Maymun çiçeğinin çözümü çiçek aşısında mı? Osmanlı'dan günümüze çiçek aşısı...

İki yıldır koronavirüs ile mücadele eden dünya, şimdi de maymun çiçeği virüsü nedeniyle alarma geçti. Çiçek hastalığı ile aynı aileden olan maymun çiçeği virüsüne çiçek aşısı çözüm olur mu? Tıp tarihimizde özel ve oldukça önemli bir yeri olan çiçek aşısı nasıl ortaya çıktı?

Son Güncelleme:

Afrika'da ormanlık alanlarda rastlanan, yüzde ve vücudun geri kalanında deri döküntüleriyle kendini gösteren ve ateş, baş ağrısı gibi semptomlara neden olan maymun çiçeği, ABD'nin ardından İngiltere, İspanya, Portekiz, İtalya, İsveç, Kanada ve ABD'den sonra Belçika'da da görüldü.

Dünya Sağlık Örgütü daha önce özel bir aşısı bulunmayan maymun çiçeği virüsüne karşı çiçek aşısının etkili olduğunu bildirmişti. Maymun çiçeği virüsü ile aynı aileden olan çiçek virüsünde aşı uygulamasına ise 1980'den sonra son verilmişti.

Peki maymun çiçeği ile birlikte tekrar gündeme gelen çiçek aşısı nasıl ortaya çıktı? Türkiye'de çiçek aşısının kullanımında Osmanlı'dan günümüze nasıl bir süreç yaşandı? Okullarda ilk yaygın aşılama çiçek aşısı mıydı? 1980 yılında uygulanmasına neden son verildi?

1893’te Bakteriyoloji Enstitüsü (Bakteriyolojihâne-i Şâhâne) kuruldu. Fotoğraf: Sağlık Bakanlığı

Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi, Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Nuran Yıldırım, çiçek hastalığına çare bulma arayışlarının çok eskiye dayandığını belirterek, "Hindistan’da MÖ. 3000-800 yılları arasında, çiçek yaralarına batırılan çöpler kurutulduktan sonra, sağlıklı çocukların kolunda yapılan çiziğe sürülürdü" diyor ve ekliyor:

"Hastalığı geçirenlerin bir daha yakalanmadığını fark eden insanoğlunun çiçek yaralarının irinlerini ya da kabuklarını sağlıklı kişilere sürmekle hafif bir çiçek hastalığı meydana geleceğini düşünmüş ve bunun için çeşitli yöntemlere başvurmuştur."

ELÇİ EŞİNİN MEKTUBUYLA...

Yıldırım, insanların çiçek yaralarından alınan virüsün yine insana bulaştırılmasıyla (variolasyon) yapılan bu aşıların daha sonra Asya ve Kuzey Afrika'da uyguladığını aktarıyor. Türkiye için kırılma noktasının adresi ise Edirne...

Edirne'de bir çiçek aşısı variolasyonuna rastlayan İngiliz sefirinin eşi Lady Mary Wortley Montagu'nun durumu İngiltere'deki arkadaşlarına gönderdiği mektupta yazdığını söyleyen Yıldırım, "Oğlunu aşılatan Montagu, İngiltere'ye dönünce bu çiçek aşısının tanıtımı için uğraşmış, 1721 yılında mahkumlar üzerinde denenen aşı başarılı bulunmuş" şeklinde konuştu.

İngiliz Dr. Edward Jenner tarafından 1794 yılında daha güvenilir bir yöntem olan inek çiçeğinden aşı üretildiğini belirten Yıldırım, "Osmanlı Devleti, geniş coğrafyasında hiç eksilmeyen çiçek hastalığı ile sistemli mücadeleyi Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane'de (günümüzde İstanbul Tıp Fakültesi) faaliyete geçen Aşı İdaresi'nin çiçek aşısı uygulamalarıyla 1840 yılında başlatmıştır. Aşı İdaresi, Jenner usulü (vaksinasyon) aşıyı hazırlamış, aşı kalemlerine veya aşı tüplerine doldurarak ihtiyacı olan vilayetlere göndermiştir" dedi.

Yıldırım, Osmanlı'da üç aşı düzenlemesinin yürürlüğe girdiğini ifade ederken günümüzdeki duruma benzer bir şekilde aşısı tutanlara "aşı şahadetnamesi" denen bir aşı kartı verildiğini aktardı. Kural ise şöyleydi:

"Yeni doğan çocuklar ilk altı ay içinde aşılanacak ve aşı beş senede bir tekrar edilecekti. 1904'teki aşı nizamnamesinde ise işçiler ile göçmenler de aşı yaptırmaya mecbur tutuldu."

1980'DE TÜM DÜNYADA YOK OLDU!

1933'te yürürlüğe giren Umumi Hıfzıssıhha Kanunu ile çiçek aşısı mecburiyetinin devam ettiğini söyleyen Yıldırım, "Dünya Sağlık Örgütü 8 Mayıs 1980'de çiçek hastalığının küresel olarak bütün dünyadan yok edildiği ilan edildi. DSÖ'nün önerisi üzerine, bütün ülkeler çiçek aşısı üretimine son verdi. Türkiye de bu öneriye uyarak, aynı sene 140 yıldır aralıksız sürdürdüğü çiçek aşısı üretimine son verdi" diyor. 

Bu yara izinden ağırlıklı olarak 1980 öncesi doğumlularda iki tane bulunuyor. 1980 sonrası doğanların sol kolunda bulunan tek iz verem aşısı izi. Çocukluğu 90'larda geçenlerin anne-babasının kolunda görüp anlam vermeye çalıştığı ve zaman zaman daha büyük olabilen iz ise çiçek aşısı izi. Fotoğraf: Shutterstock

Çiçek hastalığının insanlığın aşıyla yok ettiği ilk hastalık olduğunu dile getiren Yıldırım, "Türkiye'de bütün çocuklar doğal doğmaz aşılanıyordu. Okullardaki aşısız çocuklar ise ikinci meşrutiyetten sonra aşılanmaya başladı" dedi. 

Enfeksiyon hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Bülent Ertuğrul, çiçek hastalığı virüsü ile maymun çiçeği virüsünün aynı grup içerisinde yer alan virüs olduğunu belirterek, "Bu nedenle çiçek hastalığına karşı kullanılan aşı, burada da yarar sağlayabiliyor. Ama çiçek hastalığı aşısı artık dünyada uygulamadan kaldırılan bir aşı" diyor.

Ertuğrul, çiçek aşısının üretilebileceğini ancak onun yerine aşıların şu anki virüse karşı (maymun çiçeği) üretilmesinin daha mantıklı olabileceğini dile getirrerek, şöyle devam etti; "Bu aşamada üretimi için çok da çaba harcanmıyor. Çünkü bu hastalık yaygın bir biçimde kitlelerde görülmedi. Daha çok Orta ve Batı Afrika'da bulunan endemik bir hastalık. Yüzbinlerce insanı etkileyen bir hastalık değil" diye konuştu.

Ek kaynaklar: Sağlık Bakanlığı

Kaynak: Web Özel

Sonraki Haber