Tatile çıkmadan önce ofiste koşturmak zorunda mıyız?

Yetiştirilmesi gereken projeler, sorumlu olduğunuz işlerin siz yokken nasıl yürütüleceğine dair toplantılar, izne çıkacağınızı bilen iş arkadaşlarınızın bazı talepleri... Tatile çıkmadan önce ofiste işleri bitirme çabası sayarken bile kulağa yorucu geliyor. Peki, bu 'tatil stresini' aşmak mümkün mü?

Son Güncelleme:

Tatile gitmeden önce havaalanında veya otogarda dahi iş yetiştirmeye çalışan insanlar, aşina olduğumuz bir manzara. Biz de -her zaman o kadar olmasa da- tüm yıl beklediğimiz tatilden günler öncesinde bazen ofiste çılgınlar gibi koşturup işleri yetiştirmeye çalışıyoruz. Peki bu her zaman böyle mi olmalı; izne çıkmadan önce bu kadar işi yetiştirmek bir görev mi, yoksa suçluluk hissi mi?

TATİL ÖNCESİ İŞ YOĞUNLUĞU NORMAL Mİ? 

Tüm yıl boyunca senelik iznimizi iple çekiyoruz ve tatile çıkmadan önce normalin iki katı mesai yapmamız gerekebiliyor. Yetiştirilmesi gereken projeler, sorumlu olduğunuz işlerin siz yokken nasıl yürütüleceğine dair toplantılar, izne çıkacağınızı bilen çalışma arkadaşlarınızın işlerle ilgili bazı talepleri... Sıralarken bile kulağa yorucu gelen bu işler, tatil öncesinde bir araya geliyor ve sizin iş yerinde oradan oraya koşmanıza neden oluyor. İhtiyacımız olan o dinlenme zamanına ulaşmadan önceki günlerde aşırı yoğun çalışmamız gerekebiliyor ki tatile gidip “rahatlayalım”.

'BU TUTUM KÜLTÜREL BİR MESELE'

Fakat tatil öncesi mesaimizin daima böyle geçmesi gerekmiyor. Fransa'daki işletme okulu INSEAD'dan örgütsel davranış profesörü Jennifer Petriglieri, tatilden önceki çalışma şekillerinin ülkeden ülkeye değiştiğini söylüyor. Petriglieri, Fransa ve İtalya'da tatilden önceki haftanın normalden daha stresli geçmediğini aktarıyor. “Tabii 'yetiştirmem gereken işler var' duygusu mevcut, son dakika koşturmacası olabiliyor” diyen Petriglieri, fakat bunun ABD'deki stres kadar çok olmadığını dile getiriyor.

Uzman, buradaki farkın temelinde ABD'deki dinlenme algısının yattığını belirtiyor. “Tatile çıkarak münasebetsiz bir şey yapıyormuşsunuz duygusu var” diyen Petriglieri, bunun işe katkıda bulunmamanın yarattığı suçluluk hissi olduğuna işaret ediyor. Petriglieri, söz konusu suçluluk hissinin tatile gidecek kişileri ekstra çalışmaya yönlendirdiğini söylüyor. Petriglieri ayrıca, bunda tatilde işle ilgili konulardan ötürü rahatsız edilmemek arzusunun yattığının da altını çiziyor ve “Bu tarz tepkiler Avrupa'da olağandışıdır” diyor.

'Tatile çıkarak münasebetsiz bir şey yapıyormuşuz hissi suçluluk duymamıza neden olabiliyor.' Fotoğraf: Shutterstock

'SADECE ÜÇ HAFTA MI?'

Gazeteci Joe Pinsker, Avrupa'da yaz mevsiminde faaliyetlerin görece azaldığına ve işleri bitirmenin normalden uzun sürdüğüne dair bir anlayış olduğunu vurguluyor. Pinsker, Avrupa'da yaygın anlayışın, insanların tüm yılın yorgunluğunu atıp rahatlamak için tatile ihtiyaç duydukları yönünde olduğunu söylüyor. Pinsker, Petriglieri'nin ABD'de iki haftalık tatilinin uzun bulunmasına atfen, “Fransa'da insanlar daha uzun izin alıyor. Hatta size 'Aaa sadece üç hafta mı, niye bir ay değil' diye sorarlar” diyor.

Londra Ekonomi Okulu'ndan davranış bilimi profesörü Laura Giurge'ye göre, genelde insanlar tatildeyken ofisle tüm bağlarını koparabilmek ve keyifli zaman geçirebilmek için bütün işlerini önceden bitirmek istiyor. İnsanların tatile çıkmadan önce çalışması gerektiği davranışının ardında kültürel unsurlar yattığına da vurgu yapan Giurge, bunun ise “dinlenmeyi hak etmek” algısı olduğunu aktarıyor.

Bir de yarım kalan işlerin yaratacağı psikolojik rahatsızlık var... Uzmanlar, işleri bitirmeden tatile çıkmanın gerginliği artırdığını ifade ediyor.

 İzne çıkma ve sağlık alanında yürütülen bazı çalışmalar, altında yatan nedenler ne olursa olsun, tatilden önce yoğun çalışmanın insanların tatillerinin tadını kaçırdığını gösteriyor. Bu konuda 2013 yılında yapılan bir araştırma*, kadınların tatil öncesi yüklerinin iki kat daha fazla olduğunu ortaya koyuyor. Araştırmaya göre, kadınların tatil öncesinde hem işte, hem evde koşturmacası oluyor.

ÇALIŞMAYA DAİR BAKIŞ AÇISI DEĞİŞMELİ

Petriglieri, problemin özü kültürel bir konu olduğu için şirket kültürünün değiştirilmesi gerektiğine işaret ediyor. Petriglieri, “Çünkü şirket kültürünü değiştirmek, toplumun kültürünü değiştirmekten daha kolay” diyor.

Giurge de benzer bir kanaate sahip. Kültürel değişimin ana etken olduğunu dile getiren Giurge, çalışmaya dair bazı bakış açılarının düzeltilmesinin yüklerin azaltılmasını sağlayacağını kaydediyor.

Giurge, bir şirkette araştırma çalışmaları yürüttükleri sırada, çalışanlardan birinin kendilerine ofisle ilgili işlerden geri kalmamak için tatilin son iki gününü iptal ettiğini ama bunu kimseye söylemediğini aktarıyor.

Gazeteci Joe Pinsker ise, aralıksız iş verimini ödüllendiren toplumların çalışma yükünün azaltılmasını şımarıklık olarak algılayabileceğini söylüyor. Pinsker, “Ama izne çıkmak, onu hak etmek için iki katı fazla çalışmak anlamına gelmemeli” diyor.

*Pre-Vacation Time: Blessing or Burden? Jeroen Nawijn, Jessica De Bloom, Sabine Geurts

Kaynak: The Atlantic

Kaynak: Web Özel

Sonraki Haber