Parkinson hastalığının nedeni: Dopamin eksikliği

Genellikle ileri yaşlarda ortaya çıkan Parkinson hastalığının, günlük yaşamı çok zorlaştırdığına dikkat çeken Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Hakan Seçkin, dopamin eksikliğinin etki ettiğini belirterek "Beyin pili tedavisiyle çok başarılı sonuçlar alınıyor" dedi.

Son Güncelleme:

Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Hakan Seçkin, Parkinson hastalığının beyinde dopamin adı verilen bir maddenin eksilmesiyle oluştuğunu ve genellikle ileri yaşlarda ortaya çıktığını söyledi. Parkinson’un temel başlangıç belirtisinin elde veya bir vücut yarısında titreme olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Seçkin “Hastada eşlik eden bir duruş bozukluğu olarak öne eğik durma ya da yürürken kolunu sallamama görülebilir. Bir diğer belirti hareketlerde yavaşlama olmasıdır. Hasta günlük işlerini yaparken zorlanır. Yemek yerken, bir tarafa dönerken, yavaşlama söz konusudur ve bunlar güçlükle yapılır. Hastada kas sertliği mevcuttur. Hastalar küçük harflerle ve okunaksız yazarlar. Yürürken yavaş ve öne doğru eğilerek yürürler. Sesleri kısıktır ve yutma zorluğu gelişebilir” diye konuştu.

“İLAÇ TEDAVİSİYLE BAŞLANIR”

Bu belirtileri gösteren ve yaşam kalitesi olumsuz yönde etkilenen hastaların bir nöroloji uzmanına başvurmasını tavsiye eden Prof. Dr. Seçkin nöroloji uzmanlarının hastalığın başlangıçtaki tıbbı tedavisini yani ilaç tedavisini uygulayacaklarını ifade etti. Bu hastalıkta esas sorunun beyindeki bir maddenin eksikliği olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Seçkin “Sorun dopamin eksikliğinden kaynaklandığı için hastalar ilaç tedavisine iyi cevap verirler ve pek çok hastayı ilaç tedavisi ile özellikle hastalığın başlangıcında tedavi etmek mümkündür. Hastalık ilerlediğinde ve ilaçlara yanıt alınamaz ise veya ilaçların hastanın gündelik yaşamını olumsuz etkileyen yan etkileri ortaya çıktığında cerrahi tedavi devreye girer” dedi.

“İLAÇ TEDAVİSİ YETERLİ OLMUYORSA CERRAHİ TEDAVİ UYGULANABİLİR”

Cerrahi tedavi için uygun olduğu düşünülerek sevk edilen hastaların nöroloji ve psikiyatri uzmanları ile beraber değerlendirildiklerine değinen Prof. Dr. Seçkin hastanın ameliyat öncesi hastalık durumunun çeşitli ölçeklerle puanlandığını ve video çekimleri ile kayıt altına alındığını anlattı. Hangi hastaların cerrahi tedaviye uygun olduğunu ise şu sözlerle açıkladı;
“Parkinson hastalığında cerrahi için genelde tanısı kesinleşmiş, hastalık yaşı 5-7 yıl arası olan ve belirgin engelleyici psikiyatrik sorunu olmayan hastalar seçilir. Hastalar tıbbi tedaviye yanıt vermiyor iseler veya tedavi edici dozlarda motor veya psikiyatrik yan etkiler ortaya çıkıyor ise bu hastalar cerrahiye adaydır. Cerrahi için hastanın genel durumuna ve eşlik eden hastalıkların olup olmamasına da dikkat etmek gerekir."

“ÖZEL BİR ÇERÇEVEYLE BEYİNDEN GÖRÜNTÜ ALINIR”

Prof. Dr. Seçkin cerrahi işlemden önce ayrıntılı beyin manyetik rezonans görüntülemesi yapıldığını; işlemin yapılacağı günün sabahında hastanın başına yerleştirilen özel bir çerçeve ile beyin tomografi görüntülerinin alınacağını; ardından bu görüntülerin önceki görüntülerle bilgisayarda birleştirileceğini ifade etti. “Birleştirilen görüntüler üstünde beyin içinde hedef nokta olarak belirlenen noktaların üç boyutlu koordinatları elde edilir. Ameliyathanede hasta uyanık iken lokal anestezi eşliğinde beyin içindeki hedef noktalar özel elektrotlar yardımı ile belirlenir ve ardından kalıcı elektrotlar yerleştirilir. Ameliyatın son kısmında hasta genel anestezi altında uyutulur ve göğüs bölgesinde cilt altına ileri teknoloji ürünü olan bir pil yerleştirilerek beyin içine yerleştirilmiş olan elektrotlara bağlanır” diyen Prof. Dr. Seçkin toplam işlem süresinin 5-6 saat olduğu bilgisini verdi.

Cerrahi ile oldukça başarılı sonuçlar alındığının altını çizen Prof. Dr. Seçkin özellikle hastaları ileri derecede rahatsız eden eden titreme, kasılma, hareketlerde yavaşlama, istemsiz hareketler gibi belirtilerin önemli ölçüde kontrol altına alınabileceğini; hastanın muayene belirtiler ile uyumlu olarak uygulanan elektrik akımının şiddeti ve düzeninin cilt üzerinden özel cihazlarla ayarlanabileceğini dile getirdi.

DOPAMİN İÇEREN BESİNLER NELER?

Dopamin içeren ve dopamine destek olan besinler arasında yoğurt, peynir, balık, hindi ve tavuk eti yer alırken, ayrıca muz, çilek, karpuz, kuru erik ve yaban mersini de dopamini dengeleyen ve mutluluk veren besinler olarak biliniyor. En iyi dopamin kaynaklarından biri de meralarda otlayan tavuk, hindi, kuzu ve sığırların etleri. Protein, antioksidanlar ve esansiyel yağ asitleri bakımından zengin olan bu besinler enflamasyonun önüne geçerek nöronlar arası iletişimi iyileştiriyor.

Sonraki Haber