İstanbul Boğazı can çekişiyor, komadaki hastadan farksız

İstanbul Boğazında denizanası kirliliğinden sonra bu kez de köpük kirliliği yaşanıyor. 'Müsilaj'ın ayak sesleri olarak tanımlanan son görüntülerin organik kirlilikten kaynaklandığı belirtilirken, müsilaj felaketinin her an kapıyı çalabileceği belirtiliyor.

Son Güncelleme:

Son bir haftalık süreçte önce Üsküdar ve Beşiktaş açıklarından başlayan köpüklenme ve köpük kirliliği, İstanbul Boğazının Karadeniz çıkışına uzandı. İstanbul Boğazı'nda bir yandan da  denizanası ve çöp kirliliği sorunu onca uyarıya rağmen devam ediyor. Uzmanlara göre plankton saysındaki artış ve deniz canlı yaşamındaki azalmanın denizanası patlamasına yol açarken, organik kirlilik ise köpüklenmeyi tetikliyor. Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Bilim Danışmanı Dr. Erol Kesici, İstanbul Boğazı'ndaki denizanası işgali ve organik kirliliğin yakın gelecek daha büyük çevre sorunlarına yol açacağının altını çizerken, "Köpüklenme sorunu organik kirlilikten kaynaklanıyor. Vatandaşlar deniz ortasındaki köpüklenmeyi, gemi ve teknelerin bıraktığı kabarcık zannediyor ancak İstanbul Boğazı can çekişiyor" uyarısında bulundu.  

Deterjana benzer görüntüler İstanbul Boğazını kaplamaya devam ederken, vatandaşlar ise kirliliğe aldırmadan kulaç atıyor. Fotoğraf: Emre İzkübarlas 

MÜSİLAJ ALARMI

Marmara Denizi'nin Kocaeli kıyılarında zaman zaman küçük çaplı müsilaj birikintileri de görüldüğünü sözlerine ekleyen Dr. Kesici, "Kirlilik ortaya çıkmadan önce önlem almak gerekiyor. Köpüklenme olan yerler aynı zamanda denizanası popülasyonun yoğun olduğu alanlar. İstanbul Boğazındaki manzaranın bir sonraki aşaması müsilaj felaketi. Marmara Denizi'nde dip taramaları yapılarak, atıkların eksiksiz şekilde arıtılması gerekiyor. Son 8 aydır denizanası istilasını görmekteyiz. Müsilaj kapıyı çalmak üzere" diye konuştu.

"KARADENİZ'DEN GELİYOR"

Bandırma 17 Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mustafa Sarı ise Boğaz boyunca ortaya çıkan köpüklenmenin Karadeniz kökenli olduğunu söyledi. Prof. Dr. Mustafa Sarı, uyarılarının devamında ise şunları söyledi: "Atıklarla denize ulaşan azot ve fosfor, karadaki bitkilerin denizdeki karşılığı olan mikroskobi bitkicikler olarak tanımladığımız fitoplankton artışına, fitoplankton artışı da denizde bazen renk değişimlerine, bazen de köpüklenme gibi ekolojik sorunlara neden oluyor."

"EYLEM PLANI UYGULANSIN"

Küresel iklim değişikliğinin etkilerine yönelik de uyarılarda bulunan Prof. Dr. Sarı, "Deniz suyu sıcaklıklarının yükselmesi denizanası organizmalarına fırsat sağlarken, çoğalmalarının önünü açıyor. Marmara Denizi ve İstanbul Boğazı için anlık çözümler değil, 2021'deki müsilaj felaketinden sonra harika bir şekilde hazırlanan 22 maddelik eylem planının eksiksiz uygulanması gerekir. Ayrıca eko-sistemi koruma amaçlı denizcilik faaliyetlerine geçmemiz, böylelikle azalan türlerin çoğalmasını sağlamak" diye konuştu.

İstanbul’un deniz ve kara eko ne yazık ki ciddi çöp kirliliği yaşanıyor.

ÇÖPLÜĞE DÖNDÜ

Öte yandan plastik kirlilik nedeniyle Boğaz hattının birçok kıyısında da çöp öbekleri oluşurken, ortaya çıkan görüntüler ise bitmeyen hoyratlığı gözler önüne seriyor. Özellikle Kuruçeşme Parkı'ndan Rumeli Hisarı'na kadar olan hat boyunca zaman zaman pet şişe, plastik bardak, yiyecek kutuları hatta kondom bile görmek mümkün. Kirliliğin en yoğun olduğu bölge ise Beşiktaş-Rumeli Hisarı arasındaki hatta oluşuyor. Ortaya çıkan kirlilik hem bölge sakinlerini hem de uzmanları endişelendirirken, İTÜ Çevre Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan İnce ise, “Ne olursa olsun ortaya çıkan manzara insan kaynaklı sorumsuzluğun tablosu. Sorumlu temizlik birimleri gereken çalışmaları daha da arttırmalı" diyor.

Kaynak: Web Özel

Sonraki Haber