Çok yazık oldu
Fenerbahçe maça öyle bir başladı ki “Biz bu turu Kadıköy’e bile bırakmayız” demeye başladık içimizden.
Müthiş konsantre, alanları kapatan ve rakibe fırsat vermeyen sarı-lacivertliler, Sevilla gibi bir deplasmanda rakibinin üzerine dalga dalga gitti. Biraz şans ve biraz da beceri olsa ilk yarı 3 farkla bitebilirdi ama olmadı. Ferdi ve Valencia ile ilk 10 dakikada Sevilla kalesinde gollük pozisyonlar bulduk.
Yetmedi 28. dakikada King’le öyle bir gol kaçırdık ki içimize oturdu. Belki de maçın kırılma anı oldu. Valencia’nın orta sahada müthiş çalımı ve pasıyla topla buluşan King, karşı karşıya pozisyonu bitiremedi. Ne kadar formsuz da olsa Sevilla gibi bir takımla oynuyorsan bunları kaçırmaya hakkın yok. Kaçırırsan, yanarsın. İlk yarının son anlarında Ferdi’nin müthiş ortasında King’in vuruş çerçeveyi bulsa kaleciyi çaresiz bırakabilirdi ama yine olmadı. Dedik ya ilk yarıda Fenerbahçe oynadı, Sevilla baktı.
Avrupa Ligi’ni 6 kezle en çok kazanan takım olan Sevilla, eski ünlerinden uzak, La Ligi’da zor zamanlar geçirse ve yaşlı yıldızlarıyla ayakta kalmaya çalışsa da buraları iyi oynayan bir takım. İkinci yarıda bunun farkına vardılar ve üzerimize gelmeye başladılar. Arao’ya çarpıp ağlarımıza giden şanssız bir gol ve maçın sonlarına doğru gol ararken kalemizde gördüğümüz bir gol daha maçı nereden nereye getirdi. Yazık gerçekten çok yazık. Böyle bir Sevilla’yı yakalamışken Fenerbahçe’nin Kadıköy’e büyük bir avantajla dönmesi gerekirdi.
Jesus’un Crespo ve İrfan Can tercihleri ise tartışılır hale geldi. Crespo resmen dökülüyor, İrfan Can kayıplarda. Bu iki oyuncu konusundaki ısrarı anlamak mümkün değil. Yedek kulübesinde Zajc gibi Emre gibi İsmail Yüksek gibi alternatif oyuncular var. Ama formayı alamıyorlar. Arda Güler’i de hoca oyuna 3-5 dakika kala alıyor.
Fenerbahçe dün akşamki gibi oynayan bir Sevilla’yı Kadıköy’de taraftarının gücüyle yener. Ben bundan eminim ama forma adaletinin artık sahaya yansıması da şart.