Kanserde 'toksik' uyarı, moral verirken öldürmeyin!
Kanser tedavisi sırasında, gerçek dışı iyimserliğin hastaların hayatını riske attığı uyarısı yapıldı. Uzmanlar, kanser hastalarına karşı 'toksik pozitiflik' olarak tanımladıkları yaklaşımın vakalarda ters teptiğini söylerken, ‘yanındayım’ mesajı verilmesinin doğru olduğunu söylediler.
Kanser hastalarının iyileşme sürecinde bazı yanlış tutum ve davranışların olumsuz sonuçlara yol açacağı uyarısı yapıldı. Uzmanlar, kanser hastalarına karşı 'toksik pozitiflik' olarak tanımladıkları yaklaşımın vakalarda ters tepebileceğini gündeme taşıdı. Konuyu gündeme getiren isim olan Psikolog Dr. Fatma Kayım ise yazdığı son makalede kanser tedavisinde psikolojik iyilik halinin önemli olduğunu ancak sürekli mutlu ve neşeli olmanın doğru olmadığının altını çizdi.
GERÇEK DIŞI İYİMSERLİK UYARISI
Kanser vakalarında “toksik pozitifliğin” etkilerine ilişkin 'haberglobal.com.tr'ye bilgi veren, Florence Nightingale Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Çetin Ordu, “Belli bir düzeye kadar bu kötü bir şey değil. Biz hastalarımıza psikiyatri desteği ile moral veriyoruz. Ancak pozitif iyimserliğin gerçek dışı olmaması lazım. Yani hastalığımızı bileceğiz, onu kabul edeceğiz sonra da pozitif olacağız. Gerçek dışı iyimserlik hastalığı inkara vardırdığında bu durum toksik pozitifliğe yol açıyor. Hasta bu kez tedaviden bile uzaklaşabiliyor” ifadelerini kullandı.
TEDAVİ YÖNTEMLERİ BELLİ
Pozitif bilim açısından kanser hastalarında hastalığına iyi gelen tedavilerin bilimsel anlamda belli olduğunu dile getiren Prof. Dr. Ordu, “Hastalığın evresine göre uygulanması gereken tedaviler tüm dünyada gayet açık olarak belirlenmiş durumda. Bilimsel tedavilerin dışındaki yaklaşımların tedavi sürecine bir katkı getirmediğini biliyoruz. Yani hastanın sadece psikoterapi ya da kendini iyi hissetmesinin hastalığını tedavi edecek düzeyde bir etkisi olmadığını biliyoruz.” diye konuştu.
Toksik pozitifliğin kanser hastasında başka hastalıklara da neden olabileceğini söyleyen Prof. Dr. Ordu, doğru yöntemi ise şöyle anlattı: "Hastaya ‘yanındayım’ demeniz çok önemli. Özellikle doktorun, 'merak etmeyin hep birlikte çözeceğiz' gibi yaklaşımları iyilik haline katkı sunar. Yani aile ve doktorun, hastaya birlikteliği hissettirip tabiri yerindeyse yalnız kalmadığını, yalnız olmadığını hissettirmesi çok önemli.”
İLK EVREDE İNKAR NORMAL
Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Kemal Arıkan ise kanser hastalarının ruhsal durumuna ilişkin farklı evreler olduğuna dikkat çekerek, “Hastalığın değişik evleri vardır. Bu evrelerden bir tanesi ‘inkar’ kuralıdır ve olması da gerekir. Eğer inkar olmazsa hastada o zaman anksiyete şiddetlenir. Böylelikle hasta sorunla başa çıkamaz hale gelir" dedi.
“Toksik pozitifliği” hastalığı inkar etmek ya da aşırı iyimserlik olarak tanımlayan Prof. Dr. Arıkan, "Bir kişi kanser teşhisi aldığı zaman çok kötü hisseder, iş yapamaz hale gelir, bütün ümidini kaybeder ve yıkılır. Bunun önüne geçmek için insanlar inkar mekanizmasını kullanır. Bu evre geçtikten sonra inkar biter yerini kabulleniş alır ve ondan sonra da mücadeleye geçilir. Bütün bu süreç içerisinde sürekli olarak inkar tabii ki sağlıklı bir şey değildir.” ifadelerini kullandı.
HASTALARA ROL YÜKLENİYOR
Prof. Dr. Arıkan, bizzat şahit olduğu örneği de şöyle özetledi: “Meme kanseri olan bir hastam vardı. ‘Mememi vereceğime canımı veririm’ dedi ve gerçekten de canını verdi. Bu benim hiç unutamadığım bir olaydır. Vücut bütünlüğünü korumak adına hastalığını inkar etti ve hayatını kaybetti. Aşırı iyimserlik zaman zaman insanı sahte bir gülümsemeye yönlendirir ancak kişi o anda derin bir depresyon yaşamaktadır. Bunun nedenin ise çoğunlukla hastaların çevresindeki kişilerin onlara bu rolü yüklemesidir."
HAYATIN BİR PARÇASI
Doğru davranışın hastaya yalnız olmadığını hissettirmek olduğunu söyleyen Prof. Dr. Arıkan, “Hasta yalnız olmadığını bilecek. Hastalığın başa çıkılabilir olduğunu bilecek ya da ölümün hayatın bir parçası olduğunu kabullenmesi gerekecek. Yani iyi bir psikolojik destekle hastalar bu noktaya varıyor” bilgisini paylaştı.
Kaynak: Web Özel