi ile köpeğin varlığını ticari ve kültürel hegemonya olarak görmeye başlarken, İttihatçılar da tuzağa düştüler."

KUDUZ OLMAZLARDI

"Birçok batılı kaynakta 1453'den sonra İstanbul'un köpekleri için 'Zayıf, hastalıklı, cılız Türk köpeği' yaftalamaları yer almaktadır. Oysa İstanbul köpekleri kuduz olmazdı. Öyle ki, İstanbul'un sokak köpekleri geçen asırda meşhur olmuş, nam-ı Avustralya'ya kadar yayılmıştı.  Hatta yabancılar arasında 'İstanbul köpekleri gibi ne uyuyorsun; İstanbul köpekleri  gibi ne dolaşıyorsun' diyenler vardı. 1910 katliamına kadar İstanbul'a özgü; cinsi, boyu, posu, yediği, içtiği belli türler sokaktaydı. 1910 katliamını batı taklitçisi, özgün fikirleri olmayan İttihatçılar uygulandı. İttihatçılar Fransa'da yetişti. Köpek katliamları bizden önce Fransa ve İngiltere'de vardı."

Prof. Dr. Hülagü: "İBB yönetimine önerim, Sivri Ada'yı açık müze haline getirerek, köpek barınağı yapmalarıdır.  Müze ve araştırma merkezi de kurulursa katledilen 80 bin köpeğin hatırası yaşatılır. İnsanlar ziyaret ettikçe, hayvan sevgisi kazanırlar."

KÖPEK UNUTMAZ

1910 yılında 'modern kent, modern ülke' denilerek İstanbul'daki 80 bin köpek katledildi. Sivriada'da aç, susuz halde ölüme terkedilen köpekler ölünce kemiklerinden düğme, derilerinden eldiven yapıldı. Bugün İstanbul sokaklarında 500 bine yakın köpek var. Öldürmek çözüm değil. Köpek yavrusu ölünce ağlayan yavrusunu gömen bir hayvan. Bir köpeğe sadece bir kez iyilik yapın, sizi unutmaz. Saldırgan olanlar tespit edilip toplanabilir. Doğru olan kısırlaştırmaktır. Bizim köpeklerimiz 19.yüzyıla kadar uysaldı. Batıdan gelen cinslerle karışım iyi olmadı." 

Kapak Fotoğrafı: "Dört Ayaklı Belediye-İstanbul’un Sokak Köpekleri" kitabı. Pierre De Gidord kolleksiyonu." 

Kaynak: Web Özel

Sonraki Haber