Toksik mutluluk: 'Takma ya kafana' 🙂
Sürekli pozitif kalmak için kendilerini zorlayan insanlar, kendi ruh sağlıklarına zarar verdikleri gibi karşısındakiler için de kırıcı olabiliyor. Uzmanlar bu duruma 'toksik mutluluk' ismini vermiş.
Bardağa dolu tarafından bakmak insanı daha mutlu yapabilir. Yaşanılan en kötü durumdan bile hayat dersi çıkarmak ve bunu etrafındakilere aktarmak sizi bilge gibi de gösterebilir. Fakat modern hayatta bazen mutsuz olmak kaçınılmaz ve insanlar her zaman da bardağa dolu tarafından bakamıyor.
Uzmanlar hayatta sürekli mutlu olan veya kendini mutlu olmaya zorlayan bazı insanların ‘toksik bir mutluluk’ çabası içinde olduğunu düşünüyor. Psikologlara göre; üzüntü ve korku duygularını uzaklaştırmak ve kendini sürekli olarak pozitif olmaya zorlamak akıl sağlığı ve insani ilişkiler açısından olumsuz.
Evet, zor zamanlardan geçerken pozitif bir bilinç oluşturmak olaylara direnmek için güçlü silahınız olabilir. Fakat bu pozitif bilincin gerçeklere dayanması daha sağlıklı ve yararlı olacaktır. Kendini keder uzmanı olarak niteleyen ve bu konuda altı kitap yazmış olan uzman David Kessler toksik pozitif insanların bazı klişe sözlerini şöyle sıralıyor.
📌“Neşelen”
📌“Takma kafana”
📌“Negatife odaklanmayı bırak”
Aslında toplumda, gerçekte öyle hissetmeseler de suratlarında bir maske ile sürekli olarak pozitif insanlar görmemizin sorumlusu biraz da biziz. Çocukluğumuzdan beri düştüğümüzde ayağa kalkmayı ve bir durum hakkında çok şikayet etmemek gerektiğini kendimize söyleyip durduğumuz zamanlar oluyor.
Aslında pozitif duygular içinde olmak normal bir ruh hali çünkü insan psikolojik bir sorunu yoksa her zaman kendini mutsuz hissetmez. Fakat zor zamanlar varken kendini pozitif olmaya zorlamak ve gerçekliği bastırmaya çalışmak, sorunları çözmekte yardımcı olmuyor.
SORUNLAR BİR GÜN ORTAYA ÇIKACAK
Psikologlar sürekli pozitif mesajlar veren insanların asıl sorunlarını hep halı altına süpürdüklerini ve bu sorunların elbet bir gün ortaya çıkacağını söylüyor. Sorunları uzaklaştırmak için harcadığımız enerjiyi sorunlara odaklanmaya kullanmalıyız.
Harvard Tıp Fakültesi’nde çalışan psikolog Natalie Dattilo, “Olumsuz düşünceleri kapalı devre gibi düşünün. Dönüp dolaşıp tekrar karşınıza çıkarlar” demekte. Kendini kötü hisseden birini klişe cümlelerle neşelendirmeye çalışmak bazen ona saygısızlık da olabilir. Kişi eğer sizin için küçük olabilecek bir sorunu büyük yaşıyorsa, onu anlamaya çalışın. Öbür türlü onun bir sorunu olduğunu inkar etmiş gibi durabileceksiniz.
Psikolog ve danışman Susan David, klişe cümleler ile teselli etmeye çalışmayı şöyle yorumluyor:
İnsanlara ‘Benim konfor alanım senin gerçekliğinden daha önemli.’ diyorsunuz.
ACIMASIZ CÜMLELER
Bu teselli cümleleri duruma göre acımasız hale de gelebiliyor. İşten kovulan birine "Zaten o işi sevmiyordun", yakınını kaybeden birine "En azından uykusunda öldü" gibi cümleler teselli etmeye hiç hizmet etmiyor.
Susan David’e göre; hayatta sağlıklı bir pozitif bir tavır takınmadan önce umut ile iyimserlik birbirine karıştırılmamalı. Kendinizi iyi hissetmediğiniz için yargılamayın. Kendinize, “Pandemideyiz, yalnız ve üzgün hissediyorum ve bu normal” deyin.
Yaşadığınız duyguları bir veri olarak görün. Doktor David’e göre kendinizi yalnız hissediyorsanız bunu geçiştirip olumlu bir tavır takınmak yerine konu hakkında bir şey yapın.
Başka insanların sorunlarını çözmek sizin işiniz değil. David Kessler, “İnsanları tavsiye vermek için dinlemek istemeyin, anlamak için dinlemek isteyin” diyor.
Doktor Natalie Dattilo, “İnsanlar size yakındıklarında ihtiyaçlarını sorun” diyor. Evli insanlar arasında da sorunlar bu toksik pozitiflik duygusu sebebiyle halı altına süpürülebiliyor. Zamanla insanlara toksik pozitiflik saçmak istemeyen bir kadına hamile kızı gelip, “Belim ağrıyor doktora gitmek istiyorum” demiş. Kadın da önce “En azından ağrın olumlu bir şeyden kaynaklı” diyecekken kendini tutup kızının konuşmasına izin verdiğini anlatıyor.
*Yukarıdaki derlemede yer alan bilgilerin önemli bir bölümü The Wall Street Journal'da Elizabeth Bernstein imzası ile yayımlanan 'Toxic Positivity Is Very Real, and Very Annoying' başlıklı makaleden alınmıştır.