Bunu yapanlar kim? Marmara'ya zehir akıtıyorlar
Marmara Denizi'nin insan kaynaklı faaliyetler sonucu nasıl kirlendiğini ortaya koyan araştırmadan endişe verici sonuçlar çıktı. 20 noktadan alınan örneklerinin incelendiği araştırmada endüstriyel ve tarımsal faaliyetlerden kaynaklanan arsenik değerinin bazı noktalarda sınır değerin üzerinde olduğu saptandı.
Marmara Denizi, artan kirlilik baskısı nedeniyle son 4 yıldır adeta son can çekişiyor. Dönemsel olarak müsilaj, deniz anası ve alg patlamaları yaşanan Marmara Denizi'nde yapılan son bilimsel araştırmadan endişe verici sonuçlara ulaşıldı. İstanbul Kumburgaz kıyısından, Tekirdağ Köse İlyas kıyısına uzanan hattaki 20 noktadan alınan su örneklerinde endüstriyel, madencilik ve tarımsal faaliyetlerden kaynaklanan arsenik değerinin 5'ten yüksek olduğu saptandı. Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü'nden, Abdullah Yinanç'ın gerçekleştirdiği araştırma sonucunda, artan arsenik kirliliğine ilişkin; "Bu antropojenik kirliliğin bir göstergesi olmuştur" denildi.
AĞIR METAL ARTIŞI
Batı Marmara olarak belirlenen "Tekirdağ-İstanbul" hattındaki sucul sedimanlar olarak tanımalanan su kaynaklarında yapılan araştırma sonucunda ayrıca çinko kirliliğinin de sınır değerin üzerinde olduğu anlaşıldı. Elde edilen sonuçlara ilişkin, şu saptamalar sıralandı: "Marmara Denizi'nin bir iç deniz olması ve etrafında yoğun yerleşim alanlarının bulunması, onu hem evsel hem de endüstriyel kirliliğe karşı savunmasız hale getirmektedir. Deniz suyundaki yüksek ağır metal ve organik madde konsantrasyonları, kirliliğin en önemli göstergelerindendir."
TOKSİK ETKİSİ VAR
"Ağır metal kirliliğinin sınır değer üzerine çıkıldığında toksik etki gösterdiğinin altı çizilen araştırmada, "Bu nedenle kurşun çinko bakır mrom kadmiyum ve diğer metaller, çevresel risk değerlendirmelerinde insan kaynaklı toksik etki potansiyeline sahip metaller olarak kabul edilmektedir. Su ortamlarına giren kirleticilerin yalnızca yüzde 1'i suda kalır; neredeyse tamamı çökerek sedimanda depolanır. Tarımın yoğun olarak yapıldığı Körfezde organik kirlilik oluştuğu belirlenmiştir. Analizler sonucunda su kalitesi açısından riskli olan bölgelerde kirlilik olduğu görülmüştür" denildi.
ARSENİK BOLLUĞU
Marmara Denizi'nin akarsulara boca edilen atık kirliliğinden nasibini aldığı da vurgulanan araştırma sonuçlarına yönelik ayrıca, şu uyarılara yer verildi: "Tekirdağ ve İstanbul, Türkiye'nin nüfus yoğunluğu, tarım, sanayileşme ve deniz taşımacılığı açısından önemli bölgeleridir. Bölgedeki hem evsel atıkların hem de tarımsal ve endüstriyel atıkların kontrolsüz bir şekilde boşaltılması, karasal alanlardaki nehirlerin kirlenmesine neden olabilir. Marmara Denizi de bu kirliliklerden doğrudan veya dolaylı olarak etkilenmektedir."
12 NUMARALI LOKASYON
"Deniz ortamındaki çinko ve arsenik bolluğunun, bölgedeki tarımsal pestisit ve gübre kullanımı ile endüstriyel faaliyetlerin bir sonucu olduğu anlaşılmaktadır. 19 ve 20 numaralı lokasyonlar dışında tüm lokasyonların çok yüksek kirliliğe sahip olduğu belirlenmiştir. Kobalt değerlerinin çok yüksek olduğu 12 numaralı lokasyon, Fevzipaşa yerleşimi çevresindedir ve bu noktada bir derenin denize aktığı görülmektedir."
PESTİSİT KİRLİLİĞİ
Organik karbon yüzdesine dikkat çekilen araştırma sonuçları için, "Nehirlerin denize döküldüğü noktalarda yüksektir. Çalışmada elde edilen yüksek organik karbon yüzdesi değeri, kirliliğin karasal bitkisel kökenli olduğunu göstermektedir. Burada tespit edilen kirliliği önlemek için tarımsal faaliyetlerde kullanılan gübre ve pestisitlerin kontrol edilmesi önerilmektedir. Endüstriyel atıklar, ileri arıtma tesislerinde arıtıldıktan sonra denize deşarj edilmelidir ve deniz taşımacılığı sırasında gemi atıklarının denize boşaltılması engellenmelidir. Bu önlemler, Marmara Denizi'nin korunması ve sürdürülebilir bir çevre politikası için hayati önem taşımaktadır" uyarıları da sıralandı.
Kaynak: Web Özel