Bizi gördüklerini düşünüyoruz ama... | 'Ünlüler yetişkinlerin hayali arkadaşına dönüşebiliyor'
Artık neredeyse herkesin sosyal medya kullanıyor oluşu birçoğumuzda ünlülerle bile tanışıyormuşuz hissi yaratabiliyor. Ancak ünlülere fazla ilgi göstermek, yani onlarla 'tek taraflı ilişkiler yaşamak' gerçek hayattaki ilişkilerimize zarar verecek boyutlara gelebilir.
Ünlü isimlerin birçoğunun özel hayatına sosyal medyadan direkt şahitlik ediyor oluşumuz, bazen zihnimizde bu kişilerle aslında hiç ortada bulunmayan, yani tek taraflı ve sahte bir ilişki belirmesine neden oluyor. Özellikle sosyal medya, sevmediğimiz ya da takdir ettiğimiz ünlülerle bu tek taraflı ilişkiyi arttırmakta.
Bu kişilerin paylaşımlarıyla örneğin doğumlarına, kazalarına, kayıplarına şahit oluyor, bazen paylaşımlarının altına yazdığımız yorumlara gelen kibar bir teşekkürü ya da like'ı o kişiyle birebir iletişim kurmuş gibi algılayabiliyoruz.
'PARASOSYAL İLİŞKİ-ETKİLEŞİM'
Hatta bazı ünlüler belirli bir meblağ karşılığında sevdiklerimizin doğum gününü kutladıkları videolar bile çekiyor. Bazen de sevdiğimiz oyuncuların canlandırdığı karakterlerin başına bir şey geldiğinde üzülüyoruz. İşte bu tek taraflı yakınlık hissine “parasosyal ilişki/etkileşim” deniyor. Yani, parasosyal etkileşim, televizyonda, filmlerde, internette veya sosyal medyada gördüğümüz ünlülerle tek taraflı kurduğumuz psikolojik ilişkiyi ifade eden bir tabir.
Beykent Üniversitesi İletişim Fakültesi'nden Doç. Dr. Sibel Fügan Varol ve İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi'nden Prof. Dr. Neşe Kars Tayanç, parasosyal ilişkiyi şöyle izah ediyor*:
“Gerçek hayattaki sosyal ilişkilere benzer özellikler taşıyan bu bağ, medya kullanımıyla birlikte artar ve güçlenir. Medyada karşılaşılan kişilerle kurulan temas zaman içinde tanıma, merak, hayranlık, özdeşleşme, aşk gibi farklı duygulara dönüşebilir. Çeşitli kitle iletişim araçlarında, özellikle de görsel-işitsel özelliği ve her eve girebilme üstünlüğü nedeniyle televizyonda karşılaşılan karakterlerle izleyiciler arasında kurulan bu ilişki 'parasosyal ilişki' olarak adlandırılmıştır.”
ABD'nin önde gelen yazarlarından ve Harvard Üniversitesi öğretim görevlilerinden Arthur Brooks ise, parasosyal ilişkileri “yetişkinlerin hayali arkadaşları” olarak tanımlıyor.
Parasosyal ilişki kavramı, aslında uzun süredir bilinen, yani literatürde olan bir kavram ancak yaygın kullanılmıyor. İlk kez, ABD'de TV'nin yaygınlaştığı 1950'lerde sosyal bilimciler Donald Horton ve R. Richard Wohl tarafından kullanılmış.
'HER ZAMAN ZARARLI OLMAYABİLİR'
Cornell Üniversitesi'nde medya sosyolojisi üzerine çalışmalar yürüten Cynthia Vinney, parasosyal etkileşimin yakınlık kurduğumuz ünlünün tutumuna ve bizim ruh sağlığımıza göre pek de zararlı olmayabileceğini vurguluyor. Örneğin bu ünlünün cinsiyet eşitliği gibi meselelerdeki hassas duruşunun bizim de bu konudaki farkındalığımızın artmasını sağlayabileceğine işaret ediyor. Arthur Brooks ise burada başka bir noktaya dikkat çekiyor. Brooks, parasosyal ilişkilere fazla odaklanan kişilerin, gerçek hayattaki ilişkilerinin bu durumdan zarar görebileceğini belirtiyor. Psikologların, parasosyal ilişkilerin derinleşmesinin belirgin sonuçlar doğurduğunu belgelediğine işaret eden Brooks, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Araştırmacılar, parasosyal ilişkilerin, bir ünlü hakkında dedikodu yapmak gibi eğlence amaçlı aktivitelerden, bir sanatçıya dair yoğun duygular beslemeye kadar gidebilen kontrolsüz davranışlar gibi geniş bir yelpazede var olduğunu ortaya koyuyor. En derin seviyeye geldiğinde hayran, gerçeklerle ilişkisini koparır ve o ünlüyle gerçekten bağları olduğunu düşünmeye başlar.”
Brooks sözlerine, “Daha az seviyelerde oluşu da kişinin gerçek hayattaki ilişkilerinde bir şeylerin eksik olduğuna işaret eder” ifadeleriyle devam ediyor. Bunun da psikologların yıllardır odaklandığı “bağlanmaktan kaçınma” meselesinin bir belirtisi olabileceğini dile getiren Brooks, “Uzun yıllar süren araştırmalar, en mutlu insanların kişisel ilişkilerinde güven hissedenler, yani bağlılık konusunda endişe yaşamayanlar olduğunu göstermekte” diyor.
Brooks ayrıca, bağlanmaktan kaçınmanın, kıskançlık, şüphe veya aşırı yakınlık gibi sorunlara neden olabileceğine ve bu durumun da kişinin başarılı bir ilişkiyi sürdürmek için gereksinim duyduğu duygusal destek ve yakınlığı daha az sunmasıyla neticelenebileceğine vurgu yapıyor.
Kanada'daki York Üniversitesi'nde 2021'de yürütülen bir araştırma, parasosyal bağlar kurmanın, bağlanmaktan kaçınmayla yakından ilişkili olduğunu ortaya koydu. Araştırma, günlük hayatlarında insanları kendilerinden uzaklaştırma eğilimi yaşayan kişilerin, kurgusal karakterlerle daha yakın ilişki kurma eğiliminde olduklarını ileri sürüyor. Brooks da gerçek hayatta bağlanma zorluğu yaşayan kişilerin, parasosyal ilişkilerle bu boşluğu gidermeye çalışıyor olabileceğini dile getiriyor.
*İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi - Sayı 48, Parasosyal İli̇şki̇: Kavramsal Bi̇r Çerçeve
Diğer Kaynaklar: The Atlantic, The Guardian, verywellmind.com
Kaynak: Web Özel