'Yaygın bazı ilaçlar onları etkilemiyor' | Genetik farklar ve eşitsizlik...
Atalarımızdan edindiğimiz genetik özellikler, bazı ilaçların bize iyi gelmesi ya da dokunması konularında etkili rol oynayabilir. Latin Amerika yerlileriyle yapılan büyük bir araştırma, bölge halklarının ilaçlara Avrupalı topluluklardan farklı tepki verdiğini ortaya koydu.
Latin Amerika yerlileriyle birlikte yürütülen geniş çaplı bir araştırma, yaygın kullanılan bazı ilaçların bölge halklarına daha değişik etki ettiğini olduğunu ortaya koydu. Şu ana kadar bu alanda yürütülen en geniş çaplı çalışma konumundaki araştırmaya 6 bin Latin Amerika yerlisi ve 200'den fazla uzman katıldı. Çalışma kapsamında, farklı ülkelerden katılımcılarla 40 araştırma grubu oluşturuldu ve katılımcıların kan örnekleri incelendi. Araştırma sonunda elde edilen “hayli kesin” sonuçlara göre, yaygın kullanılan bazı ilaçlar Amerikan yerlileriyle Avrupalılara aynı etkiyi yaratmıyor.
DNA sayesinde edindiğimiz ten ve göz rengi gibi genetik özellikler, aynı zamanda vücudumuzun ilaçlara nasıl tepki verdiğini de belirlemekte. Farmogenetik (ilaçlara gösterilen tepki ve genetik yapının bu durumla ilişkisini inceleyen bilim dalı) dünyanın bazı bölgelerinde hızla gelişen bir alan. Fakat iddialar bu bilim dalının şu ana kadar çoğunlukla Avrupalı halklara odaklandığı yönünde.
'BEYAZ AVRUPALILAR DAHA AYRICALIKLI'
İlaç etkilerinde etnik farklılıkları araştıran İber-Amerikan Farmogenetik Ağları adlı birlikten klinik farmokoloji uzmanı Adrian Llerena, “Etnik köken, ilaç etkilerinin değişkenlik göstermesindeki nedenlerden biri” demekte. Adrian Llerena, 30 yıldan uzun bir süredir, bünyelerin ilaçlara verdiği olumu ve olumsuz tepkilerdeki bireysel farklılıkları analiz eden çalışmalar yürütüyor.
Araştırmanın verilerinin ilaçların değişik topluluklara etkilerindeki belirli farklılıkları gösterdiğini ifade eden Llerena, sözlerine şu şekilde devam ediyor:
“Bazı gruplar, 'sıradan' bir bünyeye göre ayarlanmış ilaçları vücuttan atma konusunda büyük zorluklar çekerken, bazıları da sindirimi olağandışı bir hızda gerçekleştiriyor. Bu da dünyadaki herkese ilaçların aynı dozlarda ve şekillerde verilmesindeki anlamsızlığı gözler önüne seriyor.”
Llerena, birliğin ilaç güvenliği çalışmalarına etnik unsurların dahil edilmesi ve daha kişiselleştirilmiş ilaçlar üretilebilmesi alanlarında çalışmalar yürüttüğünü belirtiyor. Bu tür araştırmaların çoğunlukla “varlıklı beyazlara” ulaşabildiğini kaydeden Llerena, ilaç araştırmalarına genellikle ayrıcalıklı toplulukların dahil edildiğini, yerli etnik grupların bu çalışmaların dışında bırakıldığını aktarıyor. Çalışmalarının, dünya çapında standart ilaç kullanılmasının ne kadar etkin olduğunu sorgulamasına yol açtığını dile getiren Llerena, açıklamalarını şöyle sürdürmekte:
“Tavsiye edilen dozlar belirli hastalara göre hesaplanmakta ancak biz bu dozları herkese aynı veriyoruz. Bu da genelde bünyelerin ilaçlara olumsuz tepki vermesine neden oluyor. Bu bir toplum sağlığı sorunudur.”
Araştırma ekibi, genetik farklılıkların yaygın kullanılan ağrı kesicilerin yanı sıra, depresyon, tansiyon ve diyabet ilaçlarının sindirilmesine ya da vücuttan atılmasına etkileri konusunda 10 yıldan uzun süredir incelemeler yapmakta.
2005'ten bu yana, Latin Amerikalı yerli topluluklara özel reçeteler verilmesi yönünde projeler hayata geçiren Llerena, “Tıbbi gelişmelerden sadece içimizdeki bir grup varlıklı insanın faydalanmasına ve biyoteknoloji farklılıklarının toplumsal eşitsizliği arttırmasına izin vermemeliyiz” demekte.
ABD'li sağlık editörü Lindsey Konkel ise, 2015'te yayımladığı bir haberinde, Asya kökenli Amerikalıların yüzde 86'sının kan sulandırıcı ilaçların etken maddesine aşırı hassasiyet gösteren genetik bir özelliğe sahip olduğunu vurguluyor. Beyaz Amerikalıların yüzde 16'sının böyle bir reaksiyon geliştirdiğinin altını çizen Konkel, ilaçların Asya kökenleri Amerikalıları aşırı kanama riskiyle karşı karşıya bıraktığını dile getiriyor.
Konkel, Pasifik kökenlilerin de bazı genetik özelliklerinin, bu kişilerin kan sulandırıcılara neredeyse hiç tepki vermemesine yol açtığını aktarıyor. Konkel haberinde, 2014'te Hawaii'de, savcılığın eyalette yaygın kullanılan bir kan sulandırıcının üreticisine dava açtığını belirterek, “Savcı, ilaç eyaletin nüfusunun yüzde 30'una neredeyse hiç etki etmediği için şirkete yanlış ve aldatıcı pazarlama gerekçesiyle dava açmıştı” diyor.
Hastalık genetiğine yönelik modern araştırmaların yüzde 96'sının Kafkas Avrupa halkları üzerinde yapıldığına işaret eden Konkel, ABD'de Latin Amerikalılar ile Afrikalıların nüfusun yüzde 30'unu oluşturduğunu ancak bu halkaların tüm klinik araştırmaların sadece yüzde 6'sına dahil edildiğini kaydediyor.
Kaynaklar: El Pais, Newsweek
Kaynak: Web Özel