'İstifçilik' (dispozofobi) bir hastalık mı yoksa nostalji hissi mi? 'Erkekler bedava ve değersizi saklıyor...'

Bazı insanlar, normalde yıllar önce çöpte olması gereken akla gelebilecek her türlü eşyayı saklıyor. Hatta dışarıda gördükleri her şeyi evlerine dolduranlar da var. Buna halk arasında 'istifçilik' deniyor. Peki işimize yaramayan eşyayı neden evimizde tutarız? Bu bir hastalık belirtisi mi?

Son Güncelleme:

Ellerine geçen bütün eşyaları biriktiren ve sahip oldukları tek bir parça eşyayı bile atmak istemeyen insanlara halk içinde 'istifçi' deniliyor. Bu insanlar eşyalarından ayrılma konusunda, ellerinde olmayan sebeplerden dolayı sorun yaşayabiliyorlar.

İstanbul Çekmeköy'de yaşayan Selma Elevli eşyalarını atmaya bir türlü kıyamayıp biriktirenlerden. Üç çocuğu olan Elevli, "Çocukların bebekliklerinden kalma eşyalarını onların da kendi çocuklarına verebilmesi için saklıyorum. Bağ kurup atamadığım eşyalarım mevcut" şeklinde konuştu.

"Çok severek aldığım ya da anısı olan bir eşya eskise de kırılsa da çatlasa da atmak istemiyorum" diyen Selma Elevli, "Son ana kadar manevi değerinden dolayı atmıyorum. Atamadığım eşyalar evimde çok ama çok yer kaplıyor ve bazıları gerçekten gereksizler. Ama atamıyorum elimde değil" şeklinde konuştu.

Gaziosmanpaşa'da yaşayan 36 yaşındaki Maide D. de eşyalarından vazgeçemeyenlerden. Maide D., "Bir gün dolabımı boşaltayım eski eşyalardan kurtulayım dedim, ama dolabı tekrar hiçbir şey atmadan geri kapatmışım. Bunun hastalık olduğunu düşünmüyorum. Bir gün bir işe yarar diye bekletiyorum. Evi tabi ki çöp eve dönüştürmüyorum ama eşyaları da atmıyorum" diyor.

'HASTALIĞIN TANISI 40'TA KONULUYOR'

Peki neden işimize yaramayan eşyaları biriktirme ihtiyacı hissederiz? Bu duygunun altında bir hastalık mı yatıyor yoksa nostalji hissi mi?

Gereksiz her şeyi biriktirmek, çöpe atamamak; psikolojide 'dispozofobi' yani obsesif kompulsif bozukluğunun bir alt tipi olarak tanımlanıyor.

Psikiyatrist ve psikoterapist Doç. Dr. Aysun Kalenderoğlu, istifleme, eşya biriktirme gibi bozuklukların bireylerin pek çok kişinin değersiz ve gereksiz bulduğu nesneleri biriktirmesiyle başladığını söylüyor. Kalenderoğlu, "Biriktirilen bu nesneler yaşamlarında o kadar önemlidir ki onları atamazlar. Biriktiricilik bozukluğu, eşyaların yığınlar halinde istiflendiği, hatta eşyaların varlığından dolayı ev içerisinde yürümekte güçlük çekildiği örneklerde görülebiliyor" diyor.

İstifleme belirtilerinin genelde 12-13 yaşlarında ortaya çıkabildiğini söyleyen Kalenderoğlu, "Bireylerin günlük çalışmasına engel olmasının 30 yaşların ortasında başladığı görülüyor. Hastalığın tanısı 40'lı yaşlarda konuluyor, gidişat kronik bir şekilde seyrediyor. Yaş artışıyla belirtinin şiddeti de artıyor" dedi.

İstanbul Çekmeköy’de istifleme hastalığı olan yaşlı çift, 6 yıl ne bulduysa evinde topladı. Çöp eve dönüşen daireyi, yaşlı çiftin torunu ihbar etti. (İHA)

Kalenderoğlu, istifleme hastalığında her iki cinsiyetin de eşit etkilendiğine dikkat çekiyor ve ekliyor: "Dağınıklık ve atmakta zorlanma iki cinste farklılık göstermezken, kadınlarda kompulsif alışveriş yapma, erkeklerde bedava ve değersiz şeyleri istifleme daha fazla görülüyor."

MUTLULUĞU OBJELERDE ARAMAK...

Kalenderoğlu, istifleme hastalığının bazı nedenlerini ise şöyle sıralıyor:

Strese sebebiyet veren olaylar: Boşanma, bir yakının kaybı, evin tahliye edilmesi veya bir yangında eşyaların yitirilmesi.

Aile öyküsü: Biriktiricilik bozukluğunun görülme olasılığı, aile bireylerinde biriktiricilik bozukluğu öyküsünün bulunmasıyla ilişkilidir. Ancak bu, ailesinde biriktiricilik bozukluğu hikayesi bulunan her bireyin bu rahatsızlığı yaşayacağı anlamına gelmez.

Sosyal izolasyon: Bazı kişilerin istifleme bozukluğu nedeniyle sosyal çevresinden uzaklaştığı ve misafir ağırlamaktan kaçındığı durumlar olabilir. Bazı kişiler de yalnızlıkla başa çıkmak için eşya istifliyor olabilir.

Tıbbi rahatsızlıklar: Depresyon, kaygı bozuklukları, travma sonrası stres bozukluğu, dikkat eksikliği/hiperaktivite, otizm spektrum bozukluğu ile bir arada gözükebilir.

Psikolog Alanur Özalp, insanların eşya biriktirmeye başlamalarının özellikle mutsuz dönemlerinden sonra ortaya çıktığını belirterek, bir çıkış yolu arayan kişinin kendisini sevdiği eşyasının yanında bulduğunu söylüyor. Özalp, "Burada kendilerini doymuş hissediyorlar. Burada mutluluğu insanlarda değil de objelerde buluyorlar" diye açıklıyor.

Zaman zaman evlerini çöplüğe döndüren insanların çevreleri tarafından ayıplanıp kötü muameleye maruz kaldıklarını belirten Özalp, şöyle devam etti:

"Bu insanlar bu boyuta mutsuzluktan, acıdan, insanlarla iletişim kuramamaktan geldiler. Böyle durumlarda kişi bir şekilde yaşadığı hayattan mutsuz olduğu için yalnız kalıyor." 

Kaynak: Web Özel

Sonraki Haber