İzmir'in hazin öyküsü...
Yangın felaketi ile boğuşan İzmir, 102 yıl önce küle dönmüştü. Facianın nedenine ilişkin tanıklar ise Vatikan rahipleriydi. İşgalci Yunan Ordusu kentten çekilirken, Rum ve Ermeni çeteciler ile şehri ateşe vermiş; 13 Eylül 1922'de başlayıp 4 gün süren yangında binlerce kişi yaşamını yitirmişti.
İzmir'deki yangın faciası Türkiye'yi yasa boğarken, Ege'nin incisi, 102 yıl önce de "Büyük Yangın" ile sarsılmıştı. 13 Eylül 1922 günü Basmane'de başlayan ve dört gün süren faciada şehir merkezi büyük ölçüde tahrip olmuş, yangın felaketinde binlerce kişi yaşamını yitirmişti. Büyük yangın sırasında İzmir’de bulunan Fransız gazeteciler ise felakete ilişkin yayınladıkları haberlerde sorumluların Rum ve Ermeni çeteciler ile bu çetelere destek verenler olarak belirtiliyordu. Ünlü Fransız Gazetesi Le Figaro 20 Eylül 1922’de sütunlarında yangınla ilgili olarak şu haberi paylaşıyordu: “…Yangın konusunda Fransız hükümetine ulaşan bilgilerden hiçbiri bu felaketin sorumluluğunu Türklere yüklemiyor. Pek çok tanığa göre suç yangın çıkarmakla görevli bir askeri birlik oluşturan Yunan askeri otoritelerine aittir.”
"ERMENİLER YAKTI"
Fransız gazetesi Le Temps ise 13 Eylül 1922 tarihli nüshasında “Yunanlılar çekilirken şehri yaktı ve halkı katletti” sözleriyle yangının sorumluluğunu direkt olarak Yunanlılara yüklerken, gazetenin 23 Eylül’de İzmir’deki muhabirinden almış olduğu yangına ilişkin raporda, yangını Ermenilerin provake ettiğini “Şahsi soruşturmama göre, yangını çıkaranlar, kendi mahallelerini terk etmeden önce Ermeniler olmuştur” sözleriyle hem yangına hem de yangın sırasında İzmir’de oluşan kargaşaya ilişkin gözlemlerini aktarıyordu.
BELGELER 'VATİKAN ARŞİVLERİ'NDE
13-17 Eylül 1922 tarihleri arasında yaşanan Büyük İzmir Yangını'na ait Vatikan Gizli Arşivleri'ndeki belgeler de yaşanan facianın sorumlularına ışık tutuyor. Katolik Ruhani Reisler Kurulu Resmi Tarihçisi Dr. Rinaldo Marmara'nın ortaya koyduğu belgeler arasında dönemin İzmir Başepiskoposu Monsenyör Vallega’nın 3 Ekim 1922 tarihinde kaleme aldığı ve Vatikan Dışişleri Bakanı Kardinal Gasparri’ye gönderdiği bilgi en dikkat çeken dokümanlar arasında bulunuyor. Vallega'nın İzmir'den yolladığı raporda, şu ifadeler yer alıyor: "Zaman verimsiz konferanslar yapma zamanı değil. Ekselansları kötümser olmak istemem ama olan ve olmakta olan şeyler karşısında iyimser olunamaz. Dünyaya Yunanlılar'ın ne yaptığını göstermek için Türkler'in muhafazaya çalıştığı Avrupalılar'ın mahallesi bir yıkıntıdan ibaretti. Her şey eksik, kiliseleri tekrar açmak, yeniden inşa etmek imkânsız. Yunanlıların yangından sorumlu olduğu varsayımı giderek doğrulanıyor."
"BOMBALAR PATLIYORDU"
"Buraya varışımdan beri Yunanlılardan şunu duyuyordum: İzmir’i terk etmeyeceğiz; bırakmak zorunda kalırsak ateşe vereceğiz. Ve böyle de yapıldı. Yangını önlemek veya sınırlamak için Türklerin gerekli önlemleri almadığını söyleyenler var. Yangın korkunç bomba patlamalarıyla kentin çeşitli bölgelerinde eş zamanlı olarak başladı. Üç gün ve üç gece sürdü. Ekselansları, İzmir felaketi tarif edilemez, gazetelerde yazanlara itibar etmeyiniz. Neredeyse hepsi gerçeğin tam tersi. Herkes kendi açısından çok şey yaptığını gösterme peşinde, ama gerçekler çok farklı."
"KÖMÜRLEŞMİŞ CESETLER"
Peder Grosso'nun Peder Berro’ya yazdığı 20 Eylül tarihli, "İzmir artık kömürleşmiş cesetlerle dolu bir harabe oldu" başlıklı mektupta ise; “Olağanüstü ve hayal edilemez dehşetin silinmez etkisi altında, bizden haber vermek üzere, size birkaç satır yazıyorum. Kurtulduk! Evet öncelikle DeoGratias! Harabeler çevremizi sarmakta. Yangından hiçbir şey kurtulamadı; İzmir artık kömürleşmiş cesetlerle ekilmiş bir yığın harabe oldu" görüşleri yer alıyordu.
Kaynak: Web Özel