İstanbul'un nüfus tavanı var mı? 'Aslında 2030'da 16 milyon olacaktı...'

Türkiye'nin 2021 nüfus verilerini açıklayan TÜİK, İstanbul'un nüfusunu 15 milyon 840 bin 900 olarak duyurdu. Peki 2030 öngörülerine erişen dünyanın en kalabalık metropolleri arasındaki İstanbul'un nüfusu daha ne kadar artacak? Bir nüfus sınırından söz etmek mümkün mü?

Son Güncelleme:

TÜİK, 2021 yılına ait nüfus verilerini açıkladı. Buna göre Türkiye nüfusu 84 milyon 680 bin 273 olarak tespit edildi. Ortaya çıkan veriler çerçevesinde en kalabalık üç ilimize bakınca ortaya şaşılmayacak ancak oldukça çarpıcı bir veri de çıkmakta. İstanbul, Ankara ve İzmir toplam nüfusun yüzde 30.72'sini oluşturuyor. Tahmin edileceği üzere en kalabalık il ise açık ara İstanbul. TÜİK verilerine göre nüfusu 15 milyon 840 bin 900 olan dev metropol, neredeyse takip eden en kalabalık dört ilin toplam nüfusuna sahip. Ankara, İzmir, Bursa ve Antalya'nın toplam nüfusu 15.9 milyon.

Hatırlanacağı üzere 2020'de 15 milyon 462 bin 452 olarak açıklanan İstanbul'un nüfusu uzun bir süre sonra ilk kez düşmüştü. Buna 2019 yılında gerçekleşen yerel seçim nedeniyle nüfusun olağandan fazla artış göstermesinin ve Covid-19 etkisinin sebep olduğu ifade edilmişti.

DAHA NE KADAR ARTACAK?!

Tüm bu veriler ışığında akıllara gelen sorulardan biri “İstanbul'un nüfusu daha ne kadar artacak?” sorusu. İstanbul'un konut stoğunun talebi karşılamakta güçlük çekmesinin konut fiyatlarındaki artışın nedenlerinden olduğu uzmanlar tarafından öne sürülürken ortaya soru işaretlerinin toplamından yeni bir soru çıkmakta: Şehirlerin nüfus tavanı var mıdır? Yani bir şehir için hangi koşullarda hangi nüfus maksimum ya da optimumdur?

TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi Başkanı Doç. Dr. Pelin Pınar Giritlioğlu öncelikle kavramı “nüfus eşiği” olarak ifade ediyor. “Kentler planlanırken belli bir nüfus eşiğine göre planlanırlar çünkü o eşiğin gerektirdiği sosyal donatı alanlarına ihtiyaçları vardır” diyen Doç. Dr. Giritlioğlu şöyle devam ediyor:

“Bu hesap yapılırken kentlerin geçmişten bugüne nüfus gelişim eğilimleri hesaba katılır; bunlar dikkate alınır ve bunlar üzerinden geleceğe yönelik nüfus projeksiyonları yapılır. Ona göre nüfus eşiği belirlenir.”

'2030'DA 16 MİLYON OLACAKTI...'

Çarpıcı bir veri de paylaşan Doç. Dr. Giritlioğlu, “Örneğin İstanbul'un 2009 yılında onaylanan üst ölçekli planı, bizim Kent Anayasası dediğimiz çevre düzeni planına göre İstanbul'un 2030 yılında erişmesi gereken en yüksek nüfus 16 milyon olarak belirlenmişti” vurgusunu yapıyor ve “Ancak İstanbul için bu eşik daha şimdiden aşılmış durumda. Dolayısıyla İstanbul için öngörülen sosyal donatı hesapları ve yatırımlar daha bugünden mevcut nüfusa yeterli gelememekte” diyor.

Nüfusbilim Derneği Başkan Yardımcısı Akın Atauz ise “Şehirler için bir nüfus tavanından bahsedemeyiz. Ancak her kent için kendi koşullarına göre (coğrafi, ekolojik, ekonomik, toplumsal ve sonuç olarak sosyal, psikolojik ve kültürel vb. koşullara göre) bir 'optimum' ya da en uygun nüfustan bahsedebiliriz” ifadelerini kullanmakta.

Aynı zamanda şehir planlamacı ve demograf da olan Akın Atauz, standart bir “nüfus tavanı” kavramında söz etmenin mümkün olmayacağının altını çizerek coğrafi-ekolojik koşullara, toplumsal-kültürel değerlere ve farklı toplumsallıklara göre bu algının değişebileceğini “Üst gelir grubundaki biri için çok kalabalık ve nüfus tavanını aşmış bir kent nüfusu, ülkesinden kaçarak iltica etmiş bir yoksul mülteciye göre, ideal büyüklükte olabilir” sözleriyle ifade ediyor.

'DAYANMA SINIRI'NIN ÖTESİNDE!

Bu noktada şehirler için enerji, barınma ve temel yaşam kaynaklarının maksimum ya da optimum nüfusu kabaca belirleyebileceğini aktaran Atauz, bu yaklaşıma göre “İstanbul'un sahip olduğu dengelerin yitmiş olduğu gözlemini yapmanın mümkün olacağını” aktarıyor ve bu çok ayaklı denge kaybında nüfusun sadece unsurlardan biri olduğunu belirterek ekliyor:

“Özetle, İstanbul için aşırı kalabalıklaşmanın belki, ekolojik dengeler bakımından kapasite aşımı ya da bazı kategoriler bakımından 'dayanma sınırı' ötesine geçmiş olduğu düşünülebilir.”

İstanbul, doğası gereği makro ölçekli planlardan ya da master planlardan nasibini tam da alamayan bir şehir. Doç. Dr. Giritlioğlu, nüfus eşiği kavramı ile hizmetlerin rasyonel ve olması gerektiği kadar dağıtılabilmesinin planlandığını ifade ederken “ Nüfus eşiği aşıldığı zaman bu hizmetler artık o şehrin halkına yetmez hale gelir” diyor.

'PLANLAR DELİNDİĞİNDE...'

“Planlar, başka projelerle delindiği zaman bu eşikler çok hızlı biçimde aşılmakta” diye devam eden Doç. Dr. Giritlioğlu anlık çözümlerin uzun vadede problemler yaratacağına vurgu yaparak “Planları delerek eklenen projeler anlık projelerdir ve kentlerin gelecekte ulaşacakları nüfus eşiği açısından daha büyük sorunları beraberinde getirirler çünkü bütüncül bir planın parçası olmaktan uzaktırlar” ifadelerini kullanıyor.

Akın Atauz son olarak kentlerin bozulan dengelerinin zaman içinde toplum tarafından yeniden oluşturulacağına vurgu yaparken bu noktada belirli grupların, sınıfların kenti terk edebileceğinin, uzun vadede nüfus artış hızının değişebileceğinin ve dengesizliğin kısa vadede ise göçlere neden olabileceğinin altını çiziyor.

Kaynak: TÜİK

Kaynak: Web Özel

Sonraki Haber