Ve aradan böyle döndük...

Trabzonspor, Fenerbahçe dersine iyi çalışmıştı, Beşiktaş üretemeyen bir görüntü ile bizi karşıladı. Gomis ise yine çilingir olduğunu gösterdi.

Son Güncelleme:

Fenerbahçe rakibi çıkarken boğar, ön alanda çok sert bir pres uygular ve rakiplerin hatalar zinciri... Biz bu hikayeyi çok gördük. Birkaç istisna hariç aynısı oldu. Peki ya birileri bu tezin antitezini uygularsa... Arjantin'in Katar'da yaptığının benzerini, Fas'ın biraz farklı versiyonla oynadığını Fenerbahçe'ye karşı oynarsa o zaman ne olacaktı? Gördük ki Fener çok zorlanıyor. Yani hazırda bir B Planı göremedik. Sadece şapkadan tavşan çıkarması beklenen yedek kulübesi yıldızları var. Onlarda da şapkada tavşan yoksa?

Abdullah Avcı maç sonunda, "Yakın oynamaktan kaçtık, çünkü temaslı ve çok sert oynuyorlardı" dedi.  “Savunurken yakın, saldırırken uzak”... Fenerbahçe'ye kendi acı ilacını içirdi. Birinci bölgede paslaşarak çıkmaya çalışmadı. Doğrudan uzun toplarla iki 8 numaraya topu iletti. Crespo’nun kırmızısı ile orta alandaki güç savaşı da Trabzonspor’a geçti. Sonra asimetrik koşular ve paslarla Fenerbahçe'nin efsane ofsayt taktiğini deldiler. Birkaç kez kaleciyle karşı karşıya kaldılar ama golü bulan Maxi Gomez oldu.

Bu arada Osai-Samuel'i çizgide kandırıp boş koşu atarak ofsayt çizgisini bozduran Trezequet ise ilk golün ve ön alan oyunlarının görünmez adamdı. Yani Dünya Kupası arasında birileri Fenerbahçe için uzun mesailer harcamış, çalışmış ve bulmuş. Jeorge Jesus normalde tüm bu antitezlere şimdiye kadar bir cevap vermişti. Ama bu kez o da sanki Trabzon'da yoktu. Neredeydi acaba? Brezilya'da mı? Portekiz'de mi? Bunu zaman gösterecek.

ÜRETEMEMEK

"Beşiktaş Güneşli günler görecek mi?"  diye oturduk ekran başına... Şenol Güneş ve öğrencileri için ligi yeniden başlatma fırsatı Gaziantep'te kapıyı çalmıştı. Ama siyah beyazlılar kapıyı açmadı. Düşünün bu kadar çalkantılı bir sezonda kazansalar liderle puan farkı 5'e düşecek. Sonra planlar en baştan yapılacak. Fakat Necip ve 39’luk Atiba Beşiktaş’ın merkezindeydi. Yani?.. Yani futbolun yazılı olmayan kuralları, "belki karşılayabilirsiniz ama üretemezsiniz" diyordu. Öyle de oldu. Beşiktaş net pozisyon vermedi ama pozisyon da bulamadı.

Hatta bir pozisyonda Mert kaleden çıkıp rakibin önünden topu aldı ve yaklaşık 40 metrelik defans arkası harika bir top attı. Nkoudou biraz becerikli olsa Mert asist yapmış olacaktı. O topu atacak bir oyuncuyu Beşiktaş orta sahada bulamadı. Bu pozisyon bile durumu özetliyordu.

İkinci yarı oyuncu değişiklikleri ile merkez orta saha değişti. Salih-Gedson ikilisi ortayı aldı. Bu kez de kurallar, "üretirsiniz ama tutamazsın" diyordu. Yani ikisinin ortasını bulamayınca Beşiktaş evine bir puanla döndü. Bu tablo bize devre arası transfer döneminde yine bol miktarda transfer vaat ediyor. Gedson dışında kalitryi yükseltebilen bir oyuncu olmaması ve planlı bir oyunun sahaya yansımaması ciddi anlamda dikkat çekiyor. Oysaki biz sezon başında Premier Lig kalitesinde bir futbol hayal etmiştik. Çünkü kurulan kadro için öyle denmemiş miydi?

ÇİLİNGİR

Hiç anahtarı içeride unutup eve giremediğiniz ve dışarıda kaldığınız oldu mu? Ben defalarca yaşadım bunu. İlk ve tek yapacağınız şey bir çilingir çağırmaktır. Bir çilingir olmasının insana verdiği mutluluğu anlatamam. Tıpkı Galatasaray gibi. Seferovic hala İstanbul'a gelemedi. Gelmeden gidecek gibi görünüyor. Icardi de bir var bir yok. Sahada görünceye kadar var olduğuna kimse inanamıyor. Ama ya Gomis öyle mi?  Hep orada ve ne zaman kapıda kalsa Okan Buruk Gomis'i çağırıyor. O da hiç gürültü çıkarmadan kapıları açıyor. Herkes mutlu.

37'lik yıldız bu sezon Antalyaspor ve Ümraniyespor maçlarında 3’er puan getirmişti. Gaziantep FK maçında da galibiyeti getiren gollerden biri onundu. Kupada Keçiörengücü maçında da turu o getirmişti.

Şimdi de liderlik koltuğu ve şampiyonluk yarışı için hayati bir maçta iki gol birden atarak takımını zirveye taşıdı. Daha ne yapsın?

Galatasaray sahanın her alanında yüksek şiddetle yaptığı koşulanlarla rakibi bozuyor. Sonra en hızlı şekilde rakip kaleye iniyor. Buradaki "hız" tutkusu bazen acele ya da panik halini alsa da giderek oturan bir sistem oluşuyor. Fakat bu oyun 90 dakika aynı oyuncularla oynanamayacak kadar çok efor istiyor. İşte burada Galatasaray’ın çıkmazı devreye giriyor.  Ne zaman Okan Hoca yedek kulübesinde dönse sarı kırmızılıların oyunu teklemeye başlıyor. Gomis oyundan çıkınca Galatasaray önde topu tutamıyor. İstanbulspor son yarım saatte net pozisyonlar buldu ama beraberliği getirecek golü bulamadı. Okan Hoca’nın acilen bu sorunu çözmesi gerekiyor.

Sonraki Haber