'Anadolu'nun Bağdat'ı Amasya ziyaretçilerini bekliyor

Hititlerden Perslere, Romalılardan Osmanlılara kadar birçok farklı medeniyete ev sahipliği yapan ve "Anadolu'nun Bağdat'ı" olarak anılan "Şehzadeler Şehri" Amasya, tarihi ve doğal güzellikleriyle keşfedilmeyi bekliyor.

Son Güncelleme:

İki devasa kayanın arasında kıvrıla kıvrıla akan Yeşilırmak'ın şekline bürünen Amasya, Osmanlı Devleti'ne şehzadeler ve padişahlar yetiştirdiği gibi Milli Mücadele'nin başladığı şehir olarak da öne çıkıyor.

Adeta açık hava müzesi gibi her köşesi tarih kokan şehrin tarihi, kültürel ve doğal zenginlikleri ziyaretçileri kendine hayran bırakıyor.

Amasya denildiğinde ilk akla gelen hiç kuşkusuz Helenistik dönemde, Amasya'yı MÖ 302'den MÖ 26'ya kadar başkent olarak kullanan Pontus krallarına ait olan Kral Kaya Mezarları. Amasya Kalesi eteklerinde düz bir duvar gibi dikine uzanan kalker kayalara oyularak yapılan Kaya Mezarları'nın, arasında oyulmuş merdivenler ve yollar bulunuyor.

Şehrin bir diğer güzelliğini de Yeşilırmak kenarında, tarihi sur duvarları üzerine, ahşap çatkı arası, kerpiç dolgulu olarak inşa edilen Yalı Evleri oluşturuyor. Geleneksel Osmanlı evinin bütün özelliklerini bünyesinde taşıyan evler, Amasya'nın tarihsel kimliğiyle uyumlu bir görünüm arz ediyor.

Amasya Arkeoloji Müzesi ise Geç Neolitik Erken Kalkolitik Çağ'dan itibaren Tunç Çağı, Hitit, Urartu, Frig, İskit, Pers, Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait 13 ayrı medeniyetin eserlerini bir arada sergiliyor. İlhanlılar döneminde yaşadıkları bilinen 4'ü çocuk 8 kişiye ait mumyaların bulunduğu bölüm, ziyaretçilerin müzede en çok ilgi gösterdiği yerlerin başında geliyor.

Amasya Tamimi'nin kaleme alındığı binaya yoğun ilgi 

Sabuncuoğlu Şerefeddin Tıp ve Cerrahi Tarihi Müzesi ise İlhanlı döneminden bugüne ulaşan tek eser olarak dikkat çekiyor. İlhanlı Hükümdarı Sultan Mehmet Olcaytu ve Uduz Hatun adına Anber Bin Abdullah tarafından 1308-1309 yılında yaptırılan şifahanenin, özellikle ön cephesi sanatsal açıdan büyük önem taşıyor.

Şehzadelikleri Amasya'da geçmiş olan Osmanlı sultanlarının aslına uygun resimlerinden yola çıkılarak yapılan heykellerin yer aldığı Şehzadeler Müzesi de Amasya'ya gelen turistlerin önemli ziyaret yerleri arasında yer alıyor.

Amasya Valisi Şehzade Ahmet tarafından 1481-1486 yılları arasında babası Sultan 2. Bayezid adına yaptırılan 2. Bayezid Külliyesi ise cami, medrese, imaret ve şadırvandan oluşuyor.

Tarihi önemi gözetilerek aslına uygun biçimde Yeşilırmak kıyısında yeniden inşa edilen, Atatürk'ün 1919'da Amasya'ya gelişinde üs olarak kullandığı ve Amasya Tamimi'nin kaleme alındığı yer olan Saraydüzü Kışla Binası, kültür merkezi olarak da kullanılıyor.

Ferhat'ın deldiği dağlar ziyaretçilerin gözdesi

Antik Amasya Kenti'nin su ihtiyacını karşılamak üzere yapılan su kanalı, halk arasında "Ferhat Su Kanalı" olarak biliniyor. Kayalar oyulup, tüneller açılarak, yer yer duvar şeklinde tonozlu bir biçimde arazi eğimine göre, su terazisi sistemine uygun olarak yapılan kanalın efsanesi işe şöyle:

"Nakkaşlık yapan Ferhat, Amasya Sultanı Mehmene Banu'nun kız kardeşi Şirin'e aşık olur. Kendisinden kız kardeşini isteyen Ferhat'a kızı vermemek için Sultan, Ferhat'tan şehre su getirmesini ister. Ferhat, alır külüngü eline, vurur kayaların böğrüne böğrüne. Kayalar yarılır, yol verir suya. Mehmene Banu, bakar ki kız kardeşi elden gidecek, sinsice plan kurarak bir cadı buldurur, yollar Ferhat'a. Cadı, 'Ne vurursan kayalara böyle hırsla, Şirin'in öldü. Bak sana helvasını getirdim.' der. Ferhat, bu sözlerle beyninden vurulmuşa döner. 'Şirin yoksa dünyada yaşamak bana haramdır.' der. Elindeki külüngü fırlatır havaya, külüng gelir Ferhat'ın başına düşer ve ölür. Ferhat'ın öldüğünü duyan Şirin, koşar kayalıklara bakar ki Ferhat cansız yatıyor. Atar kendini kayalıklardan aşağıya. Cansız vücudu uzanır Ferhat'ın yanına. İkisini de gömerler yan yana. Her mevsim iki mezarda sevenlerin anısına birer gül biterken, sevgilileri ayırmak için iki mezar arasında bir de kara çalı çıkarmış."

Amasya'nın doğal güzelliklerinden biri olan Borabay Gölü'nün etrafı da kayın, sarıçam, sedir, kestane ağaçları ile çevrelenmiş. Etrafındaki ağaçların etkisiyle zümrüt yeşili bir renge bürünen göl, göz dolduruyor.

Amasya geleneksel yemekleri ile de öne çıkıyor. Güveçte kurusu, Amasya bamyası, baklalı yaprak sarması, Amasya ev baklavası, Amasya çöreği ve keşkek gibi yöresel lezzetler, ziyaretçilerin damaklarına olduğu kadar gözlerine de hitap ediyor.

 "Amasya,Türkiye'nin çok önemli tarihi şehirlerinden biri"

Amasya Valisi Osman Varol, yaptığı açıklamada Amasya'nın antik dönemlerden itibaren çok önemli medeniyetlere ev sahipliği yaptığını söyledi.

Özellikle Türk- İslam döneminde sahip olduğu değerlerle şehrin zirveye çıktığını dile getiren Varol, "Amasya bu potansiyelini çok ciddi koruma çalışmalarıyla pekiştirmiştir. Bugün tarihi değerlerinin önemli bir bölümünü muhafaza edebilmiştir. Bu değerleri belli bir program kapsamında ziyaretçilerine sunmaktadır. Hizmet sektörü gelişmiş önemli turizm şehirlerimizden biridir. Amasya'nın Osmanlı döneminde şehzadeler şehri olması nedeniyle sahip olduğu çok önemli bir değeri var. Şehzadelerin Amasya'da yetişmesi nedeniyle şehir, ekonomik ve eğitim anlamında büyük bir potansiyele sahip olmuş. Bu eğitim atmosferi o dönemin ilim irfan sahibi insanlarını şehre çekmiş. O nedenle şehirde çok önemli bir kültürel yapı oluşmuş. Döneminde Amasya'ya, Anadolu'nun Bağdat'ı denirmiş." ifadelerini kullandı.

Vali Varol, şehzadelerin sancaklara gönderilme geleneğinin kalkmasıyla Amasya'nın kendi kabuğuna çekildiğini ancak Milli Mücadele döneminde tekrar gündeme geldiğini aktararak, şunları kaydetti:

"Amasya'nın Milli Mücadele'nin başladığı şehir olarak da öne çıktığını görüyoruz. Özellikle Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Amasya'ya gelmesiyle Milli Mücadele'yi başlatan şehir unvanını almıştır şehir. Bugün Amasya'ya gezmeye gelenler, bu tarihi dokuyu yakından görme imkanına sahiptir. Yeşil ırmağın üzerindeki köprülerin bir tarafında antik dönemden kalma tarihi Harşena Dağı ve Kalesi, onun önünde Osmanlı'nın son döneminde inşa edilen tarihi Yalı boyu evleri var. Bu evlerin birçoğu muhafaza edilmiştir ve birçoğu turistik amaçlı kullanılmaktadır. 2. Bayezid Külliyesi de Anadolu'daki sayılı selatin camilerindendir. Amasya'nın her bölgesi ecdadımızın bir dantel gibi nakşettiği eserlerle doludur. Gelecek olacak ziyaretçilerimiz her şeyden önce Amasyalıların misafirperverliği ile karşılaşacaklar. Daha sonra tarihimizden gelen çok önemli değerleri burada görme yaşama şansı bulacaklar. Ciddi anlamda bir turizm potansiyeline sahip olan şehrimiz bu yıl 800 bin turist ağırlama hedefinde ciddi adımlarla ilerlemektedir. Geçen yıl bu 700 bin bandındaydı, 332 bin kişilik gecelik konaklamamız var. Bu Amasya ölçeğinde bir şehir için çok önemli bir rakam. En mutlu olduğumuz konu da Amasya'da misafir ettiğimiz konukların tamamının buradan memnun bir şekilde ayrılmasıdır." AA

Kaynak: AA

Sonraki Haber