Kadir Doğulu ve Neslihan Atagül, Burak Özçivit ve Fahriye Evcen'in düğününe neden katılmadı? Doğulu, 40'ta açıkladı
Kadir Doğulu, Jülide Ateş'in Burak Özçivit ve Fahriye Evcen'in düğününe neden katılmadıkları sorusuna 40'ta yanıt verdi: "Çünkü davet edilmedik. Biz de onları kendi düğünümüze davet etmemiştik. Burak Özçivit mert bir adam. Ama meşrebimiz farklı"
Haber Global ekranlarında yayınlanan 'Jülide Ateş'le 40' programının bu haftaki konuğu oyuncu Kadir Doğulu oldu.
Doğulu, Neslihan Atagül'e nasıl aşık olduğundan, Burak Özçivit'in düğününe neden katılmadığına kadar birçok soruya cevap verdi.
Kadir Doğulu'nun açıklamalarından satır başları;
Çocukların erken çalıştırılması konusunda ne düşünüyorsunuz?
Erken yaşta çalışmaya başlamış bir çocuk olarak, kendimi iyi koruyup, iyi bir ortamda düzgün insanlarla karşılaştığım için bu anlamda şanslı addediyorum. Şansa inanmam. Kimse beni zorlamadı. Çocukların evi eğitim yuvaları, oyun parkları, ailelerin kucakları... Benim bir kırmızı çizgim var başka yok; o da çocuk. Bir dokunulmazlık varsa çocuğun olmalıdır. Milletvekilinin bürokratın falan değil. Hatta 20,21 yaşın sonuna kadar her şey onlara özgürce ve bedava olmalıdır.
Adını karizmatik olmak için mi kısalttınız?
Yok estağfirullah. Lise hayatında başladı Kadir ismi. Matematik öğretmenim vardı o Kadir demeye başladı. Sonra herkes Kadir demeye başladı. Sonra ailem de Kadir demeye başladı. Öyle kaldı.
Hayatınız Hande Yener sayesinde mi değişti?
Bir anlamda halkın beni tanıması, benim halkı tanımam, ün şöhret kavramlarının ne demek olduğunu anlamam ve bunlarla ilgili yapmam gerekenleri idraka getirmem gereken bir dönem olduğunu sonradan anladım. O dönemler farkında değildim. Duygusal, romantik bir yapım var. Aşk kavramı içime doğduğu zaman önüne hiçbir çizgi çekmem. O dönemi safça içimden gelene baki yaşadım. Hiçbir pişmanlığım yok. Harika bir dönem, harika bir ibretlik zaman geçirdim. Oranın kazanımlarıyla ne yapmam gerektiğini çok iyi öğrendim.
Hander Yener'den özür diledin mi?
Şöyle ki magazin dünyası göreceli bir şekilde insanlara yakın ya da uzaktır. Ben ne yakın ne de uzak durmaya çalıştım. Elimden geldiğince samimi, o an ki idrakımla hakiki davranmaya çalıştım. O dönemlerde çok toydum, gençtim. Bir çevrem ya da insanlara kendimi anlatabileceğim eşrafım yoktu. Onlar da ya kulak dolgunluğuyla ya da yakın oldukları insanlardan duyduklarıyla hareket etmiş olabilirler. Benim ne böyle bir deklarasyonum ne de abimin bana magazin yoluyla ulaşması yerine herhalde "kardeşim sen ne diyorsun?" demesi daha makuldur. Aile konusunda tüm coğrafya çok hassas. Benim abim böyle bir telefon edip de bunu da öğrenebilirdi benden. Ya da bana böyle bir abi telkini verebilirdi. Ama ben ne böyle bir cümle kurdum ne de böyle bir özür diledim. Hatta belki de saf kalabilmesi için bu dünyaya ait ne varsa vazgeçebildim o dönemde. Benim olgunlaşmama en büyük çimentoyu atan harika bir ilişki oldu. Ben bugün neysem o dönemlerde ve çocukluğumda yaşadığım hiçbirşeyi değiştirmek istemezdim.
Neslihan Atagül'e nasıl aşık oldunuz?
Bu coğrafyada 2 avukatın, 2 doktorun evlenmesi kadar doğal. Çünkü çalışma şartları uzun saatler bir arada olmayı gerektiriyor ve bu bir etkileşim kaynağı olabilir. Bu başka bir tarafı. Benim bugünkü eşim sevgili Neslihan'la beraber tanıştırılmak üzere yapım şirketine getirildik. Ben öncesinde ya kimdir bu Neslihan Hanım diye Google'dan baktım. Aldığı ödülleri gördüm, güzel yüzünü gördüm, oyunculuğıunu kısa kısa izledim. Dedim ki, "Ne kadar güzel, başarılı bir oyuncuymuş" ama duygual hiçbir şey yok. Ben sonra yapım şirketine gittim. Yapım şirketinden içeriye girdim, arka tarafta bir bahçesi var. İçeriye girdim ince bir koridor... Orada bir hanımefendiyle güneşin de etkisiyle yaprakların arasında bana bakan çift göz gördüm ve dedim ki "Bu kim!" ben sanıyorum ki içimden söyledim. Yapımcı böyle dedi, "Partnerin" Ama ben içimden sorduğumu düşünüyordum. Öyle başladı bizim hikayemiz.
Kadir Doğulu aşk sarhoşu mu?
Yani, sığınılası ve teşekkür edilesi bir şekilde evet, mestiyim. Sarhoşluk biraz sanki bilinçsizmiş gibi geliyor, seri hoş. Evet serim hoş ama sarhoş değilim. Her şeyi bilinçli ve makul yapma gayretindeyim.
Bu ilişkide sen daha çok seven taraf mısın?
Umrumda değil. Çünkü insanın bilinen ihtiyaçları ihtiyaç değil. Karşıma çıkan, bana hakiki aşkı tanıtan her neyse bunun adı Neslihan ondan da öte bir şey, benden de öte bir şey. Anadoluyu karış karış gezen birisi olarak bundan daha ala aşklar ve aşıklar görüyorum, yanlarında benimki yanında cehennem kalıyor.
Neslihan Atagül ile ayrılmaktan korkmuyor musun?
Yani, hiçbir zaman korkmadım. Korku gereksiz sahiplenmeyi, korku engel koymayı... Hem ilişkide karşında yaşayan insana, hem kendine... Gerçek aşk günü geldiğinde eğer varsa öyle bir gün özgür bırakabilmektir.
Eşiniz hangi huylarınızı değiştirmenizi istedi?
Şöyle, potsansiyeli gördüğü zaman kişi, bunu destekleyen hale büründüğünde karşındakinin en iyisi ortaya çıksın ve toplumun ailenin çevrenin faydasına olsun hissiyatıyla yaparsa o zaman karşılıklı alışveriş başlıyor. Yoksa sürtünme, birbirini kırma ve köşeleri belirleme hali geliyor. Bir huyumdan vazgeçebiliyorsam, diğer huylarımdan da vazgeçebilme muktedirliğini verdi bana güzel eşim. Bunu bana güzel dille, tatlı dille, beni bana göstererek anlattı.
Neslihan Atagül'ü kıskanmaz mısınız?
Gözümden, nefesimden, saçımdan, kendi elimden kıskanırım. Ama bu kıskançlık hiçbir insana sınır getirmemeli, zulüm haline gelmemeli. Çünkü bu coğrafyada kıskançlık adı altında kadınlara hem ruhsal hem fiziksel bir sürü zulüm yapılıyor. Ben biraz da burada durmak istiyorum. Burada kendimden geçtim. Delikanlılık diye bilinen şeyin safsata olduğunu ispat etme haline büründüm. İşte bunu gördüğü için eşim bana her anlamda rehber oluyor.
Ne zaman baba olacaksınız?
Anne-baba olma fikrine ikimiz de sıcağız. O vakit geldiği zaman biz en alçak gönüllü halimizle gelen emanete iyi bakmak için elimizden geleni yapacağız.
Hiç aldatıldınız mı?
Muhakkak aldatılmışımdır. Bildiğim de var, bilmediğim de vardır. Çünkü bu insani bir vasıf. İnsan kendisini aldatır. Maalesef severek çalıştığım herkesin bir de aile hayatı oluyor. Onların içerisinde yaşanılan o sert aldatma duygusunun ortaya çıkardığı şeyle mücadele ettim ben. Ekonomik olarak da beraber yola çıktığım bir ilişkim vardı. Fiziksel ve ruhsal bir aldatma olduğu için ortaya ciddi bir direnç çıktı. Ekonomik olarak da ikimiz de ayırmak zorunda kaldık. Ve ben ceketini alıp çıkan taraf olmayı tercih ettim.
Siz hiç aldattınız mı?
Evet, maalesef. Çünkü bizim coğrafyada erkek o kadar rahat, o kadar farklı duygularla ve o kadar itilerek büyütülüyor ki bazı duyguları... Ben çocukluğumda annemle babam tartıştığı zaman hiçbir şekilde bizden saklanmazdı. Sabah kalktığımızda birbirlerine canım cicim diyen bir çift. Hop çocuk bu mıknatıs gibi sevginin içerisine hiddeti yerleştiriyor. Bu bilince gelene kadar evet kız arkadaşımı aldattım ama o zaman da kendimi aldattım kız arkadaşımı aldatmışım.
Burak Özçivit'in düğününe neden katılmadınız?
Davet edilmedik. Bizde davete icabet edilmek diye bir hal vardır. Davet edilmediğimiz yere gitmeyiz. Biz de davet etmedik. Çünkü sevenlerimiz çok değerli. Burak'la ben "Küçük sırlar"da çalıştım. Şahane vasıfları var. Ama meşrebimiz birbirimize uygun değil. Biz dost ve arkadaş olamayız. Biraraya geldiğimizde azami saygı gösteriyoruz birbirimize.
Şeriat yolunda mısınız?
Değilim. Kavramsal olarak farkına vardım ama şeriat olmazsa olmaz. Şeriat diye gösterilen, recm, taşlamak kırbaç ya da 4 kadın alma hali değil. Şeriatın böyle yayılmasının istenmesinin bir sebebi var. İnsanları madden ve manen sömürmek. Şeriat bir düzen demek. Toplumun düzen içerisinde yaşayabilmesinin ilk mertebesi. Daha sonra tarik geliyor. Tarikten sonra da marifet sonra da hakikat... Umarım tek düzenin, tek yolun İslam olduğunu günü geldiğinde herkes anlar.
Siyasi görüşünüz nedir?
Benim tek bir görüşüm var insan. İnsan yoksa ben yokum. İnsan yoksa gelecek yok.
Tercihiniz neden Muharrem İnce?
("Bendenizin Cumhurbaşkanı adayı sizsiniz" açıklaması)
Şöyle ki benim aslında manevi hayat yaşıyor olmam dünyevi hayatla ilgilenmediğim anlamına gelmez. Toplumun neye ihtiyacı olduğuna kafa yoran birisiyim. Benim gözümdeki Cumhurbaşkanı toplumun ona gösterdiği makamda oturan demek. Cumhurbaşkanlığı makamı siyasetten azade benim gözümde. O yuzden orada öyle bir açıklama yaptım.
Diyanet İşleri Başkanı'nın eşçinselliğe bakışını nasıl değerlendiriyorsunuz?
İnsan yaratılmışların en şereflisi... Tercihleri, varsa hastalığı umrumda değil. Ben içinde sevilecek bir taraf bulurum. Ümidim bu beyfendinin de insanları sevecek, kategorize etmeyecek bir tarafını görmesi.
Kemal Doğulu'ya şükran duyuyor musunuz?
Her zaman. En hiddetli kavga ettiğimiz dönemlerde bile içimden hiç kötü bir şey geçirmedim Kemal için. Şükran duymak kelimesi az kalır.
Babanızdan şiddet gördünüz mü?
Sistematik, fiziksel bir şiddet görmedik. Sevgisizlik, sevgiyi tam olarak aktaramama bunların yaşanmasına sebep. Benim babam elinden geldiğince iyi bir baba.
Babanızın mirasını neden reddettiniz?
Çünkü farklı hayatlarımız vardı. Kişilere olan bütün borçlarını ödedikten sonra kurumlarla ilgili şüphelere düşmeye başladık ve bununla ilgili avukatımızla konuştuk. Ondan sonra mirası reddettik. Bu aslında stratejik bir durumdu. Çünkü her hafta bir şey çıkmaya başladı. Aslı astarı yok. Ve bunu çok iyi kullanan insanlar var. Önünü kesmek için böyle bir şey yaptık.
Kadına şiddet konusunda ne düşünüyorsunuz?
Bence kadın erkek diye ayırmaktan vazgeçelim. Ben kadın erkek eşitliğine inanmıyorum. O yüzden 'izm'li hiçbir şeye inanmıyorum. Daha bu kavram baştan eşitsizliği yaratıyor. Nasıl kadın ve erkeği eşit tutmaya çalışırsın. İnsanım. Zaten her türlü hakka, her insan kadar sahibim. Kadın ve erkeklik sadece fiziksel farklılıkları haber vermek için. O da bir farklılık değil. Birisi tohumu veren, birisi tohumu alan, birisi yeşerten, yaratan öbürü koruyup kollayan. Bu kadar basit.
Herhangi bir tarikat ile ilişkiniz var mı?
Şu dönemde at iziyle it izi o kadar birbirine karıştı ki tarikat denildiği zaman tüylerim diken diken oluyor. Çünkü cemaatçilik, şeyh hareketleri sebebiyle insanlar madden ama bedensel olarak, maddi ve manevi sömürülüyorlar. Ben onlara abonman sistem diyorum. Öyle bir tarikatçılık hayatımda hiçbir zaman olmasın. Ama yolu Ali'ye oradan Muhammed'e, oradan Cebrail Aleyhisselam'a sonra hakikate çıkıyorsa, keşke! Aldım kabul ettim. Keşke öyle erbaplarla, kamil insanlarla karşılaşıp gönül birliği yapabilsem.