Koronavirüs organ bağışlarını da vurdu! 'Noter onaylıyor, ailesi...'

İki yıldır hayatımızda yer eden koronavirüs global çapta organ bağışlarını da etkiledi. Türkiye'de de ciddi bir düşüş gözleniyor. Bunda noter onayına rağmen ailenin bağışları reddetmesinin önünü açan mevcut kanunun da etkisi var, pandemi çekincelerinin de... Peki çözüm yolu ne?

Son Güncelleme:

Pandemi kaynaklı yaşanan olumsuz değişimler tıbbın farklı alanlarında da kendini açıkça gösteriyor. Dünya Sağlık Örgütü'nün Mart 2021'de yayınladığı kanser raporunda çarpıcı bir durum ortaya çıkmış ve 2020'de meme kanseri, akciğer kanserini geçerek dünyada en fazla görülen kanser türü olmuştu.

Bu duruma sebep olan faktörlerin en başında geleni insanların Covid nedeniyle rutin kontrolleri aksatması olmuştu. Konuya ilişkin 23 Mart'ta yayınladığımız haberimizde görüşüne başvurduğumuz Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Özlem Er şöyle demişti:

“Pandemi süreci hem halihazırda tanı almış hastaların kontrollere gelmesinde hem de tarama amacıyla hastanelere başvuran kişilerin sayısında azalmaya neden oldu.”

ORGAN BAĞIŞLARI DA OLUMSUZ ETKİLENDİ

Bu çarpıcı tabloyu başka branşlarda da örneklendirebiliriz ancak global çapta yaşanan bir başka probleme dikkat çekmekte fayda var. Pandemi organ bağışlarını da olumsuz etkiledi. Bu durum maalesef Türkiye'de de böyle.

Genetiği değiştirilmiş bir domuzdan alınan kalbin başarılı bir şekilde bir insana nakledilmesi tüm dünyada heyecanla karşılanırken bunun bir sebebi de yaşanan organ sıkıntısıydı.

Konuya ilişkin The New York Times'ta yer alan haberde “Ciddi bir organ sıkıntısı var. Her gün bekleme listesinde yer alan bir düzine insan hayatını kaybediyor. Geçen yıl 3 bin 817 ABD vatandaşına insandan alınan kalp nakledildi ve rakam her zamankinden fazlaydı ancak potansiyel talep hala çok daha yüksek” ifadelerine yer verilmişti.

Peki Türkiye'de durum ne? Türk Böbrek Vakfı Başkanı Timur Erk haberglobal.com.tr okurları için aktardı. Erk, pandemiyle ortaya çıkan tablo hakkında şunları söyledi:

“Pandemi döneminde çok ciddi bir azalma söz konusu. Şöyle ki örneğin böbrek nakli öncesinde yapılması gereken bir takım tetkikler ve tahliller var. Mutlaka tam teşekküllü bir hastaneye gidilmesi lazım. Pandemi nedeniyle ortaya çıkan, sıkıntı, tereddüt ve korkuyla bu tetkikleri yaptırmaktan çekindi bir kısım insan ve bağış süreçlerini ötelediler.”

YÜZDE 40'LIK AZALMA...

Durumu rakamlarla da açıklayan Erk, “Global çapta organ nakilleri yaklaşık yüzde 40 oranında azaldı. Türkiye'de Kasım 2021'in sonu itibarıyla 22 bin 775 kişi böbrek nakli bekliyor. 2019'da gerçekleştirilen böbrek nakli sayısı 3 bin 863 iken 2020'de 2 bin 499'a indi. Ciddi bir azalma söz konusu” diyor ve şöyle ekliyor:

“Son güncellemenin yapıldığı Kasım 2021'in sonunda, gerçekleşen böbrek nakli sayısı ise 2 bin 692. Görünen üzere 2020'ye nazaran bir artış var ancak hala 2019 rakamlarına yani pandemi öncesi rakamlarına ulaşabilmiş değiliz.”

Erk, Türkiye'de yeterli miktarda organ nakli merkezi ve Ulusal Organ Nakli Etik Kurulu bulunduğunun da altını çiziyor. Türkiye'nin bu konuda bir sıkıntı çekmediğini vurgulayan ve genel olarak organ naklinin uygulanmasında Türkiye'nin oldukça başarılı olduğunu aktaran Erk asıl problemi ise şöyle ifade ediyor:

“En büyük sıkıntı; beyin ölümü sonrasında yapılan kadaverik nakiller. Bu nakiller epey azalmış durumda. Oran yüzde 22'den yüzde 15'lere kadar geriledi. Yani beyin ölümü sonrasında ailelerin yalnızca yüzde 15'i nakil için onay veriyor. Bu oranı hiç olmazsa yüzde 22'lere yüzde 25'lere çekmemiz lazım.”

Türkiye'de organ bağışı konusunda uzun yıllardır bilinçlendirme ve toplumsal farkındalığı artırma odaklı çalışmaları da bulunan Türk Böbrek Vakfı'nın kurucusu da olan Erk, ülkemizdeki özel bir duruma da vurgu yapıyor.

'KİŞİ NOTER ONAYIYLA BAĞIŞLASA BİLE AİLEYE SORULUYOR...'

Erk, “Türkiye'de kişi sağlığında iki şahitle birlikte noter huzurunda organlarını bağışlamış olsa dahi ölüm sonrası yakınının mutlaka onayı alınıyor. Bu da Türkiye'de bir takım refüzelere, onaylamamalara sebebiyet veriyor” ifadelerini kullanıyor. Sağlık Bakanlığı'nın konuya dair bir çalışması bulunduğunu da aktaran Erk, çalışmayı şöyle anlatıyor:

“Şimdi Sağlık Bakanlığı'nın bir çalışması var. Belçika modeli denen bu modelde eğer kişi sağlığında şahitlerle noter huzurunda bağış yapmışsa bu hüküm sayılıyor. Ve buna göre işlem yapılıyor. Bunun için tabii kanun tadilatı gerekli. Sağlık Bakanlığı çalışmanın sonuna gelmiş durumda. Bu hayata geçerse Türkiye'de organ nakli sayısı da artacaktır.”

Bununla birlikte “Bazı insanlarda 'Doktorlar beyin ölümü diyerek bizi aldatıyorlar mı?' gibi cahilce düşünceler hala mevcut” diyen Erk, beyin ölümü ile bitkisel hayatın karıştırıldığını, beyin ölümünün geri dönüşü olmadığını vurguluyor.

Kaynak: Web Özel

Sonraki Haber