Dikkat! Bu hatalar işitme kaybına neden olabiliyor

Modern çağın stresli, koşuşturmacalı ve kalabalık şehir ortamında hangi yöne baksanız çevrenizde kulaklıkla müzik dinleyen, seslendiğinizde ne dediğinizi duymak için kulaklıklarını çıkaran ya da trafikte ambulans sirenini bile duymayacak ölçüde müziğin sesini açanlara rastlayabiliyorsunuz. Ancak dikkat! “Yüksek sese maruz kalma işitme kaybının en sık nedeni olarak karşımıza çıkıyor" diyen Prof. Dr. Ferhan Öz, önemli uyarılarda bulundu.

Son Güncelleme:

Yüksek sesle müzik dinlemenin yanı sıra kulak sağlığını ciddi şekilde tehdit eden ve günümüzde yaygın olan başka hatalı alışkanlıklar da olduğunu belirten KBB Uzmanı Prof. Dr. Ferhan Öz, kaçınılması gereken o hataları ve alınması gereken önlemleri anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulnudu. 

MÜZİĞİ YÜKSEK SESLE DİNLEMEYİN

Kış aylarında yaygınlaşan üst solunum yolu enfeksiyonlarından alerjiye bağlı burun tıkanıklıklarına, kulak çubuğu kullanmaktan yoğun kafein tüketimine dek birçok etken kulak sağlığımızı tehdit edebiliyor. Ancak özellikle son yıllarda teknolojinin gelişmesi ve kablosuz kulaklıkların yaygınlaşmasının da etkisiyle çoğunlukla yeni nesil gençlerde görülen kulaklıkla ve yüksek sesle müzik dinleme alışkanlığı da çok ciddi tehlikelere yol açabiliyor.

Prof. Dr. Ferhan Öz, “İşitme kaybı sinsi şekilde, uzun yıllar süresince oluşuyor. Yavaş, ilerleyici ve ağrısız olduğu için fark edilemeyebiliyor. Eğer kulaklarınızın yüksek sese alıştığını düşünüyorsanız bu durum kulaklarınıza büyük olasılıkla zarar vermiştir ve hiçbir tedavi işitmenizi tamamen düzeltmez. Yüksek sesle müzik dinlemek, kulak zarına basınç uygulayarak zarın esnekliğinin bozulmasına veya zarın yırtılmasına neden olabiliyor. Ayrıca yüksek ses, iç kulağa ulaşarak buradaki tüylü hücrelere zarar veriyor ve bu da geri dönüşümü olmayacak şekilde işitme kaybına neden olabiliyor” açıklamasında bulundu.

Genel olarak 85 desibelin üzerindeki seslere uzun süre maruz kalındığında kalıcı işitme kaybı geliştiğini vurgulayan Prof. Dr. Öz sözlerine şu örnekle devam etti: “85 desibelden bir elektrikli süpürgenin çıkardığı sesi anlayabiliriz. Özellikle ses şiddetinin 100 desibelin (çimen biçme makinesi sesi) üzerine çıkması durumunda çok kısa sürede bile işitme kaybı gelişebiliyor. Bu nedenle özellikle müzik dinlerken ses şiddetini artırmamak, 60 desibelin üzerine çıkmamak gerekir. Örneğin; bir kütüphanede nasıl ki başkalarını rahatsız etmeyecek şekilde bir ses yüksekliğiyle konuşuyorsanız, dinlediğiniz müzik de o yükseklikte olmalıdır.” 

MÜZİK DİNLERKEN SIK ARA VERİN

Müzik dinlerken ses şiddetini artırmamak kadar, bir saatten fazla aralıksız müzik dinlememenin de çok önemli olduğunu, bu nedenle müzik dinlerken sık ara verilmesi ve kulakların dinlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Ferhan Öz diğer bir risk unsurunu ise şöyle anlattı: “Yüksek sesle müzik dinlemenin yanı sıra, özellikle gürültülü işyerlerinde uzun süre gürültüye maruz kalmak da iç kulağa ciddi zarar vermektedir. Bu nedenle gürültünün çok yüksek olduğu ortamlarda mümkünse iç kulağımızı korumak amacıyla kulak tıkacı kullanmaya özen göstermeliyiz.”

KULAK ÇUBUĞU KULLANANLAR DİKKAT!

Kulaklarımızı tehdit eden önemli etkenlerden biri de, günümüzde kullanımı yaygın olan kulak çubukları! Dış kulak yolunu kulak çubuğu, kibrit ya da benzeri yabancı cisimlerle kaşımaya ya da temizlemeye çalışmanın dış kulak yoluna zarar verdiğini ve bunun sonucu olarak da dış kulak yolu enfeksiyonuna hatta kulak zarının yırtılmasına neden olabildiğini belirten KBB Uzmanı Prof. Dr. Ferhan Öz, “Travmaya bağlı kulak zarı yırtılmaları geçmişten bugüne aynı sıklıkta görülmeye devam ediyor. Kulaklarımızı kulak çubuğu ya da kibrit benzeri cisimlerle kaşımaktan ve temizlemeye çalışmaktan kaçınmalıyız” dedi.

CERRAHİ TEDAVİ GEREKEBİLİYOR!

Özellikle kış aylarında viral ya da bakteriyel üst solunum yolu enfeksiyonları ile alerjiye bağlı burun tıkanıklıklarının ödem oluşturarak orta kulak enfeksiyonuna, tedavide geç kalındığında ise kulak zarı yırtığına neden olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Öz, “Hastalarda kulak ağrısının ortaya çıkmasıyla birlikte antibiyotik kullanımına başlanılması hastalığın kısa sürede kontrol altına alınmasını sağlamakta ve komplikasyonları önlemektedir. Ancak orta kulak enfeksiyonları tedavi edilmediği taktirde kulak zarı yırtıkları kalıcı olur. Enfeksiyon kronikleşmişse ve uyguladığımız medikal tedavilere rağmen kulak zarı kendini onaramıyorsa cerrahi tedavi yapmak gerekebilir. Kulak zarı yırtığını; kıkırdak veya kişinin kendi vücudundan (örneğin; kulak arkasından) alacağımız bağ dokusu (fasya) ile mikroskobik veya endoskopik olarak tedavi edebiliyoruz” dedi.

Sonraki Haber