İlçe merkezine yaklaşık 30 kilometre uzaklıktaki Uzunkaya Mahallesi kırsalında, halk arasında "Kela Hanma (Hanım Kalesi)" olarak bilinen alanda, Mardin Müze Müdürü Abdulgani Tarkan başkanlığında, uzman arkeolog ve sanat tarihçisi Volkan Bağlayıcı, müze uzmanı arkeolog Mehmet Şan ve ekiplerin katılımıyla yürütülen kurtarma kazısı devam ediyor.Kazıda, Antik Roma'da merkezi bir yapı ve bunun etrafına yayılmış daha küçük ek yapıların oluşturduğu duvarlarla çevrili kırsal yerleşim yeri mozaikli villa rustica (çiftlik, kır evi) yakınlarında, 4 kaya mezar tespit edildi.Kaya mezarın birinde yapılan incelemede, yaklaşık 10 insana ait kemikler ile hayvan kemiklerine rastlandı.İncelemede, hayvana ait bulguların, biyolojik çeşitlilik açısından son derece önemli bir tür kabul edilen, nesli tehlike altında bulunan Anadolu leoparına ait 1500 yıllık iki alt ve bir üst çene kemiği olduğu belirlendi.EN ESKİ İSKELET Kazı Başkanı Abdulgani Tarkan, alandaki güney ve kuzey yamaçlarda bulunan kaya mezarlarda çalışma yürüttüklerini söyledi. Kaya mezarlardan birinin 5 ve 7. yüzyılla tarihlendiğini, kaya mezarın dromos (antik çağda genellikle tümülüs veya toprak altındaki mezarlarda, mezar odasına girişi sağlayan dar ve uzun geçit, kordior) girişinin kısmen tahrip olsa da korunduğunu ifade eden Tarkan, "Kaya mezarın içinde klineler (ölü yatağı) ve klinelerin önünde de sunak (adak adanan ve kurban kesilen dini yapı) yer almakta." dedi.Tarkan, bunun çok sık rastlanan bir durum olmadığını, ilk defa bu bölgede kaya mezarda bir kline önünde sunağa rastladıklarını anlattı.Mezarda da Anadolu parsının kemiklerini tespit ettiklerini belirten Tarkan, "İlk defa bir kaya mezarda Anadolu parsına ait iskelet bulmuş olduk. Bu çok önemli bir gelişme. Anadolu parsı yakın yıllara kadar bölgede yaşamış bir tür. Halen ülkemizde birkaç yerde görülen bir kedi türü. Geçmişte de bu bölgede yaşamış Anadolu leoparının varlığını bu kazıda ispatlamış olduk. Bu, bölgede Anadolu parsına ait bilinen en eski iskelet bulguları." diye konuştu.Tarkan, kazı yaptıkları ormanlık alanda Anadolu parsının dışında farklı hayvanlara ait iskeletler de bulduklarını dile getirdi.Çene kemiklerine ulaştıkları Anadolu leoparına ait iki tahmin yürüttüklerini kaydeden Tarkan, "Burayı belki barınak olarak kullanmıştır ve burada ölmüştür. Diğer bir tahminimiz de avlanılıp mezara konulduğudur. Avlanılıp, mezarda yatan bireye kurban da edilmiş olabilir." ifadelerini kullandı.Mardin Artuklu Üniversitesi (MAÜ) Edebiyat Fakültesi Antropoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve zooarkeolog Doç. Dr. Abu B. Siddiq ise yaptıkları analizde kemiklerin Anadolu leoparına ait olduğunu teyit ettiklerini söyledi. Kendilerine kemiklerle ilgili bilgi verildiğinde büyük heyecan duyduklarını anlatan Siddiq, şöyle konuştu: "Üniversitenin zooarkeoloji laboratuvarında kemiklerin morfolojik analizi yapıldı. Diş yapısı, 3 dişinin olması, çene yapısının düz olması ve referans örneklerle yapılan karşılaştırmalar sonucu bu çene kemiklerinin Anadolu parsına ait olduğunu kesinleştirdik. Leopara ait kemikler üzerinde kesik izleri var. O kesik izlerinden ve çene yapısından da kesinlikle o döneme ait olduğunu söyleyebiliriz. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da bildiğimiz kadarıyla Anadolu parsına ait herhangi bir yerleşimde kemik bulunmamaktadır. Bu kemikler ilk arkeolojik örnek olarak gösteriliyor. Dolayısıyla bu oldukça önemli ve çok nadir bir arkeolojik kayıt olacaktır. Onun için bu kemikler hakikaten çok heyecan vericidir ve önem gösteriyoruz."Doç. Dr. Siddiq, Anadolu'da yırtıcı büyük kedigiller familyasından Asya aslanı, Anadolu parsı ile vaşağın yaşadığını belirtti. Özellikle Asya aslanının neslinin tamamen tükendiğini dile getiren Siddiq, Anadolu parsının da 1980'lere kadar nesli tükenen bir hayvan olarak bilindiğini ancak son yıllarda Türkiye'nin doğu bölgelerinde nadiren görüldüğünü kaydetti.Anadolu parsının grup halinde değil tek gezen bir hayvan olduğunu anlatan Siddiq, "Bu hayvanlar mevsimsel olarak zaman zaman 300-500 kilometre hareket ediyor. Göç ederek nadiren geliyorlar. Arkeolojik kazılarda bulduğumuz veriler, buranın uygun bir habitat olduğunu gösteriyor. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin dağlık kesimi Anadolu parsı için uygun bir habitat." ifadelerini kullandı.