Güney Kore'ye neden gitmelisin?

Tarihi zenginliklerin doğal güzelliklerle harmanlandığı Güney Kore, tarih tutkunu gezginlere sonbaharda benzersiz bir seyahat deneyimi sunuyor.

Son Güncelleme:
Galerinin tamamı için tıklayınız

Yaz aylarının ardından tatil rotalarının bir süreliğine ara verilen kültür destinasyonlarına çevrilmeye başlandığı bu dönemde, Antik Çağ’a dek uzanan tarihi zenginliği ile Güney Kore, ziyaretçilerin unutamayacakları eşsiz deneyimlere ev sahipliği yapacak bir destinasyon olarak öne çıkıyor. Modern ve gelenekseli bir potada harmanlayan ülke, dünyanın neredeyse hiçbir yerinde benzeri olmayan doğal güzellikleri, lezzetli mutfağı, sanat ve eğlence hayatının yanı sıra aynı zamanda seyahat severler için çok özel bir tarihi dokuya da sahip. 

Asya Kıtasının En Eski Gözlemevi Güney Kore’de

M.Ö. 57 yılında kurulan tarihi Silla Krallığı’nın başkenti Gyeongju, şehrin dört bir yanına dağılmış değerli binalar ve eserler ile ziyaretçilerin büyük Silla'nın hem yükseliş hem de çöküş dönemini yakından gözlemlemelerine imkan sağlıyor. Bölge, tarihi zenginliğinin yanı sıra hayranlık yaratan doğası ile de dikkat çekiyor.

Gyeongju denince akla ilk gelen eser şüphesiz Kore'de UNESCO Dünya Mirası listesine kaydedilen ilk tarihi tapınak olan Bulguksa Tapınağı. Bulguksa tapınağının ihtişamı, Silla Krallığı'nın altın çağının simgesi olarak kabul ediliyor. Budist kültürün temsili bir kalıntısı olan tapınak, 1995'te UNESCO tarafından Dünya Mirası olarak belirlendi. Tapınağın tarihi değeri ve mimari güzelliğiyle beraber özellikle sonbaharda büründüğü adeta tablo görünümü, ziyaretçileri huzur ve sükûnet içindeki bu mekanda mevsime hayran bırakıyor. 

Seokguram Grotto da yine tarihi 8. yüzyıla uzanan bir Silla Krallığı dönemi eseri. Bulguksa Tapınağı'na 3 kilometre yürüyüş yolu mesafede olan ve Buda’ya adanmış bu mistik mağara da 1995 tarihinde UNESCO Dünya Mirası olarak tescillendi.  

Gyeongju’da bulunan ve Silla Krallığı döneminde kutsal kabul edilen Namsan Dağı, yamacına dağılmış 100 tapınak alanı, 80 taş Buda heykeli ve 60 taş mabet ile çok etkileyici ve adeta gerçek bir açık hava müzesi. Silla Krallığı'nın uzun tarihinin ve görülmeye değer doğasının bir araya geldiği Namsan Dağı, Silla halkının estetik anlayışının ve dini geleneklerinin evrilerek bugünkü sanat biçimine dönüştüğü yerdir.

Kaynak: Diğer