'Pardon canım, ne diyordun?' | Nerede diyalogdan kopuyoruz?

Karşımızdaki bir şeyler anlatırken birden dikkatimizin dağıldığı ve diyalogdan koptuğumuz olmuştur. Sonrasında dinliyormuş gibi yaparak durumu kurtarsak da böylesi olaylar bazen büyük iletişim kazalarına neden olabiliyor. Peki ne oluyor da bir anda karşımızdakini dinlemeyi bırakıyoruz?

Son Güncelleme:

Karşımızdakini dinlerken bir anda kendimizi sevdiğimiz bir yakınımızın yanına giderken, evde ütüleri yaparken ya oyunda geçemediğimiz yeri geçmeye çalışırken bulabiliyoruz. Birkaç saniyelik de olsa dikkat dağınıklığı o diyalogdan kopmamıza neden oluyor. Sonrasında da çekinerek “Pardon, ne diyordun? Bir an dikkatim dağılmış” gibi açıklamalar yapmamız gerekebiliyor. Peki ne oluyor da muhatabımızı dinlemeyi bırakıyoruz?

"TANIMADIĞIM İNSANLARIN HİKAYELERİ..." 

41 yaşındaki fotoğrafçı K.S. “Bazen anlatılanları enteresan bulmuyorum” diyor. Evlilik, çocuk ve akraba konularını, tanımadığı insanlarla ilgili anlatılan şeyleri sıkıcı bulduğunu ifade eden K.S., “Mesela bir iş arkadaşının sürekli kocasını veya çocuklarının yaptıklarını anlatması kadar sıkıcı bir şey yok bence” diyor.

36 yaşındaki K.H. ise, “Karşımdaki eğer katılmadığım bir fikri uzun uzun anlatıyorsa ya da bildiğim bir şeyi detaylarıyla anlatmaya devam ediyorsa o zaman ister istemez onu dinlemeyi bırakıyorum” ifadelerine yer veriyor. O sırada, konuşulan konu hakkında kendi düşüncelerine ya da hiç alakası olmayan başka bir konuya dalabildiğini vurgulayan K.H. “Evet biraz nezaketsiz ama bazen de karşı tarafa kızıyorum çünkü bir konuyu bu kadar karşısındakini hapsedercesine anlatmaları da bana hoş gelmiyor. Beden dilinden sinyalleri alıp, kısa kesmek gerekirken devam ediyorsa bence karşı taraf suçlu hissetmeli” değerlendirmesini yapıyor. K.H. sözlerine şöyle devam ediyor:

Tabii ki saygısızlık dinlememek. Kendimizce haklı nedenlerimiz olsa da buna incinenler oluyor ama iş yerinde özellikle çalışırken bir şeyler anlatmak istediğinde, başımı çevirmeyip çalışmaya devam etmem nedeniyle buna çok incinen ve benimle konuşmayı kesen bir iş arkadaşım oldu.”

32 yaşındaki mühendis E.U.U. da dinlemeyi bırakmasında üç faktör etkili olduğunu belirtiyor ve bu faktörleri konunun kendisi, aktarım yöntemi ve karşısındakinin o konuda güven teşkil eden bir kişi olmaması şeklinde açıklıyor. E.U.U., “Konuyu aktarırken çok fazla 'ııı'lıyorsa, yavaş konuşuyorsa, konuştuğu konuyu bilmiyorsa ve bu kişi konuşmayı sevmediğim insanlar arasında yer alıyorsa, ne yalan söyleyeyim dinlemesi daha zor oluyor. Şahsi olarak söyleyeyim, ben dinlenilmeyi isterim, dinlenilmediğim durumda konuşmaya devam etmemeye çalışıyorum” demekte.

Diyalogdan bir saniye bile kopmak bazen iletişim kazalarına neden olabiliyor. Fotoğraf: Shutterstock 

Bazen de diyalogdan kopulduğunun karşı tarafa söylenmesinin yararlı olduğunun altını çizen E.U.U., açıklamasını şu şekilde sürdürüyor:

“Kişinin kendisiyle ya da anlatım metoduyla alakalı değilse, konunun kendisinden ötürü dinleyemiyorsam, 'Koptum, kusura bakma dinleyemedim' dediğimde tersine, olumsuz değil, olumlu tepki aldığım oldu.”

"EMPATİ KURMAK FAYDA SAĞLAR"

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Murat Kırık, çağımızdaki dikkat dağıtıcı hususların yüz yüze iletişimi zedelediğini belirterek, akıllı telefon ve tablet kullanımının yaygınlaşması gibi durumların dinleme sorunlarının sıklıkla yaşanmasına yol açtığını söylüyor. Kırık değerlendirmesini şöyle sürdürüyor:

“Bazı kişiler sadece duymak istediklerini dinlemekte. Dolayısıyla kendileri için hoş olmayan bazı ifadeler duyduklarında dinlememeyi tercih etmekte. Kısacası sevmedikleri veya kendi inançlarına uymayan birçok şeyi duymazdan gelebilmekteler. Kızdığınız ya da sevmediğiniz bir kişi her ne kadar doğruları söylese de bilişsel uyumsuzluk devreye girer, bu durum dinleme sürecini olumsuz bir şekilde sonuçlandırır.”

Kırık, söylenene odaklanamamanın da bireysel bir problem olabileceğinin altını çizerek, “Depresyon ve karmaşık bir ruh hali dinleme sürecini sekteye uğratabilir. Cep telefonu bağımlılığı da bir anda dinlemeyi bırakmaya neden olabiliyor” ifadelerine yer veriyor.

İş ortamında saygının oluşabilmesi adına empati ve karşısındakini dinlemenin önemine işaret eden Kırık, “Tabii iş ortamında karşısındakini dinlemek kadar, konuşanın da aynı şekilde karşısındakine saygı göstermesi ve ifadelerini özenle seçmesi uyum açısından önemlidir” önerisini sunuyor.

Empati kurmanın karşımızdakini daha iyi dinleme ve anlamaya ciddi bir fayda sağladığına dikkat çeken Kırık, ifadelerine şu şekilde devam ediyor:

“Yargılamak yerine anlayabilmek, iletişime açık olmak modern dünyada etkin dinleme gerçekleştirebilmek adına olması gerekendir. Bu hususları kendine alışkanlık eden bireylerin gerek iş, gerek özel hayatında, gerekse de arkadaş ortamında sorunlarının minimum düzeye indirgeneceğini söyleyebilmek mümkündür.”

 

Kaynak: Web Özel

Sonraki Haber