Bir tartışma: İş arkadaşından dost olur mu?

İş arkadaşlarımızı ailemizden çok gördüğümüz bir gerçek. Neredeyse her gün vakit geçirdiğimiz bu kişilerle bazen çok yakın dostluklar kurabiliyoruz. Böylesi durumlarda, profesyonelliği sürdürebilmek için iş arkadaşlığı ile dostluk dengesini iyi kurabilmek gerek. Peki bu sınırı nasıl çekeceğiz?

Son Güncelleme:

Beraber mesai yaptığınız kişileri seviyorsanız şanslı olduğunuz, hatta onlarla gerçek bir arkadaşlık kurmak isteyecek kadar iş arkadaşlarınızı seviyorsanız en şanslısı olduğunuz söylenir. Hem verimlilik, hem de işten duyduğunuz tatmin açısından “kafa dengi” bir ekiple çalışmak önemli. Çünkü iş arkadaşlarımızı neredeyse her gün, sabahtan akşama kadar görüyoruz.

Bu arkadaşların bir kısmı hoş karşıladığımız, günün sonunda "İyi akşamlar" deyip el sallayarak vedalaştığımız grupta yer alıyor. Fakat bir kısmı da ofis dışında görüşerek, sohbeti daha ileriye götürüp yakın arkadaşlık kurmak istediğimiz gruba ait. İşte tam da bu noktada birtakım sorular ortaya çıkıyor çünkü iş arkadaşınızla dost olmanız demek, ailevi meselelerinizi, gelirinizi, gelecek hayallerinizi, işle ilgili hedeflerinizi bu kişiyle paylaşmanız demek. Ancak Türkiye gibi ilişkilerin çok sıcak olduğu toplumlarda bu sınırı nasıl ve nerede çizeceğiz? İş arkadaşımız en yakın dostumuz olabilir mi?

Kurumsal İletişimciler Derneği Başkanı Şule Yücebıyık bu konudaki değerlendirmesine 25 yıldır iş hayatında aktif olarak çalıştığını belirterek başlıyor ve “İş hayatında artık günümüzün neredeyse 12 saatini geçiriyoruz ve beraber geçirmediğimiz zamanlarda da sürekli bağlantı halindeyiz” diyor.

Whatsapp ve Instagram gibi platformlardan ötürü özel hayatımızı komple saklayabileceğimiz bir çağda yaşamadığımızı vurgulayan Şule Yücebıyık, meselenin kişinin sınırları konumlandırmasıyla alakalı olduğuna dikkat çekiyor.

İşteki yakın arkadaşlıklarda profesyonellik sınırlarının doğru çizilebilmesi önemli. Fotoğraf: Shutterstock

Profesyonel bir ilişki içinde doğru sınırları çizer ve onun hakkını vererek davranırsanız mesai bittiğinde de çıkıp bir yerlere gidip dertleşebilirsiniz. Sınırlarınızı nasıl koyduğunuzla, yerinde ve gereğine göre nasıl davrandığınızla ilgili” diyen Yücebıyık, bu konudaki tecrübesini ve kanaatini ise şu şekilde aktarıyor:

“Mesela en yakın arkadaşım ama patronuyum ve ona iş verebiliyorum, sonuç bekliyorum, geri bildirim alıyorum, performansını gözetiyorum ama dışarı çıktığımızda birbirimizle hayatımızdaki her şeyi paylaşabiliyoruz ve akşam belirli bir saatten sonra kesinlikle iş konuşmuyoruz, çünkü o zaman iş arkadaşı oluruz.”

İnsan Kaynakları Danışmanı Ayşe Topaktaş ise, konuyu ekip olmanın prensiplerini açıklayarak başlıyor. Bu prensipleri ekip olarak birbirine güvenmek, yeri geldiğinde birbirini zorlamak ve geri bildirimler vermek, ekip prensiplerini bozmamak için birbirine söz vermek, birbirimize yaptığımız şeylerin sorumluluğunu almak ve sonuçlara ulaşmak için hep birlikte çalışmak şeklinde açıklıyor. Topaktaş, “Yakın arkadaşlık çok güzel ama bunların olmadığı, sağlıksız yakın arkadaşlıklar bence doğru değil” değerlendirmesini yapıyor.

Topaktaş, genelde ekipte çok çatışmalar yaşandığı ya da ekibin çok yakın olmasından dolayı iş çıkmaması gerekçesiyle şirketlerin danışmanlığa ihtiyaç duyduğunu söylüyor. Topaktaş, sözlerini şu şekilde sürdürüyor:

“Kişi bazen 'Ailecek görüşüyoruz, ben şimdi ona nasıl geri bildirim vereyim, ya kırılırsa' diyor. O noktada profesyonellik ve arkadaşlık sınırını çekmeyi bilmek gerek. İş üretmek için burada olduğumuz gerçeğini bazen unutabiliyoruz.”

Topaktaş farklı departmanlar ya da düzeyler arasındaki sosyal ilişkilere ilişkin olarak ise, “O daha güzel, çünkü işler genelde çay-kahve molasında çözülüyor” değerlendirmesini yapıyor.

PEKİ YA BİRBİRİMİZİN MAAŞINI BİLMEK?

Yakın arkadaşlık demek, geçim dertlerini ya da maaşlara gelen iyi zamları da konuşmak demek. “En yakın arkadaşınızdır ancak farklı uzmanlıklarınız ve işe farklı katma değerleriniz vardır, burada maaş zammı daha az olan tarafın durumu yönetmesi lazım” diyen Yücebıyık, bu konuda şu ifadelere yer veriyor:

“Burada durumun yakın arkadaşlıkla ilgisi olmadığını bilmek ve o bilinçle, profesyonel şekilde yönetebilmek gerekir. Profesyonellik ve arkadaşlık kimliklerini birbirinden ayırırsanız hiçbir probleminiz kalmaz.”

Yakın arkadaşların gerektiği durumda birbirini etik kurula bildirebilmesi vicdani bir sorumluluk olarak ifade ediliyor. Fotoğraf: Shutterstock

ARKADAŞIMIZ KURALLARI ÇİĞNERSE...

Öte yandan, Ayşe Topaktaş ekip içindeki yakın arkadaşlıklarda aynı zamanda bir iş arkadaşlığı olduğunu unutmamanın önemine vurgu yapıyor ve “Etik kuralların çiğnenmesi durumunda bu durumun etik kurula bildirilebilmesi gerekiyor. Yakın arkadaşlıkta bazen bu duruma göz yumulabiliniyor” örneğini sunuyor.

Yücebıyık da “İş ortamında en yakın arkadaşınızın etik olmayan işler yaptığına şahit olduğunuzda üzerinize büyük bir bir vicdani yükümlülük düşer” diyor.

 

Kaynak: Web Özel

Sonraki Haber