'Sürekli eşyalarımı kaybediyorum sinir oluyorum, ben ne yapacağım?'

Bazı insanlar için eşyalarını kaybetmek son derece sinir bozucu olabiliyor çünkü ne kadar dikkatli olurlarsa olsunlar cüzdan, telefon ve anahtarlar bir şekilde yok oluyor. Uzmanlar eşyalar arandığı sırada öfkenin kontrol edilememesinin eşyayı bulmayı zorlaştırdığını söylüyor.

Son Güncelleme:

“Anne tişörtüm nerede?”

“Nereye çıkardıysan orada!”

“Alyansımı gördün mü?”

“Parmağında olması gerekmiyor muydu?”

"Kolyemi bulamıyorum!"

"Daha dün bulmamış mıydın?"

Eğer sürekli olarak eşyalarınızı kaybeden biriyseniz bu cümleler size hiç yabancı değildir. Bazı insanlar hayatta ne kadar başarılı olursa olsunlar kendi düzenlerini kurmakta biraz zorlanabiliyorlar. Pek çok erkek evden adımını atar atmaz, cüzdanını eşinin çantasına atıyor.

Cep telefonu da unutulmaya müsait aletlerden. Öyle ki ünlü oyuncu-komedyen Adam Sandler ‘Telefon-cüzdan-anahtar’ isimli bir şarkı bile yapmıştı. Bazı uzmanlara göre sürekli olarak sosyal medyayı takip etmek ve buradaki içeriklere maruz kalmak odaklanmamızı güçleştirdiği için daha çok şeyi unutmaya başladık.

Hafızanın Yedi Günahı isimli kitabın yazarı Psikoloji Profesörü Daniel Schacter, “Eğer buluştuğunuzda arkadaşınıza ne söyleyeceğinizi hemen aklınıza getiremiyorsanız büyük ihtimalle telefon şarjınızı da kaybedebilirsiniz” diyor.

Psikoloji profesörü Susan Krauss Whitbourne ise bir eşyasını kaybeden kişinin yaşadığı öfke patlamalarına dikkat çekiyor. Krauss Whitbourne, “Bu anlarda öfke katmanlardan oluşur. Hayal kırıklığı, özgüven eksikliği ve kendini yargılama..."

'SÜREKLİ EŞYA ARAMAK ÖFKEYİ AZDIRIR'

Kayıp Bir Eşya Nasıl Bulunur? (Evet, kitabın ismi bu) isimli kitabın yazarı Michael Solomon, evin içerisinde sürekli olarak kayıp eşyanın aranmaması gerektiğini, bunun öfkeyi azdıracağını söylüyor. Yazara göre önce durup düşünmek daha sonra hedefli bir biçimde aramak önemli.

Schacter’dan gelen başka bir öneri ise evin içinde telefon, gözlük, anahtarlık gibi pek çok ‘hayati’ ürünü tek bir kasenin içine koymak. Böylece her zaman nereye bakacağınızı bilebileceksiniz.

Solomon, insanların eski zamanlara göre çok daha fazla eşyalarının olduğunu söyleyerek, bunları kaybetme hissinin çoğalmasının da normal olduğunu ifade ediyor.

Sosyal medyada çok fazla içeriklere maruz kalmak odaklanmamızı güçleştirebiliyor. Fotoğraf: Shutterstock

New York’ta Columbia Üniversitesi’nde Nöroloji profesörü olarak görev yapan Scott A. Small, beynin nöronlarının zaman zaman boşa düştüğünü ve  böyle anlarda unutmanın son derece normal olduğunu aktarıyor. Öte yandan iyi uyku çekmeyen insanlarda unutkanlık çok daha sık görülüyor.

'ARTIK BEYNİMİZDE ÇOK SEKME AÇIK!

Doktor Grant Shield insan hafızası üzerine araştırmalar yapıyor. Shield insanların baskı altındayken en yakın arkadaşlarının isimlerini bile hatırlamakta zorlandıklarını söylüyor. California Üniversitesinde nörobilim üzerine araştırmalar yapan Sara Mednick de, “Artık beynimizde pek çok sekme açık. Anlar arasında geçiş yapmakta bile zorlanıyoruz. Bu işletim sistemimizi ağırlaştırıyor” demekte.

ABD’nin Washington eyaletindeki St. Louis Üniversitesi’nde çalışan nörobilimci, Zachariah Reagh’e göre bir insanın hafızası 20’li yaşlarının sonuna doğru en kuvvetli haline bürünüyor ve daha sonra gerileme başlıyor. 60'lı yaşlarda hafızadaki kayıp en ciddi şekilde hissediliyor.

Asosyal insanların, daha fazla insanlarla sosyalleşen bireylere göre daha zayıf bir hafızaya sahip oldukları düşünülüyor. Washington DC’deki Georgetown Üniversitesi’nden iletişim çalışmaları yürüten Jeanine Turner, “Eğer insanlar ile derin bir bağ kurmazsak, ne olduğunu nasıl hatırlayacağız” değerlendirmesini yapıyor.

Sadece eşyaları değil, bazen insanları da unutabiliyoruz. Örneğin ilişkilerde bir taraf sorumluluklarını veya özel günleri sürekli unutuyorsa bunları hatırlatmak bir süre sonra karşı taraf için yorucu olabiliyor.

Bir başka psikolojik yoruma göre ise bir şeyleri unutan insanlar beyinlerini fazla yormadıkları için karar alma anı geldiğinde sakin kafa ile daha sağlıklı düşünebiliyor. Toronto Üniversitesi’nden Blake Richards, insan beyninin anı biriktirmek için değil, anıları boşaltmak için yaratıldığını söylerken, “Beyin enerjisini ve artık gerekli olmayan bilgileri boşaltmak için kullanır” demekte.

Unutkanlıkta en uç nokta demans hastalığında gözükse de, sıklıkla unutkanlık yaşayan bireyler ilaçlarını bile almakta zorlanıyor. Alarm kurmak, mobil uygulamalardan bildirim kullanmak bu insanlar için yapılabilecek en doğru şey.

Kaynaklar: NBC, Psychogy Today, WSJ, Time

Kaynak: Web Özel

Sonraki Haber