Vegan beslenme savunucusu olan sosyal medya fenomeni Zhanna Samsonova, geçtiğimiz hafta Güneydoğu Asya seyahati sırasında hayatını kaybetti. Samsonova'nın son dönemde yalnızca egzotik meyve tükettiği ve açlıktan öldüğü öne sürüldü. Ünlü fenomenin annesi ise kızının kolera benzeri bir enfeksiyon nedeniyle yaşamını yitirdiğini söyledi ancak henüz ortada bir otopsi raporu bulunmadığından, bu durum yalnızca yıllardır süre gelen bir tartışmanın fitilini yeniden ateşlemek ve kafalarda aynı soru işaretlerini yaratmaktan öteye gidemedi: Vegan diyet öldürür mü? Bu, insan sağlığını tehdit eden bir beslenme yöntemi mi? İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayça Kaya yanıtladı... Vegan diyet öldürür mü? Avrupa obezite kongresinde haftanın iki günü vegan, beş günü de yağı azaltılmış Akdeniz diyetinin en doğru beslenme olduğu açıklandı. Protein diyetleri vücutta dejeneratif etki yaratıyor. İnsanlar hem ot, hem et yiyen varlıklar. Bu sebeple biz herkese beslenme yetersizliği olmayan kalori kısıtlaması öneriyoruz. Vegan beslenen bireyler uzun vadede B12, demir, Omega 3 ve kalsiyum eksikliğine karşı dikkatli olmalı. Vegan diyet öldürmez ancak detaylı takip ve kontrol gerektirirler. Mutlaka eksik kalan besin öğeleri takviye olarak alınmalıdır.Peki vegan diyetin kökleri nereye dayanıyor hocam? Bir doktorun yarattığı bir beslenme biçimi mi bu? “Veganizm” terimi her ne kadar 1940’ların başlarına kadar kullanılmamış olsa da, aslında bu yaşam tarzı eski Hint ve Doğu Akdeniz toplumlarına kadar geri gidiyor. Vegan Society’ye göre, insanların hayvansal ürünlerin tüketiminden ve kullanımından kaçınmayı seçtiğine dair kanıtlar 2000 yıl öncesine dayanıyor. Bilinen en eski veganlardan biri Arap şair el-Maarri idi ve argümanları sağlık, ruhların göçü, hayvan refahına dayanıyor; eğer insanlar adaleti hak ediyorsa, hayvanlar da hakkediyor felsefesini savunuyordu.Siz danışanlarınıza vegan beslenmeyi öneriyor musunuz? Bunu sağlıklı buluyor musunuz? Herkes kulaktan dolma ya da duygularıyla hareket ediyor. Duygularımızla değil, bilimsel matematiksel olarak bakmamız gerekiyor. İnsan hem etle hem bitkiyle beslenen bir canlı. Yani siz bir şeyi tamamen hayatınızdan çıkardığınızda yerine yeteri kadar koyamazsanız sağlık problemleri yaşayabilirsiniz. Vegan beslenmeyi benimseyenlerin mutlaka doktor kontrolünde olmalarını ve eksik olan vitaminler ve mineraller açısından düzenli kontrollerini yaptırarak gerekli takviyeleri almalarını tavsiye ederim.Bazı vegan ailelerin, çocuklarını da aynı beslenme düzenine alıştırdığına şahitlik ediyoruz. Küçük yaşta vegan beslenme alışkanlığı kazanmanın herhangi bir sakıncası var mı? Çocukların beslenmesinde göz önünde bulundurulması gereken en önemli şey, büyümenin her çağında farklı besin kaynaklarına ihtiyaç duymaları. Çocuklarda özellikle yeterli büyüme ve gelişmenin sağlanması için mutlaka kaliteli protein kaynakları, B12 vitamini, demir, d vitamini yeterli miktarda gıdalardan alması gerekir.Amerikan Klinik Beslenme Dergisi'nde 2021 yılında yayımlanan bir çalışmada 5-10 yaş arası vegan, vejetaryen ve et ürünleri yiyen çocukların sağlık durumlarını karşılaştırılmış. Çalışmada vegan çocukların diğer çocuklara kıyasla daha zayıf olduğu ve kalp sağlığı bakımından daha sağlıklı olduğu görülmüş. Ancak vegan çocukların ortalama 3 santimetre daha kısa olduğu ve kemik kütlelerinin daha düşük olduğu saptanmış. Araştırmada da görüldüğü gibi bu çocuklar özellikle büyüme ve gelişme açısından en önemli zamanlarında yetersiz kalmışlar. Bu sebeple özellikle çocuklarda ve gençlerde vegan beslenmeyi kesinlikle önermiyoruz.Hamileler vegan beslenebilir mi? Hamilelik sürecinde beslenmenin düzgün planlanması sağlıklı gebelik süreci için çocuklarda da olduğu gibi çok büyük önem arz ediyor. Bebeğin sağlıklı gelişebilmesi için proteini ve vitamini yeterli miktarlarda alması gerekir. Gebelikte vegan beslenen kişilerde folik asit, iyot, çinko, B12 vitamini gibi vitamin ve mineraller eksiklikleri görülüyor. Eksik alınan serum folat ve B12 vitamini preeklampsi ile ilişkilendiriliyor. Ayrıca gebelikte eksik iyot alımına bağlı olarak fetüste mental retardasyon, düşük doğum ağırlığı, işitme ve motor becerilerdeki bozukluklar görülebilmektedir. Gebelikte vitamin ve minerallerden eksik beslenen annelerin bebeklerinde vücut yağ yüzdesinde ve abdominal obezitede artışla ilişkili olduğu da biliniyor. Bu sebeple gebelikte vegan beslenme bebeğin sağlığını tehlikeye atabilir.Peki “Hangi diyeti yaparsanız yapın, sofranızdan eksik etmeyin” dediğiniz bir besin maddesi var mı? Ailecek severek tükettiğimiz yoğurt ve yeşil yapraklı sebzeleri örnek olarak söyleyebilirim. Özellikle yoğurdun bağırsak dostu olması, kalsiyum ve protein içeriği yönünden zengin olması onu vazgeçilmez kılıyor. Öte yandan yeşil yapraklı sebzeler ise içerdiği lif oranı nedeniyle tok kalma süresini uzatırken antioksidant bileşenler sayesinde pek çok hastalıkla savaşıyor. Bu sebeple benim soframdan eksik etmediğim besinler yoğurt ve yeşil yapraklı sebzelerdir.Egzotik meyve diyeti, tıp literatüründe yer alan bir beslenme biçimi mi? Sağlığa nasıl bir etkisi var? Tek tür besin ile beslenen kişileri duyuyoruz. Meyveciler olarak da adlandırabileceğimiz bu grup, veganlardan daha katı kurallara sahiptir. Hayvanları korumanın yanında, bitkilerin haklarını gözeterek, bitkiyi toplarken öldürmeyen meyve ve sebzeleri tüketirler. Frutaryen diyeti yapanlarda, bir süre sonra anoreksiya, duygusal açlık, halsizlik, uykusuzluk, konsantrasyon kaybı, unutkanlık, asabileşme gibi sağlık sorunları gelişebilir. Bu diyeti uygulayan kişilere tavsiyem kısa sürede bu akımı bırakmaları olacaktır. Yeterli, dengeli ve sağlıklı beslenmek için sebze ve meyveyi dozunda tüketmek gerekir.Zayıflama hapları ne yazık ki hala gündemde. Özellikle “Her yolu denedim ama bir türlü kilo veremedim” diyenlerin son çare olarak başvurduğu bir yöntem olduğunu gözlemliyoruz. Sağlığa tehlikesi biliniyor olmasına rağmen ısrarla tercih ediliyor. Bu konuda uyarı ve önerileriniz ne olur? “Kilo veremiyorum” diyenler ne yapmalı? Maalesef öyle … Aylık verilecek kilo %2 ile %10 arasındadır. Eğer 100 kg bir insan ayda 20 kg veriyorsa burada uyguladığı beslenme yanlıştır. Dış görünüş olarak ne kadar zayıflıyor gibi gözükse de iç organları bakımından zayıf düşüyor olabilir. Bu tür hızlı kilo kayıplarında genel olarak tek tip beslenme yöntemlerini ve zayıflama haplarını hala görebiliyoruz. Bu tarz hapları kullanan kişilerde hipertansiyon, kalp ritim bozukluğu gibi ciddi problemler ortaya çıkabiliyor. Aynı zamanda bu haplar bırakıldığında geri kilo alımı da kaçınılmaz oluyor ve kişi 2-3 kat daha fazla kilo almaya başlıyor. Ne yazık ki etraf bilgi kirliliğiyle dolu. Eğer kişi zayıflamaya karar verdiyse ve bir sisteme başladıysa fakat içinden “Şu sistem bir bitse de rahatlasam” diyorsa aslında yanlış yolda demektir. Doktor kontrolü olmadan bu tarz ürünlerin kullanılmamasını öneriyorum. Kiloya odaklanmak yerine beslenmesinde neleri iyileştirebileceğini, herhangi bir besini hayatından çıkarmadan daha sağlıklı bir şekilde nasıl sürdürebilir hale getirebileceğini irdelemelidirler. Buna en büyük örneği de kendi geliştirdiğim "SAYARAK BESLEN" yöntemini söyleyebilirim.