Siz hangisini tercih ediyorsunuz? Aramak mı, mesajlaşmak mı?
Bazı insanlar telefon ile görüşmek yerine mesajlaşmayı tercih ediyor. Bu tercih genç kuşaklarda daha baskın şekilde ortada. Peki telefonla konuşmayı yeğleyen insanların mesajı tercih edenlerden farkı ne?
Sibel GÜLERSÖYLER
Bazı insanlar cep telefonu ile ilişkilerini sınırlı tutuyor, çok acil bir durum olmadıkça kimseyi aramıyorlar. Kimileri ise telefonda tam bir muhabbet kuşu. Dakikalarca konuşuyor, acil olduklarını düşündükleri bir anda ise telefona uzanmaktan hiç çekinmiyorlar. Peki siz bu anlamda nasıl birisiniz?
Kuşak araştırmacılarına göre Z kuşağı mesaj ile iletişim kurmayı telefona yeğliyor. Özellikle iş yerlerinde, arkadaşları göz mesafesinde olsa bile WhatsApp’ı tercih ediyorlar.
Diksiyon ve Etkili İletişim Uzmanı Ender Önsen, içe dönük kişilerin mesajlaşmayı, dışa dönük karakterdeki insanların ise aramayı sevdiğini savunuyor. Önsen, "Aceleci ve bir an önce hedefe ulaşmak isteyenler telefonla iletişimi tercih ediyor. Böyle kişiler aynı zamanda mesajlaşma yorgunu da olabiliyor" diyor.
'MESAJDA VURGULAMA YOK'
En sağlıklı iletişim yönteminin yüz yüze ardından da telefon olduğunu dile getiren Önsen, "Sözcük dağarcığınız kısıtlı olsa bile karşılıklı iletişimdeki vurgulama, sizin söylemek istediğiniz mesajı karşı tarafa net bir şekilde ulaştırabiliyor" ifadelerini kullandı.
İletişim uzmanı Prof. Dr. Nurdoğan Rigel ise, günümüzün tüm imkanlarına rağmen insanların sosyalleşme için sese ihtiyaç duyduklarını söylüyor ve ekliyor:
"Yeni nesil, teknolojinin kendi içinde pazarlama taktiği olan sosyal medyada daha aktif olmak istiyor. Ama kendisinin duygu ekonomisi ve kapitalizmle bağlantılı olarak sömürüldüğünü fark edemiyor. Sosyal medyada ne kadar çok aktif olursak olalım, aslında kişi orada yalnızlığı ile baş başa kaldığını bilmeli."
Özellikle son yıllarda mesajlaşmanın sadece emojilerle ifade edilmesinin de yanlışlığını savunan Rigel, "Kişiye ayırdığımız zaman ona verdiğimiz değerle ilgili" diyor.
ABD’de akademik çalışmalarını sürdüren iletişim bilimci Amit Kumar, insanların sesle kurdukları ilişkinin yazıdan daha güçlü olduğunu söylerken, bazı bireylerin ‘tuhaf kaçar’ düşüncesi ile karşılarındakini aramaya çekindiğini gözlemlediklerini söylüyor.
Bazı insanlar özellikle eski bir arkadaşları aradığında telefon görüşmesinin uzun süreceği korkusu ile telefonu açmayabiliyor. Yapılan kimi araştırmalara göre bu ve benzeri telefon görüşmelerinin korkulduğu kadar uzun sürmediğini gözler önüne seriyor. Kumar, “Özellikle ruhsal sağlığınız ve bağlılık hissiniz için, eski arkadaşlarınızdan gelen telefonlarınızı açın” demekte.
TELEFONLA KONUŞMA FOBİSİ
Pek çok insanda telefonla konuşma fobisi olduğu da bir gerçek. Bu insanlar telefonları açmayı erteledikleri zaman bu fobileri onları daha da bunaltıyor. 2019 yılında İngiltere’de ofis çalışanları arasında yapılan bir ankete göre; 1990’dan sonra doğanların yüzde 76’sı, 60-70’li yıllarda doğanların yüzde 40’ı telefonları çaldığında strese giriyor. Telefonda konuşurken strese girenlerin önemli bir kısmı ise sessizliklerden şikayetçi. Yüz yüze görüşmelerde sessizlik daha kolay aşılırken telefonda bu süreç uzayabiliyor.
ARAMADAN ÖNCE 'ARIYORUM' MESAJI
İletişim uzmanlarına göre telefonda konuşma korkusunu yenmenin yolu, bu korkunun üzerine gitmek. ABD’de 2014 yılında resmi olarak 50 yaşından gençlerde mesajlaşmada geçirilen süre telefonla aramaları geçmiş. Bu ülkede özellikle 20’li ve 30’lu yaşlardaki insanlarda çok acil olmadıkça telefonla görüşülmüyor. Bazı insanlar bir kişiyi aramadan önce, onu aramak istediğini belirttiği bir mesajı atmayı alışkanlık haline getirmiş. Pek çok insan plansız bir video aramadan da telefonla konuşanların gerildiği kadar geriliyor.
Türkiye telefonla arama süresinde Avrupa’nın zirvesinde. Geçen aylarda sektörü değerlendiren Altyapı ve Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu, “2022 yılı ikinci çeyreğinde cep telefonuyla aylık ortalama 560 dakika konuştuk. Türkiye, bu mobil kullanım süresiyle Avrupa ülkeleri arasında ilk sırada yer aldı” ifadelerini kullanmıştı.
Kaynak: Web Özel