'Açlık siniri' ifadesi artık tıp literatüründe...

Bazılarımızın açken başka bir karaktere büründüğü yeni bir keşif değil. Fakat yapılan bir araştırmayla ilk kez "açlık siniri" ifadesi tıp literatürüne girdi. Peki acıktığımızda gözümüzü döndüren bu sinir beynimizde nasıl oluşuyor?

Son Güncelleme:

Açken kişiliği değişenler için İngilizcede son yıllarda 'hanger' diye bir kelime kullanılıyor. 'Hungry' (aç) ve 'anger' (öfke) kelimelerinin birleşmesiyle oluşan bu ifadeyi Türkçeye 'açlık siniri' olarak çevirebiliriz. Açlık siniri çoğumuzun bildiği bir konu. Özellikle Ramazan'da artan trafik kavgaları pek çok kişinin yakından bildiği olaylar. Açlık siniri uzun zamandır gerçek bir medikal durum olarak kabul ediliyor. İlk kez 2018'de Oxford İngilizce Sözlüğüne giren “hanger” ifadesi, artık tıp literatüründe de bu isimle yer alıyor.

Anglia Ruskin Üniversitesi'nden sosyal psikolog Prof. Viren Swami, açlık siniri yaşadığı için bu konuda bir çalışma yürütmüş. Bir şeyler yemenin sinirlerini yatıştırdığının farkına varan Swami, açlık sinirinin gün içinde duygularımızı nasıl etkilediğine dair bir araştırma başlatmaya karar vermiş.

Swami, araştırması kapsamında, gönüllülerden 3 hafta boyunca günde beş kere açlık seviyelerini ve duygu durumlarını akıllı telefon uygulamasına kaydetmelerini istedi. Psikologlar araştırmanın sonucunda, açlığın memnuniyetsizliğe ve aşırı asabiyete yol açtığını ortaya koydu. Swami, “Yani açlık sinirinin (hanger) gerçek bir olgu olduğunu kanıtlamış olduk” dedi. Swami çalışmasında kökten çözümler önermese de sadece durumun farkında olabilmenin bile bir faydasının dokunduğunu kaydediyor.

“AĞZINA BİR BİSKÜVİ AT VE DEVAM ET”

Midemizin guruldamalarını duydukça ruh halimiz de negatif bir yöne doğru dönüyor. Bu mesele biraz da açlık sinirini nasıl yönettiğimizle alakalı. Peki açlık ruh halimizi nasıl kontrol ediyor? Bazı teorilere göre, kan şekerinin düşük olması bizi içgüdülerimize göre hareket etmeye yönlendiriyor, ayrıca anksiyete ve gerginliği artırıyor, karar verme yetkinliğimizi de azaltıyor. Nörolog Dean Burnett, beynin etkili şekilde beslenmeye ihtiyaç duyan bir organ olduğuna işaret ediyor.

 Beyne yemek yeme sinyali gönderen hormonlar aynı zamanda stres ve ansiyeteyi de tetikliyor. Kaynak: Shutterstock

Açken beynimizin yemek dışında herhangi bir şeye odaklanması çok zor. Bu durum halüsinasyon görmemize neden olacak kadar ciddileşebilir.

Ohio State Üniversitesi'nden Prof. Brad Bushman ise, beynin duyguları ayarlamak için “yakıta” ihtiyacı olduğunu ve öfkenin de insanların ayarlamakta en zorlandığı duygulardan biri olduğunu vurguluyor.

Bushman, beynin temel yakıtının glikoz olduğunu ve glikozun da yediklerimizden elde edildiğini aktarıyor. “Beyin aşırı talepkâr bir organdır” diyen Bushman, beynimizin vücut ağırlığımızın sadece yüzde 2'sini oluşturduğunun fakat tükettiğimiz enerjinin yüzde 20 ila 30'unu kullandığının altını çiziyor.

Amerikan Reed College'de psikoloji ve nörobilim çalışmaları yürüten Dr. Paul Currie de, beyne yemek yeme sinyali gönderen hormonların aynı zamanda stres ve anksiyeteyi de tetiklediğini kaydediyor.

"HAYATTA KALABİLMEK İÇİN YEMEĞE İHTİYACIMIZ VAR"

Currie, açlık sinirini evrimsel açıdan da ele alıyor. “Hayatta kalabilmek için yemeğe ihtiyacımız var” diyen Currie, yemek buluncaya kadar gergin, asabi ve kaygılı olmamızın doğal olduğunu vurguluyor.

Araştırmalar, bu durumun tam tersi doğrultuda geliştiğini de gösteriyor. Yani, stresli olduğumuzda (özellikle enerji verecek abur cuburlar başta olmak üzere) yemek yemeye yöneliyoruz.

Currie, “Tabii ki aç beynimizdeki kimyasal ve nörolojik süreçler çok karmaşık ve bunlar kişiden kişiye de değişiyor” diyor. Currie buna örnek olarak ise, sizin yemeği beklerken gayet sakin kalabildiğiniz ve yanınızdakinin "pimi çekilmiş bir el bombası" gibi olduğu anları gösteriyor.

Uzmanlar, açlık siniri yaşayan kişilerin bu siniri yönetebilmeleri için acıktıklarında kuruyemiş, yoğurt veya elma gibi gıdalar atıştırarak, sinirlerini bastırmalarını öneriyor.

Viren Swami'nin araştırması ayrıca farklı bir konuya daha işaret ediliyor: Acıktığımızda beynin yemek dışında bir şeye odaklanmasının zor olmasından ötürü, okula aç giden çocukların öğrenme süreçleri yavaşlıyor ve bu çocuklarda davranışsal problemler ortaya çıkıyor.

Yazar Michael Hogan, işte bu nedenden ötürü iyi eğitimli nesiller yetiştirebilmek için çocukların iyi beslenmesinin en büyük önceliklerden biri olması gerektiğini belirtiyor.

*Bu haberin hazırlanmasında, The Guardian'da "Have a biscuit and shut up... Now psychologists have found ‘hanger’ is a real thing, here’s how to deal with it" başlıklı makale ile Time'de yayımlanan "You Asked: Why Do I Get Hangry?" yazıdan faydalanılmıştır.

Kaynak: Web Özel

Sonraki Haber