Ankara'dan da geçen bir garip futbol hikayesi! 'Pele'nin laneti!'

Yeni Pele, Yeni Maradona... Futbol dünyası bu lakapların ağırlığını taşıyamayan genç yeteneklere alışık. Nii Lamptey de o yeteneklerdendi... Pele bizzat kendisi Ganalı ismi "Yeni Pele" ilan etmişti. Peki Pele neden böyle bir şey dedi? Lamptey için işler neden ve nasıl ters gitti?

Son Güncelleme:

Pele futbolun ilk global starıydı. Dünyanın dört bir yanında tanınan, futbolun küresel çapta bir numaralı spor olmasında önemli pay sahibi Pele, futbolun kültürel elçiliğini yaptığı yıllarda pek çok genç yıldıza da destek verdi. Brezilyalı efsane bunlardan bazılarını “Yeni Pele” ilan etmekten de geri durmadı. “Yeni Pele” unvanının global ölçekte tanınan ilk sahibi ise Ganalı Nii Lamptey'di.

Şimdilerde antrenörlük yapan ve bir futbol akademisi bulunan 48 yaşındaki Lamptey'e “Yeni Pele” diyen, Pele'nin ta kendisiydi. Bu muazzam bir övgü olduğu gibi tahmin edileceği üzere çok da ağır bir yük... Peki Pele'nin ölümünün ardından akıllara gelen “Yeni Pele” Lamptey nasıl bir kariyere sahip oldu? Profesyonel futbol yolculuğunda neler yaşadı?

Nii Lamptey ismini hiç duymamış futbolseverlerin ezici bir çoğunlukta olduğunu tahmin etmek güç değil. Haliyle Lamptey'nin “Yeni Pele” unvanına yaklaşan bir kariyeri olamadığını söylemek gerek.

'PELE'NİN LANETİ'

Pele'nin iltifatı başından aşağı dökülen bir yıldız tozu gibiydi ve kariyerinin başlarında bir itici güç olmuştu ancak 2019'da Hollanda'da yayınlanan otobiyografisinin başlığı bu iltifatın neye dönüştüğünü açıkça ortaya koyuyordu: Pele'nin Laneti.

Lamptey'nin otobiyografisi Pele'nin Laneti, Hollanda'da yayımlandı.

Lamptey bu yükü şöyle anlatıyordu:

“Pele adı, taşınması gereken özel bir ad, büyük bir onur. Ama taşımak elbette kolay değil. Beni mahvetmedi ancak omuzlarımda bir yük oldu.”

Pele, Nii Lamptey'e “Yeni Pele” dediğinde genç futbolcu henüz ergenlik çağındaydı. 1991 FIFA U-17 Dünya Kupası'nda Gana şampiyonluğa ulaşırken Lamptey, turnuvanın en iyi oyuncusu seçilmişti. Arjantin'den Juan Sebastian Veron ve Marcelo Gallardo ile Italy'dan Alessandro del Piero turnuvanın dikkat çeken oyuncuları arasındaydı ancak Lamptey, her rakibini domine ederek 4 golle Altın Ayakkabı'yı kazanan Adriano ile aynı golde turnuvayı noktaladı.

Bu global rüzgarın da sayesinde Lamptey, 1991'de Afrika'da Yılın Futbolcusu sıralamasında 5. sırada yer almayı da başarmıştı. 16 yaşında bir fenomene dönüşen Lamptey, 1993 U20 FIFA Dünya Kupası'nda ise takımıyla finale kadar yükselmeyi başarmış ancak şampiyonluğa Brezilya ulaşmıştı. U20 öncesi 1992 yazında Gana bu kez yaz olimpiyat oyunlarında mücadele etmiş ve yaş ortalaması 18.8 olan turnuvanın en genç kadrosu bronz madalyaya erişmişti. Gana böylece bir takım branşında madalya kazanan ilk Afrika ülkesi olmuştu.

ÜLKESİ İZİN VERMEYİNCE NİJERYA'YA KAÇIRILDI!

Ancak bu parlak başlangıç profesyonel seviyeye hiç yansımadı. Çok büyük beklentilerle önce 1990'da Belçika'nın yolunu tuttu. Ama ne yol tutmak! Gana Futbol Federasyonu, Lamptey'nin o yaşta yurtdışına çıkmasını istemiyordu. Federasyon transfere izin vermediği gibi Lamptey'nin pasaportuna da el koydu ancak yeteneklerinden haberdar olan dönemin Nijerya kaptanı Stephen Keshi'nin de yardımıyla bir taksi şöforü aracılığıyla Nijerya'ya kaçırıldı.

Sahte bir Nijerya pasaportuyla Belçika ekibi Anderlecht'in yolunu tutan Lamptey için Belçika lig statüsünü değiştirecek ve 16 yaşındaki oyuncuların da A takım seviyesinde oynamasına izin verecekti. İlk sezonunda 14 maçta 7 gol atan Lamptey, ertesi sezon PSV'ye kiralandı. Burada da 22 maçta 10 gol atan 10 numara için düşüş 1994'te Aston Villa macerasıyla başladı.

Genç kariyerinde henüz 20 yaşında üçüncü kulübüne ve üçüncü ülkesine adım atıyordu. İngiliz medyası Villa'nın Yeni Pele'yi transfer ettiğini konuşuyordu. Lamptey kariyerinde ilk kez burada büyük bir baskı hissettiğini anımsıyor...

Burada hiç etkili olamayan Lamptey, 22 yaşında Boca Juniors'a yani bambaşka bir kıtaya transfer olacaktı. Arjantin'de Maradona'yla takım arkadaşı oldu ancak tek bir maçta bile Boca forması giyemedi. Bu yaşında sahip olduğu iki çocuğundan biri de yaşamını yitirince futbol da anlamsızlaşmaya başladı.

YOLU ANKARAGÜCÜ'NE DE DÜŞTÜ

Yolu 1997'de Ankaragücü'ne bile düştü. Burada Gana'da zaferlere koştuğu arkadaşları Augustine Ahinful ve Stephen Baidoo da top koşturuyordu. Gana'nın o meşhur jenerasyonundan Augustine, Baidoo, Kingson, Duah, Yaw Preko, Ohene Kennedy, Samuel Johnson, Joachim Yaw gibi isimlerin yolu da Türkiye'ye düşmüştü.

Almanya, Portekiz, Çin, Japonya, BAE, Gana derken 2008'de futbolu bıraktı. Hayvancılıkla uğraştıktan sonra bir akademi kurdu motivasyonu ise şöyleydi:

“Eğitim anahtardır. Çocukken yaşadıklarım, okula gidememek, okumam gerekenleri okuyamamak, tüm bunlar… Çocuklarımın veya diğer çocukların bunları yaşamasını istemediğime karar verdim. Ben de kazandığım parayla bir okul kurdum.”

Kaynaklar: The Athletic, FIFA, TFF

Kaynak: Web Özel

Sonraki Haber