Yasemin Yalçın: Erkekler kadınlardan daha komik

Yasemin Yalçın, İlyas İlbey ve Eylül İlbey’in rol aldığı 'Her Şey Bedava' oyunu Bakırköy’deki Yasemin Yalçın Tiyatrosu'nda perdelerini açtı. 'Her Şey Bedava' ile yeniden sahneye döndükleri için çok heyecanlı olan Yasemin Yalçın, İlyas İlbey ve Eylül İlbey ile bu oyunu ve mizahı konuştuk.

Son Güncelleme:

Yıllardır ‘Güldürürken düşündürme’ mottosundan ödün vermeyen Yasemin Yalçın, İlyas İlbey ve anne-babasından bayrağı teslim alan Eylül İlbey aynı sahnede olmanın heyecanını bizimle paylaştı.

İLYAS İLBEY: MİZAHÇILAR KENDİ YAPTIKLARINA GÜLMEYE BAŞLADI

90'lar'dan 2020'lere Türkiye'de mizah anlayışı sizce nasıl değişti?

İlyas İlbey: 90'lara kadar mizahın belli misyonu vardı. Bu, 2010’lara kadar devam etti… Daha sonra meslektaşlarımız mizahı farklı taraflara çektiler. Dikkat ederseniz, son zamanlarda mizahçılar, oyuncular kendi yaptıklarına gülmeye başladı. Ve insanları bu duruma şartladılar. Röportajlarda, söyleşilerde veya sahnede bir şey yaptıklarında önce kendileri güldüklerini fark edebilirsiniz.  Sizi şartlarlar gülmek için… Kendi algılarını insanların beynine yerleştirmeye çalıştılar ve öyle bir çağ açtılar.

90'larda gülerken düşünüyorduk da...

İlyas İlbey: Biz hala güldürürken düşündürmeye çalışıyoruz. Bu oyunumuzda da öyle... Oyun boyunca seyirci gülüyor. Her şeye gülüyor. Ama oyundan düşünerek çıkıyor.

Yasemin Yalçın: Mizah aslında her dönem kendi modasını yaşıyor. Biz de uzun uzun skeçler yaptık. 90'lı yıllarda böyle başladık ama ufak bir farkı vardı diyebilirim. Skeçlerimizin bir hikayesi vardı. Skeçlerdeki kahramanlar evden dışarı çıktığımızda karşılaştığımız gerçek insanlardı. Yaptığımız skeçlerle insanların dertlerine ortak olmaya çalıştık. Mizah yaparken bunları anlatmak zordu... Skeç de oynasak yaramızı anlatmak, derdimizi anlatmak gibi başlığı vardı.

Ama mizah değişkendir, değişebilir. Sanatın da mizahın da kuralı yok. Kuralsız bir iş yapıyoruz. ‘Mizah budur’ bakış açısı çok yanlış.

YASEMİN YALÇIN: SENARYOMUZLA KİMSENİN KAPISINI ÇALMADIK

Ekranlara neden dönmüyorsunuz?

İlyas İlbey: Babamızın ekranı yok. Bu iş pahalı bir iş. Bu soruyu medya patronlarına sormak lazım.

Yasemin Yalçın: Biz senaryomuzu koltuğumuzun altına alıp kimsenin kapısını çalmadık. O günlerden bugünlere de bize gelen olmadı. Sanırım onu demek istedi. Kendi kanalımız yok, kendi yerimiz yok. Tiyatrodayız şu anda. Ama tabii projelerimiz her zaman var. Yasemince'lerin dışında da var. Çok güvendiğimiz projelerimiz var. İnşallah bir gün hayata geçer, kısmet.

İlyas İlbey: Bir çizgi var. Lafınızı nereye kadar söyleyebilirsiniz. Eğer lafınızı söylemezseniz mizah olmuyor. Mesela ben hala İtilmiş Kakılmış'ı anlatamıyorum. 'Bu kadını neden bu kadar dövüyorsun?' ya da 'Böyle kötü adamdan mizah’ olur mu diyorlar… Oysa İtilmiş Kakılmış'a başladığımızda kadına şiddete dikkat çeken herhangi bir kurum veya herhangi bir yer var mıydı? Ama kadına şiddet vardı. İtilmiş ve Kakılmış'la başladı kadına şiddete dokunulmaya. Biz ‘İtilmiş’in yaptığı doğrudur’ demedik ki hiçbir zaman. Tam aksine... İtilmiş'in yaptığı yanlışları mizahi dille anlattık. İnsanlar buradan ders çıkarsın diye. Bana soruyorlardı 'Niye bu kadar dövüyorsun bu kadını?' diye. Ben de 'Senin evde karını dövmemen için’ diyordum.

İLYAS İLBEY’İN UNUTMADIĞI ‘İTİLMİŞ VE KAKILMIŞ’ ANISI: BİR TANE DE BENİM İÇİN VUR!

Mağdurdan mizah çıkarmak da zordur...

İlyas İlbey: Evet ama o kadar yere dokundu ki... O kadar yere mesaj alındı ki kadına şiddet ortaya çıktı.

Yasemin Yalçın: Kadına şiddet hakkında kitap yazarsınız, biz okuruz, o okur ama şiddet yapan kişi okumaz. Toplantılar yaparsınız ama burada dayak atan, dayak yiyen kişi de bulunmaz. Biz görsel sanatlarda, televizyonda birçok kitleye seslendik. Dayak atanı da, dayak yiyeni de gösterdik. Bunun doğru olduğunu söylemeye çalışmadık. Farkındalık sağlamaya çalıştık.

İlyas İlbey: Bir gün arabayla gidiyoruz... Ben araba kullanıyorum, Yasemin yanımda. Solumdan bir tır solladı. Geçmiyor da beni. Camı açtı, bağırıyor, çağırıyor, dikkatimi çekti. Döndüm, “Ağabey bir tanede benim için patlatsana” dedi. “Olur patlatayım” dedim, döndüm Yasemin'i öptüm. Adam şaşırdı, “Sen de git karını evde öp böyle” dedim.

YASEMİN YALÇIN: KAKILMIŞ VE İTİLMİŞ'LE KADINA ŞİDDETE FARKINDALIK SAĞLANDI

Yasemin Yalçın: Kakılmış ve İtilmiş'le farkındalık sağlandı. Kadına şiddet gazetelerin çok arka sayfalarında haber bile olmazdı. Sonra 3. sayfada baş sayfada oldu. Şimdi biliyorsunuz televizyonlarda şiddet anlatılıyor. Kurallar, kanunlar gelmeye başladı. Hakikaten İtilmiş ve Kakılmış'la bir yaraya dokunduk diyebilirim. Böyle olunca kendi toplumumuzun derdini anlatmak çok güzel tabii, yapmalıyız bunu. Ve inanın bu şiddetten de komediye uzanmak çok zordur. Komedi yaratmak... Kadın dayak yiyor ve buradan komedi çıkarmak oldukça zor.

İLYAS İLBEY: İTİLMİŞ'İ OYNARKEN ÇOK ÜZÜLÜYORDUM

 İlyas İlbey: Oynarken ben hep çok üzülüyordum.

Yasemin Yalçın: Her sahne sonrası bir öpücük.

İlyas İlbey: Kamera derlerdi, oynardık. ‘Stop’ der demez ilk işim Yasemin’i öpmek olurdu.

‘İtilmiş ve Kakılmış’ karakterlerini siz mi yazıyordunuz?

İlyas İlbey ve Yasemin Yalçın: Yazarlarımız vardı ama hepsinin başında ben (İlyas İlbey) oluyordum.

YASEMİN YALÇIN: KARAKTERLERİ OYNARKEN KADIN OLDUĞUMU UNUTTUM

Kadının komedide yer alması zor mu, siz nasıl başardınız?

Yasemin Yalçın: Kadın olduğumu, her şeyi unuttum, unutuyorum. Rolüm ne gerektiriyorsa onu yapıyorum. Kadınların doğasında biraz daha güzel olmak, biraz daha iyi görünmek var. Bende de var tabii ama bunu tiyatromda sahneme, televizyonda da ekrana hiç getirmedim. Çok genç yaşlardaydım... Şekilden şekle girdim. Çok severek yaptım. Bu egoya sahip olduğum anlar oldu... “Bunun ötesine geçemem” dediğim, bütün kış kendimi benlerle görmek istemediğim anlar oldu. Ama asla ödün vermedim, yine devam ettim. Yine şekilden şekle girdim. Bunun mutluluğunu da yaşadım. Sanırım burada cinsiyeti düşünmemek lazım. Erkek oynadım, erkek olduğuma inandım, evde dayak yiyen kadını oynadım bu da onuruma dokunuyordu. Oyun olsa da dayak yemek onuruma dokunuyordu. Arada bir tane patlatayım istiyordum.

İlyas İlbey: Biz de arada sırada yazıyorduk, Kakılmış'a da bahanelerle tokat attırıyorduk…

Yasemin Yalçın: Burada bir yol ayrımı var kadın için. Erkek komiktir bu doğru. Mesela biz İlyas'la oynarken ben yırtınırım, dökünürüm, İlyas gelir iki laf eder parsayı toplar. Kadın bizim toplumumuzda özellikle biraz daha saklı kalmalıdır. Ben sanırım bu konuda yenilmemeye, egolarımı bastırmaya çalıştım.

İLYAS İLBEY: KENDİ TİYATROMUZUN İLK OYUNU YENİDEN SAHNELİYORUZ

Her Şey Bedava bu yolculuk nasıl başladı?

İlyas İlbey: Bu sezon başladık Her Şey Bedava'ya ama bu oyunu 1989'da Oğuz Aral'la çalıştık. Bakırköy Belediye Tiyatroları'nın kuruluş oyunudur. 91'de kendi tiyatromuzu kurduğumuzda da Yasemin Hanım'la bu oyun kendi tiyatromuzun ilk oyunu oldu. Bu oyunun matere suare arası sahnede evlendik. Dario Fo’nun 'Ödenmeyecek Ödemiyoruz' adlı oyunudur. Biz 91 yılında 'Bedava mı Sandın?' diye oynadık. Şimdi ise 'Her Şey Bedava' diye oynuyoruz. Tüm dönemlerin oyunu... Yani günümüzü de tüm çıplaklığıyla anlatan, düzene baş kaldıran bir yapısı var. Dolayısıyla 35 yıl sonra tekrar bu oyuna döndük.

HER ŞEY BEDAVA TURNE TARİHLERİ

Kaynak: Haber Global TV

Sonraki Haber