Sosyal medya uzmanlarından izolasyon günlerinde "yankı odası" uyarısı

Anadolu Üniversitesi Sosyal Medya ve Dijital Güvenlik, Eğitim, Uygulama ve Araştırma Merkezi (SODİGEM) Bilim Kurulu, yeni tip koronavirüs salgını kapsamında uygulanan sosyal izolasyon günlerinde "Yankı odası" etkilerine karşı uyardı.

Son Güncelleme:

Anadolu Üniversitesi Sosyal Medya ve Dijital Güvenlik, Eğitim, Uygulama ve Araştırma Merkezi (SODİGEM) Bilim Kurulu, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla mücadele kapsamında sosyal medyada daha fazla zaman geçirilmesi nedeniyle "yankı odası"nın olumsuz etkileri hakkında uyarılarda bulundu. 

Rektörlükten yapılan açıklamada, Çin'in Vuhan kentinde başlayıp kısa sürede küresel çapta pandemi oluşmasına neden olan Kovid-19'a karşı alınan tedbirler kapsamında sosyal izolasyon sağlamak için insanların evlerinde kaldığı hatırlatıldı.

Virüsten korunmak adına kapalı alanlarda bulunan bireylerin, dijital ortamlarda geçirdikleri sürenin ve aktifliklerinin arttığına vurgu yapılan açıklamada, bunun sonucunda sanal ortamlar üzerinden iletişim kuran gruplar üzerinde görülmeye başlanan ve bilim literatüründe "yankı odası" olarak adlandırılan etkinin ön plana çıktığı belirtildi.


Açıklamada, AÜ Rektörü Prof. Dr. Şafak Ertan Çomaklı'nın bir projesi olarak kurulan SODİGEM'in, bu kavramın etkilerini ve uzak durmak için yapılması gerekenleri araştırdığı bildirildi.

Yankı odasının, "Sosyal medyanın denetimsiz mekanizması ve uygulanan filtrelemelerle, bireylerin kendileri ile aynı görüşteki kullanıcılardan oluşan, görünmez küçük bir odaya hapsolması." diye tanımlandığı açıklamada, bu durum sonucunda bireylerin, kendi düşüncelerinin genel kanıyı oluşturduğu fikrine kapılabildiği aktarıldı.

Açıklamada, yankı odasını ziyaret eden bir insanın, potansiyel olarak bilinçsiz onaylama yanlılığı ile mevcut görüşlerini güçlendiren bilgiler aramaya başlayabildiğine değinildi.

Ayrıca açıklamada, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) araştırmacıları Marshall Van Alstyne ve Erik Brynjolfsson'un 1996 yılında yankı odası ile ilgili yaptıkları araştırmaya da yer verildi.

Söz konusu araştırmacıların tespitleri şöyle:

"Mevcut tercihlerine uymayan materyalleri elemekle yetkilendirilen bireyler, sanal klişeler oluşturabilir ve kendilerini karşıt bakış açılarından uzaklaştırıp önyargılarını güçlendirebilirler. İnternet kullanıcıları, benzer değerlere sahip benzer düşünen bireylerle etkileşimler arayabilir. Böylece değerleri kendilerinden farklı olan insanlar için önemli kararlara güvenme olasılığı azalır."


"HERKESİN AYNI ŞEKİLDE HİSSETTİĞİ VARSAYIMINDAN UZAKLAŞILMALI"

Açıklamada, insanların sosyal medya hesaplarından görmeyi sevdikleri şeyleri beğeni, yorum veya paylaşım yaparak ödüllendirildiği anımsatıldı.

Yankı odasının bireyler üzerindeki etkileri ve bunlardan uzak durma yollarına ilişkin ise açıklamada şu ifadelere yer verildi:


"Kişilerin farklı görüşlerden insanlara olan güveni giderek azalır. Kişinin kendisini karşıt görüşlere karşı izole etmesini sağlar. Toplum içindeki sosyal ve siyasi kutuplaşmaları artırır. Kişinin 'her zaman haklıyım' düşüncesinden kurtulması gerekmektedir. Güvenilen kaynaklardan dahi olsa her zaman bilgi kontrolü yapılmalıdır. Bir konuda karar vermeden önce çok sayıda görüş dikkate alınmalıdır. Farklı bakış açılarına saygı duyulmalıdır. Kişi kendisinden farklı düşünen insanlarla da etkileşime geçmelidir. Herkesin aynı şekilde hissettiği varsayımından uzaklaşılmalıdır. 'Onlar' ve 'biz' gibi kutuplaştırılmış kabile düşüncesinden uzaklaşılmalıdır."

AA

Sonraki Haber