Tehlikenin farkında mısınız? Önce ayılar şimdi arılar!

Dünya genelindeki küresel ısınma, diğer hayvanlar gibi ekosistemin en önemli canlılarından biri olan arıları da olumsuz etkiledi. Sıcaklıkların mevsim normallerinin üzerinde gitmesi sonucu 2 ay önce kış uykusuna geçmesi gereken arılar halen geçmedi.

Son Güncelleme:

Küresel ısınmanın beraberinde getirdiği gelişmeler, dünya genelinde birçok canlıyı olumsuz etkiliyor. Küresel ısınmayla birlikte neredeyse artık 4 mevsim yaşanmazken, kış ayları ise kurak ve ılık geçmeye başladı. Bu çerçevede Elazığ ve bölgesinde sıcaklıkların mevsim normallerinin üzerinde seyretmesiyle arılar kış uykuna yatmadı. 3 ay kış uykusu geçirmesi gereken arılar, ocak ayının sona gelinmesine rağmen halen doğa ile temas halinde. Arılar kovan içerisinde kendilerine bırakılan balları tüketirken, polen ve nektar arayışı için uçuşa geçiyor. Bölgede arıların en az 3 ay civarında salkımda olması gerektiğini ifade eden Elazığ Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Kimyager Fırat Canbay, en önemli olumsuzluklardan bir tanesinin kovan kaybıyla karşı karşıya kalınması olduğunu dile getirdi.

Arıcılığın devam edebilmesi için en önemli argümanlarından bir tanesinin iklimin normal şartlarda seyretmesi olduğunu aktaran Başkan Canbay, “O bölgeye ait meteorolojik hafızanın var olmasıdır. Şu anda ocak ayının sonundayız. Halen bölgemizdeki arılar, mevsimin sıcak gitmesi, iklim koşullarının olumsuz gelişmesinden kaynaklı, kış salkımı dediğimiz kış uykusuna geçmedi. Bundan dolayı arılarda olumsuz olarak etkileniyor. Arıcılıkta arıların tedarikinde bir problem çıktığı zaman bölgedeki arılarda yaşlanma olayı gelişir ve bahara çıkmada sıkıntılarla karşı karşıya kalırız. Bu sıkıntılar bize baharda olumsuz olarak yansıyacaktır. En önemli olumsuzluklardan bir tanesi bölgedeki arıcılarımızın kovan kaybıyla karşı karşıya kalmasıdır. Çünkü şu anda kış salkımına geçmeyen arılarımızda bal sarfiyatı söz konusudur. Doğaya baktığımız zaman şuanda polen ve nektar akımına uygun değil. Geldiğimiz noktada bu olumsuz gelişmeler arılarımızın kış salkımına geçmemesine sebep oldu” dedi.

“ARILARDA ZAYIFLAMA VEYA KOVAN ÖLÜMLERİ İLE KARŞI KARŞIYA KALIYORUZ”

Kış ayının son bir ayına girmek üzere olduklarını dile getiren Başkan Canbay, “Son bir ayda arıların salkıma düşmesi olumsuzluklarla karşılayamayacağız anlamına gelmiyor. Bu bölgede arıların en az 3 ay civarında salkımda olması gerekmekteydi. Ocak ayı sonu itibarıyla salkıma düşmemiş. Bunun olumsuzluklarını arıcılarımız son baharın çıkışında yaşamış olacak. Arıcılık sektöründe sıcaklık değişkenleri çok önemlidir. Özellikle bu bölgede kış mevsimi dediğimiz 3 ay içerisindeki sıcaklıkların 10 derece altında seyretmesi arıcılık için önemlidir. 10 derecenin üzerine çıktığı zaman arı kolonisi kış uykusuna yatmadığından dolayı, koloni içerisinde bir bal sarfiyatı söz konusu olur. Arı için ayrılan tedarik edilen balın ötesinde bir bal tüketimi olduğu zaman arı kolonisi açlık ile karşı karşıya kalır. Aynı zaman hava sıcaklığından dolayı kovan içerisinde yavru tedariki söz konusu olmadığından dolayı bahara çıkan arılarda zayıflama veya kovan ölümleri ile karşı karşıya kalıyoruz” şeklinde konuştu.

“BU OLUMSUZLUKLAR ARIDA STRESE, VERİMDE DÜŞÜKLÜĞE SEBEP OLUYOR”

Son 3 yılın verimsiz geçtiğini vurgulayan Canbay, “Elazığ bölgesi 12 kilogram bir rekolteye sahipken son 3 yıldaki meteorolojik hafızanın değişmesi, iklim değişikliğinin sektöre sirayet etmesinden dolayı 5 kilograma kadar düştü. Bu olumsuzluklar arıda strese, verimde düşüklüğe sebep oluyor. Eğer böyle devam ederse önümüzdeki yıllarda bu düşük verim ile karşı karşıya kalacağız. Bu sadece aracılık sektörü için değil, ekolojik dengedeki olumsuz yansımalar diğer canlı hayatı için de önemlidir. Doğada uyanma noktasında olan bitkilerle karşı karşıyayız. Bu süreçten sonra eksilere düşen sıcaklıkla bitkiler varlıklarını korumayacaktır. Bu da baharda verim düşüklüğüne sebep olacaktır” diye konuştu.

“ARICILIKTA EN ÖNEMLİ FAKTÖRLERDEN BİR TANESİ DOĞADA TÜM MEVSİMLERİN YAŞANMASIDIR”

Küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliğinin tüm dünyada etkili olduğunu ifade eden Canbay, “Dünya özeline baktığımız zaman bu olumsuz gelişmeler yine dünyadaki birçok olumsuzlarda öncülük etmektedir. Sektörel bazda baktığımızda arıcılıkta en önemli faktörlerden bir tanesi doğada tüm mevsimlerin yaşanmasıyla ilgilidir. Geldiğimiz noktada bu olumsuzluklar, arıcılık sektörünü ve diğer canlı yaşamını tamamen olumuz etkileyecektir. Arıcılık sektörüne Tarım Bakanlığı üzerinden bir takım destekler vardı. Geldiğimiz noktada bu desteklerle bu olumsuz gelişmeleri bertaraf etmemiz söz konusu değil. Özellikle Tarım Bakanlığı’nın iklim değişikliği üzerinde arıcılıkta sürdürülebilirlik noktasında farklı desteklerle öne çıkması lazım. Bu desteklerle öne çıktığı zaman en azından sektörün bu tür olumsuzlara karşı mukavemet gücü artar” dedi.

AYILAR DA KIŞ UYKUSUNA YATAMIYOR

Kastamonu Üniversitesi Orman Fakültesi Yaban Hayatı Ekolojisi ve Yönetimi Bölüm Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Özkan Evcin ise ayıların son zamanlarda iklim değişikliğinin getirdiği etkilerden dolayı yiyecek sıkıntısı çektiğinin altını çizdi.

Balın normalde ayıların besin diyetlerinde olmadığını ana besin olarak tüketmediklerine işaret eden Evcin, "Normalde bunlar hepçil hayvanlar olarak geçiyorlar. Hem et hem de meyve, sebze tüketen hayvanlar. Bu agresiflik kendi yapılarına da vurmuş durumda. Çok gezdikleri için insan, yaban hayatı çatışması çok fazla başladı. Bu durum bizi ayılarla daha fazla karşılaşmaya doğru itiyor." diye konuştu.

Hayvanların kış uykusuna yatma durumlarının geciktiğini vurgulayan Evcin, şunları kaydetti:

"Neredeyse hiç kış uykusuna yatmıyorlar. Çünkü havalar çok ılıman geçiyor ya da birdenbire soğuyor. Hayvanlar hormonlarını ve kendilerini dengeleyemeyebiliyorlar. Bu bağlamda da psikolojileri etkilenmiş durumda ve stres kaynakları daha fazla. Bu yüzden dolayı da hayvanların insan ve yaban hayatı çatışması daha fazla oluyor. Halkımızın ayılarla karşılaşmadan önce en azından ormanda gezerken köpeklerle beraber gezmelerini tavsiye edebiliriz. Yaban hayvanlarının aslında hemen hemen hepsi sesten korkarlar. Bu bağlamda ses yapılmasını, doğada gezerken sürpriz karşılaşmadan uzak kalınmasını tavsiye edebiliriz."

Evcin, doğada orman meyvelerinin sayısının artırılmasının yaban hayvanlarının yiyecek bulma sıkıntısını önleyebileceğini, yaban hayvanları ile insan çatışmasını en aza indirebileceğini sözlerine ekledi.

Sonraki Haber