Atatürk'ün ölümü şüpheli mi?
Türkiye bugün matemi yaşarken, Atatürk'ün ölümüne ilişkin tartışmalar da devam ediyor. Atatürk'ün Avusturyalı Nazi hayranı Dr. Eppinger tarafından zehirlendiği iddiaları gündeme taşınırken, Anıtkabir eski Müze Komutanı Doç. Dr Ali Güler ise Büyük Önder'in ölümüne ilişkin merak edilenleri anlattı...
Atatürk'ün ölüm nedenine ilişkin tartışmalar 85 yıldır halen devam ediyor. Tartışmaları alevlendirecek arşiv belgelerine dayalı son çalışma Araştırmacı-Yazar Yaşar Gürsoy tarafından gündeme getirilmiş, Gürsoy, “Atatürk’ün Katilleri ve O doktor” isimli eserde, Atatürk'ün alkole bağlı sirozdan ölmediğini, Büyük Önder'in bizzat, 2. Dünya Savaşı sırasında Nazi kamplarında vahşi araştırmalar yürüten Avusturyalı Dr. Hans Eppinger tarafından zehirlendiği iddia etmişti.
İZİNSİZ GİRİYORDU
Gürsoy, Dr. Eppinger'in, dönemin Sağlık Müsteşarı Dr. Asım Arar ve İçişleri Bakanı Şükrü Kaya tarafından Türkiye’ye getirilerek Atatürk’ün tedavisine yönlendirildiğini öne sürerken, "Dr. Eppinger, Atatürk’ün odasına kurallara aykırı biçimde tek başına girerek sürekli cıvalı ilaç enjekte ediyor. 13 gün önce sirozdan ölen Romanya Kraliçesi’nin başucundaki isim de Dr.Eppinger. Yunan Başbakanı Metaksas ve ardından ölen Bulgar Kralı Boris'in de ölüm anında yanı başındaydı. Dr. Eppinger, Almanya, yenilince savaş suçlusu olarak yargılanacaktı ancak intihar ederek yaşamına son verdi" diye konuştu.
"MASON DOKTORLAR İDDİASI YALAN"
Anıtkabir eski Müze Komutanı ve Hacettepe Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr Ali Güler ise Atatürk'ün özellikle Mason doktorlar tarafından zehirlendiğine ilişkin iddiaların gerçeği yansıtmadığı görüşünde. Atatürk’ün karnında biriken sıvıyı dışarı atmak, idrar miktarını artırmak için zamanın bilinen ‘idrar söktürücüsü’ civalı diüretik olan salyrgan (mersalyl sodium) enjeksiyonları yapıldığını söyleyen Doç. Dr. Güler, "Yaptığımız araştırmalar göre, 1920-1950 yılları arasında civalı diüretikler tüm dünyada popülerdi ve tedavide kullanılıyordu. Zehirlenme iddiası doğru değil" uyarısında bulundu.
Doç. Dr. Güler sorularımız şöyle yanıtladı...
*Komada geçen 38 saat 5 dakikada neler oldu?
"Bazı sosyal medya hesaplarında, Atatürk’ün 10 Kasım 1938 günü gece saatlerinde öldüğü, o saatte tören yapmanın zorluğundan dolayı ölüm saati olarak 09.05’in açıklandığı iddia ediliyor. Bu iddianın hiçbir geçerliliği yok. Burada ölümünden bahsettiğimiz insan bir Cumhurbaşkanı ve devletimizin kurucu kahramanı. Tüm resmi raporlar, nöbet defterlerindeki kayıtlar, devamlı ve danışman doktorların anıları ve nihayet olayın bire bir tanıklarının ifadeleri ile Atatürk’ün son koma ve ölüm günü, saati belli."
*Otopsi yapıldı mı?
"Bu iddialar Ankaralı bir koleksiyoner olan işadamı Muhammed Yüksel'in elindeki bazı fotoğraflardan kaynaklanıyor. O fotoğraflar Atatürk’ün el ve yüz mulajlarının alınması sırasında çekildi. Atatürk’ün vefatının hemen ardından İstanbul Hıfzısıhha Müzesi Müdürü Dr. Nuri Hakkı Aktansel, Ata’nın yüzünün ve sağ elinin mulâjını (maskını) yaptı."
*Tahnit İşlemini Kim Yaptı?
"Tahnit işlemi, devrin ünlü doktorları Prof. Dr. Mustafa Hayrullah Diker ve Prof. Dr. Süreyya Hidayet Serter’in gözetiminde Gülhane Patolojik Anatomi Hocası Prof. Dr. Lütfü Aksu ile Başasistan Dr. Ziya ve arkadaşları tarafından titizlikle yapıldı. Bu sırada Münir Hayri Egeli de kendilerine yardım etti. Tahnit işlemi, 11 Kasım 1938 günü akşam tamamlandı. Tahnit işleminde naaşın uzun süre bozulmadan korunmasını sağlayacak olan solüsyon (eriyik, Formalin (200 gr.), Sublime (1 gr.), Tuz (200 gr.), Acide Phenique (10 gr.) ve sudan (1.000 gr) oluşuyordu. Atatürk’ün naaşı, tahnit işleminden önce İlahiyatçı Ord. Prof. Şerafettin Yaltkaya’nın nezareti altında İslâmi usullere uygun yıkandı. Tahnit mumyalama işlemi değildir."
*Cenaze namazı kılındı mı?
"Cenaze namazı, resmi tören başlamadan, saat 8’i 10 geçe, salonun ortasındaki büyük avizenin altına konmuş iki masa üzerine tabutun yerleştirilmesinden sonra kılındı. İmamlığı Rıfat Börekçi’nin 1942’de ölümünden sonra Diyanet İşleri Başkanlığı’na getirilecek ve bu hizmeti ölümüne kadar ifa edecek olan Ord. Prof. Mehmet Şerafettin Yaltkaya Hoca yaptı. Türkçe telkin ve tekbirler getirildi."
*Anıtkabir'e nakil nasıl gerçekleşti?
"Atatürk’ün naaşı 4.11.1953 Çarşamba günü saat 9.15’te Anıtkabir’e nakledildi. Nakil törenine Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes, İsmet İnönü, TBMM. Başkanı Şükrü Saraçoğlu ve Atatürk’ün kız kardeşi Makbule Atadan ile kalabalık bir halk topluluğu katıldı. Saatler 13.30’da Diyanet İşleri Başkanlığı temsilcisi mezara girerek tabutun kapağını açtı. Ata’nın naaşını hafif sağına, Kıbleye çevirdi. Yüzünü tamamıyla açacakken Celal Bayar’ın ‘açma’ hitabıyla birlikte, kefenin baş tarafı örtüldü. Önce Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Meclis Başkanı Refik Koraltan, İsmet İnönü ve Başbakan Adnan Menderes naaşa toprak attı. Yürümekte zorluk çeken Atatürk’ün Kız kardeşi Makbule hanım, ağlayarak, ağabeyinin mezarına toprak attı ve su serpti."
Kaynak: Web Özel