Çağlar değişiyor, insanın öz arayışı devam ediyor
Son dönemde çok satanlar listesinde varoluşçu edebiyatın zirve ismi kabul edilen Rus yazar Fyodr Dostoyevski'nin iki eseri göze çarpıyor. Klasik edebiyatın en büyük roman yazarlarından Dostoyevski bu eserlerinde ülkelerin, toplumların hatta çağların değişmesine karşın insanın değişmeyen, çatışmalarla dolu derin iç sorgulamaları ve bunalımlarını ele alıyor.
Türkiye'de farklı kitapevlerinin çok satanlar listesinde yer alan iki eser dikkat çekiyor. Yalnızca Rusya'nın değil klasik edebiyatın da en büyük roman yazarları arasında yer alan ve eleştirmenler tarafından edebiyat tarihinin “en çarpıcı ve derin karakterlerini yarattığı” kabul edilen Fyodr Dostoyevski'nin 1848 tarihli kısa hikayesi “Beyaz Geceler” ve 1864 tarihli novellası “Yeraltından Notlar” Türk okuyucuların büyük ilgisini çekiyor. Türkiye'deki kitap listelerine göre okuyucular bir yandan yaşama gerçekçi ve pratik bakış açısı sunan Stoacı filozofların kitaplarına rağbet gösterirken diğer yandan bu felsefe ile çatışma halinde olan varoluşçu yazar ve düşünürlerin eserlerine de ilgi duyuyorlar. Peki, “Karamazov Kardeşler”, “Ecinniler”, “Suç ve Ceza” gibi kitaplarıyla düşünce ve yazın dünyasını kökten etkileyen Dostoyevski'nin söz konusu iki eserinde ne anlatılıyor?
TOPLUMUN GERÇEK KİMLİĞİ
Dostoyevski, “Yeraltından Notlar” kitabıyla 19. yüzyılın ikinci yarısında Batıcı değişim rüzgarlarının estiği ve ülkenin eğitimli kesimlerinin halktan giderek uzaklaşarak yaşamaya başladığı, entelektüellerin ise geleceği umutla tasvir ettiği 19. yüzyıl Rusya'sındaki “yapay gerçekliğe” meydan okur. Hikayede dünyadan kendisini soyutlamış ve derin iç sorgular ve çatışmalar yaşayan kişi tüm umutsuzluğu ve karamsarlığına karşın ülkesinin tarihine sinen çözümleri ve evrensel-hümanist sonuçlarıyla “halkın gerçeğini” dile getirir. Eserde “Yeraltı Adamı” olarak anılan anlatıcı önce topluma karşı öfkesi, insanlara karşı nefreti ve eleştirileri ile ön plana çıkarken hezeyanları dolayısıyla sonunda meydan okumak için yerin üstüne de çıkar. Tüm kutsal ve ahlaki değerleri eleştirmeye başlayan ve en çok da kendi arzu ve talepleriyle çatışan anlatıcı bu çatışmanın kötülüklerin kaynağı olduğunu ancak yaşamın böylesine özgür bir gerçekliği insana tanımadığını da okuyucularına keskin diliyle anlatır.
DAMGA VURDU
Edebiyat tarihinde “insanın kendi şeytanlarıyla mücadelesinin anlatımı” ifadesiyle kendisine yer bulan eser sonrasında Varoluşçu düşünce ve yazım tarihinin önemli isimlerinden filozof Friedrich Nietzsche ve yazar Franz Kafka'yı da derinden etkilemiştir. Eser ayrıca ABD'li ünlü yönetmen Martin Scorsese'nin kült filmi “Taksi Şoförü” ve Türk yönetmen Zeki Demirkubuz'un “Yeraltı” filmine de ilham vermiştir.
KARŞILIKSIZ AŞKIN ÖYKÜSÜ
Dostoyevski “Beyaz Geceler” eserinde ise hayalperest ve umut dolu arayışlar içinde olan bir adamın arkadaşlıkla başlayan ve sonrasında karşılığı olmayan bir aşka dönüşen dört günlük hayat deneyimini anlatılır. Dostoyevski neredeyse tüm diğer eserlerinden farklı olarak bu kısa hikayesinde umudu, romantizmi ve insanın coşkun duygularını ön plana çıkararak okuyucuları şaşırtır. Eser, yazarın çoğu diğer öyküsünde olduğu gibi isimsiz olan anlatıcısının dönemin başkenti Sankt-Petersburg'da kendisi gibi yalnız ancak hayallerle dolu "Nastenka" adlı genç bir kızla tanışmasıyla başlar.
ŞAŞIRTAN HİKAYE
Kısa ancak etkileyici eserde iki karakter dört gün boyunca birbirleriyle tüm hayatlarını, anılarını ve hayallerini paylaşırlar. Nastenka uzun zamandır evleneceği adamın geri dönüşünü beklemektedir ancak anlatıcı artık aşka dönüşmüş olan hislerine hakim olamayarak duygularını dile getirir. Nestanka sonunda evleneceği adama kavuşurken anlatıcı için geri dönmek zorunda kaldığı eski yaşamı artık daha sıradan, yalnız ve boğucudur. Anlatıcı öykünün sonunda Nastenka'nın hayatından kendi kararıyla çıkmış olsa da öfke ve nefret duymadan halen arkadaşının mutluluğunu dile getiren ifadelerle okuyucuya hümanizm dersi verir.
Kaynak: Web Özel