Akademi haksızlığa tepkili, Denk maaş alacaklar mı?

Özel üniversitelerin akademisyen maaşlarındaki denkliği hiçe sayması tepkilere neden oluyor. Yasal olarak devlet üniversitelerindeki meslektaşlarıyla eşit ücret hakkına sahip olsalar da, özel üniversitelerdeki birçok akademisyen bu haktan mahrum bırakıldığını belirterek, adeta isyan ediyor.

Son Güncelleme:

Özel okullardaki eğitimcilerden sonra bu kez de özel üniversitedeki akademisyenler düşük ücret aldıkları için kazan kaldırdı. Özellikle İstanbul'daki vakıf üniversitelerinde görev yapan akademisyenler, artan hayat pahalılığı karşısında düşük ücret aldıklarını ve geçim sıkıntısı yaşadıklarını belirterek, çalışma koşullarına tepki gösteriyor. 'Öğretmen Sendikası Vakıf Üniversiteleri Biriminden' temsilciler ise 17 Nisan 2020 yılından bu yana yürürlükte olan 2547 YÖK Kanunu'na dikkat çekerken, devlet üniversitelerindeki meslektaşlarıyla eşit ücret hakkına sahip olmalarına rağmen, bu hakkın verilmediğini öne sürüyorlar. Haberglobal.com.tr'ye  konuşan akademisyenler ise yaşanan sorunun sadece ücret eşitsizliğinden kaynaklanmadığının altını çizerken, zorunlu ders sayısı, ek ders ücretleri ve diğer yan haklar konusunda da; YÖK kararlarının uygulanmasını talep ediyorlar. 

2547 sayılı YÖK (Yüksek Öğretim Kurumu) Kanunu’na 7243 sayılı yasayla bir madde eklendi. 17 Nisan 2020 tarihli Resmi Gazete'de yer alan ilgili madde şöyle: "Vakıf yükseköğretim kurumlarında çalışan öğretim elemanlarına unvanlarına göre Devlet yükseköğretim kurumlarında ödenen ücret tutarından az ücret verilemez."

YÖK RAPORU ORTADA

Öğretmen Sendikası Vakıf Üniversiteleri Birimi temsilcileri yaptıkları açıklamada, yaşadıkları sorunların arttığını ifade ederek şöyle konuştular: "Vakıf üniversiteleri, ilgili hukuki mevzuata göre 'kâr amacı gütmeyen, kamu tüzel kişiliğine sahip, eğitim-öğretim ve bilimsel araştırma faaliyetleri yapan' kurumlarıdır. Ancak bazı kişiler, eğitim yuvalarını vergisiz kazanç kapısı, adeta birer 'eğitim fabrikası' olarak görmeye başladı."

"Oysa ki, YÖK’ün 2021 yılında yayımladığı rapor hangi vakıf üniversitelerinin 2547 sayılı kanuna uymadığını, akademisyenlerin mahkum edildiği düşük ücretlerin boyutunu ortaya koyuyor. Bir önceki zam döneminde ulaştığımız verilere göre ne yazık ki vakıf üniversitelerinin yüzde 80’i halen, eşdeğer maaş sistemini uygulamıyor. Bu ay içerisinde de bir çalışma hazırlayıp kamuoyu ve YÖK’e sunacağız.."

MEMNUN DEĞİLİZ

Yaşadıkları sıkıntıları dile getiren akademisyenlerin anlattıkları ise şöyle:

-Araştırma görevlisi:

"Üniversitelerin 'eşit işe eşit ücret' ilkesiyle hareket ederek hakkımız olan maaşları vermesi öncelikli isteğimiz. Bunun dışında akademik izin, ek ders ücreti, dil tazminatı, akademik teşvik, banka promosyonu, yemek ve yol yardımlarının hiçbirini alamıyoruz."

-Araştırma görevlisi:

"Haftalık 40 saat çalışıyoruz ve bazen hafta sonu sınavları ile aralıksız 12 gün okula gitmek zorunda kalıyoruz. Fazla mesainin karşılığı yok. Ek ders ücretleri kesinlikle verilmiyor. Üniversitelerin tanıtım haftalarında 'pazarlamacı' gibi çalıştırılıyoruz."

-Araştırma görevlisi:

 "Az personel çalıştırıldığı için idari görevlerimiz fazla ve fiziki koşullardan memnun değiliz. Kat hizmetleri yetersiz kalıyor. En iyi ihtimalle ayda bir oda temizliği, tuvaletler öğrencilerle ortak, tuvalet kağıdı gibi hijyen malzemeleri asla bulunmuyor. Binalar günde 2 saat kadar ısıtılıyor ve insanlar hastalıktan perişan haldeler."

Bir araştırma görevlisi, "Çalıştığım kurumda sadece araştırma görevlilerine brüt üzerinden maaş ödemesi yapılmakta bu sebeple devlet üniversitelerindeki meslektaşlarımdan daha az ücret almaktayım. Ayrıca akademik bordro yerine işçi bordrosu verilmektedir" dedi.

5 BİN TL AZ ALIYORUM

Öte yandan vakıf üniversitesinde görev yapan bir öğretim görevlisi de maaş sıkıntısı yaşadıklarına dikkat çekiyor. "Ben öğretim görevlisiyim. Net maaşım 40 bin TL. Bu da devletten 5 bin TL daha az demek" diyen öğretim görevlisi, "Yalnızca maaş eşitlemesi değil, vakıf üniversitelerinin kâr sektörüne dönüşmesine karşıyız. ⁠Üniversitede Türkçe Öğretim Merkezi'nin müdür yardımcısıyım. Yabancı öğrenciler Türkçe öğrenmek için gelmeli. Fakat motivasyon bu değil. Tömerler vatandaşlık ve oturum izninin alınması için üniversitelerin kâr elde ettiği yapılara dönüşmüş durumda. 100 öğrencinin yalnızca 10'u dil öğrenmek için geliyor" diyor.

Kaynak: Web Özel

Sonraki Haber