Siyah beyaz fotoğrafları neden bu kadar seviyoruz? Fotoğrafı renklendirmek tarihi bozar mı?📷

Renkli fotoğraf, televizyon ve sinema uzun yıllardır hayatımızda ancak bazılarına göre siyah beyazın tadı başka. Fotoğrafçılar neden siyah beyazı seviyor? Eski görüntüleri renklendirmenin tarih açısından ne gibi bir sakıncası olabilir?

Son Güncelleme:

WhatsApp’ta, Instagram’da veya rengarenk pek çok sosyal medya platformunda pek çok kişinin profil fotoğrafının siyah beyaz olduğu dikkatinizi çekmiştir. 50 yıla yakın bir süredir renkli televizyonlar dünyanın hizmetinde, bugün elimizden asla düşüremediğimiz cep telefonlarında renklerin daha iyi gözükmesi için oldukça pahalı OLED ekranlar kullanılıyor.

Peki siyah beyaz fotoğraflar neden insanlar tarafından hala çok seviliyor ve dünyaca ünlü fotoğrafçılar da siyah beyaz fotoğraflar çekmeyi ihmal etmiyorlar? Sinemada da siyah beyaz filmlere yeniden bir ilginin olduğu aşikar. Modern zamanlarda siyah beyaz filmlerin Oscar ödülü kazandığı bile oldu. (Schidler’in Listesi-1993)

Dünyaca ünlü fotoğrafçı Anuar Patjane Floriuk siyah beyaz fotoğraf çekmenin fotoğrafçıyı özgürleştirdiğini, renklerin dengesini düşünmek zorunda kalmadıklarını söylüyor. Floriuk, “Renklerden bağımsızsınız, renk her zaman bir sorun. Dikkati dağıtıyor, sadece bakan için değil fotoğraf çeken kişi için de” demekte.

SİYAH BEYAZ ZAMANSIZ

Bazı fotoğrafçılar siyah beyaz fotoğrafları zamansız buluyor. Bazıları ise fotoğraflara konu olan objelerin siyah beyazda daha ön plana çıktığını söylüyor. Siyah beyaz fotoğrafları renklendirmek ise bugün tarihi anlamakta bizlere daha çok yardımcı oluyor.

Tarihi fotoğrafları yapay zeka ile renklendirip üzerinde oynamak ise tarihle oynamaya eş değer. Geçen yıl İrlandalı sanatçı Matt Loughrey Kamboçya’da hapis yatan bir çocuğun fotoğrafını renklendirirken üstüne bir de gülücük ekleyivermişti.

 

'İNSANLIK ONURU İÇİN HİZMET'

Kullandığı Photoshop programı ile Auschwitz toplama kampının fotoğraflarını renklendiren Marina Amaral insanlık onuru için bir hizmet verdiğini söylüyor. Onu eleştirenler ise tarihin onurunun fotoğrafları renklendirmeyerek sağlanabileceğini düşünüyor.

Yapay zeka fotoğraflarda siyah beyaz ve grinin tonlarını tahmin ederek, bu üç ana renkten diğer renklerin ne olduğunu tahmin etmeye çalışıyor. Bu yöntem bugün İkinci Dünya Savaşı’nı anlatan pek çok belgeselde de kullanılmakta.

Yüzüklerin Efendisi serisinin yönetmeni Peter Jackson 2018 yılında çektiği They Shall Not Grow Old isimli filmde Birinci Dünya Savaşı’ndan renklendirilmiş görüntüler kullanmış, tarihçiler tarafından eleştirilmişti.

'HOLLYWOOD VANDALİZMİ'

Eski görüntüleri renklendirmede 1980 yılından itibaren bilgisayarların kullanılması, klasik filmlerin yeni bir izleyici kuşağı ile tanışmasına vesile oldu. Siskel ve Ebert gibi Amerikan sineması eleştirmenleri bilgisayarların filmlerini renklendirmesini ‘Hollywood vandalizmi’ olarak adlandırdılar. Sanat felsefecisi Yuriko Saito ise bir filmi renklendirip renklendirmeme tartışmasını 'Sanat sanat için midir, sanat toplum için midir?' tartışmasına benzetiyor.

New York’ta bulunan dünyaca ünlü sanat müzesi MoMA’da (The Museum of Modern Art) film departmanında görevli Anne Morra’ya göre siyah beyaz filmler insanın hayal gücünü geliştiriyor, kişi görülen ortamın nasıl olduğunu anlamak için daha fazla çaba harcıyor.

İLK FOTOĞRAFIN KISA ÖYKÜSÜ

Dünyadaki ilk fotoğraf Fransız mucit Nicephore Niepce tarafından henüz tam tarihi belli olmamakla birlikte 2-9 Şubat 1826 veya 1827 tarihleri arasında çekildi. ‘Pencereden Le Gras’ta bir manzara’ ismi verildi. Bu fotoğrafını yanında İngiltere’de götüren Niepce, kraliyet akademisine başvurdu ancak bu başvurusu evrakların yetersizliğinden ötürü kabul edilmedi. Fransız mucit 1833 yılında hayatını kaybederken fotoğraf daha sonra başka insanlar tarafından gereken değeri gördü. 1905 yılında ‘Pencereden Le Gras’ta bir manzara’ tarihteki ilk fotoğraf olarak resmen tanındı.

Pencereden Le Gras’ta bir manzara/Fotoğraf: Nicephore Niepce

Peki ilk ‘hareketli fotoğraf’ fikri nasıl ortaya çıktı? Eadweard Muybridge hayatını iyi bir fotoğrafçı olmaya adamış bir İngiliz’di. 1878 yılında San Fransisco ABD’deki bir çiftlikte, insanların ve hayvanların farklı hallerdeki pozlarını seri olarak çekmeye başladı. Daha sonra fark etti ki bu pozları anlık olarak hareket ettirebildiğinde ortaya hareketli bir görüntü çıkacaktı. Muybridge’in çalışmasının değerini anlayan bazı ressamlar, bu buluş karşısında ağladı.

Hareket halindeki at. Eser: Eadweard Muybridge

Pensilvanya Üniversitesi yetkilileri onun yaptığı işteki potansiyeli görüp fon ayırdılar. Muybridge hareketli resim eserlerini Animal Locomotion isimli bir eserde, 781 plaka şeklinde topladı.

Kaynaklar: Franklin Institute, MoMA, Business Insider, San Fransisco Modern Sanatlar Müzesi, Fast Company

Kaynak: Web Özel

Sonraki Haber