Video oyunlarının filmleri istenen başarıyı yakalayamıyor mu?

Eğer video oyunlarına biraz düşkünseniz büyük ihtimalle şunu aklınızdan geçirmişsinizdir: Oyunların filmleri pek de iyi olmayabiliyor. 21. yüzyıl sinema tarihi video oyunlarının sinema uyarlamaları ile dolu. Hollywood müşterisi hazır olan bu filmleri çekmek için hayli istekli. Teknoloji hali hazırda oyunları da öyle bir seviyeye getirdi ki oyunların kendisi film olmaya başladı.

1993 yılında Super Mario ile ilk kez oyun dünyası beyazperde ile tanıştı. Proje hiç tutmadı, gişede battı ve pek çok insanın kariyerinde kötü bir leke olarak kaldı. Son 25 yılda 40’tan fazla video oyunu beyazperdeye taşındı.

Bunlar arasında gişede sadece ABD’de 131 milyon dolar gibi çok iyi bir hasılat yapan Tomb Raider da var. (O tarihte Angelina Jolie’nin kariyerinin doruklarında olduğunu hatırlatalım.) 2016’da beyaz perdeye yansıyan Assassin’s Creed, oyununu oynayanları ciddi hayal kırıklığına uğrattı.

Michael Fassbender ve Jeremy Irons gibi iki büyük oyuncunun yer aldığı yapımda oyunun daha önce hiç bu kadar odak noktasına almadığı Animus teknolojisi fazla işlenmişti. Bazı eleştirmenlere göre bu filmde de diğer video oyunları uyarlamasında olduğu gibi aksiyon sahneleri, senaryonun daha önüne geçiyor. Mike Newell’ın yönettiği Prince of Persia da kariyeri için kötü olmuştu.

ABD DIŞINDA DAHA İYİ HASILAT

Tarihin en büyük video oyunu serilerinden Warcraft’ın filmi ise ABD’de 47 milyon dolar hasılat yapmış ancak Çin’de 220 milyon dolarlık hasılat elde etmişti. Son 15 yılda çekilen 6 Resident Evil filminin de ABD izleyicisi için bir karşılığı yok ancak yurt dışında çok ciddi hasılat elde ediyor.

2002 yılında ilk kez vizyona giren Resident Evil’da Milla Jovovich ve Michelle Rodriguez rol almıştı. Son yıllarda Nintendo’nun Zelda serisi ve Half-Life da sık sık beyaz perdeye çıkacağı dedikoduları ile ortada dolaşıyor ancak ortada somut bir proje yok.

Video oyunlarının beyazperdeye son uyarlanışı ise ne yaparsa yapsın uzun bir süre Spiderman olarak anılmaktan kurtulamayacak Tom Holland'ın oynadığı Uncharted. Holland’a Mark Whalberg eşlik ediyor. Bazılarının oyuncu seçimlerine itirazı var. Indiana Jones ve Tomb Raider gibi tarihi gizemleri çözmesi ile ünlü Nathan Drake’i oyunda 30’lu yaşlarında görüyorduk ve Holland 25 yaşında. (Hatta biraz daha da küçük gösteriyor.)

Filmde Nathan Drake ve Whalberg’ün karakteri (Sully) kaşif Macellan’ın kayıp hazinesini arıyor. Bazı eleştirmenler bu yapımda da hikaye anlatımından çok greenbox’ın (yeşil perde) nimetlerine yaslanıldığını düşünüyorlar.

AVATAR NEDEN EN ÇOK SEVİLEN FİLM DEĞİL?

Tabi süper kahraman filmleri de bu tip eleştirilerden nasibini alıyor. Büyük yönetmen Martin Scorsese önceki yıllarda Marvel filmlerini sinemadan saymadığını söylemesi bu filmlerde oynayan hemen hemen tüm aktörlerin gücüne gitmişti. Michael Bay 10 saati aşkın Transformers çekti. Bugün gişe rekoru kırması beklenen pek çok filmde aktörler yeşil bir perdenin önünde. Bugüne kadar en fazla hasılat yapan film olan Avatar olsa da insanlar onu en sevdikleri film olarak pek anmıyor. Avatar’ın sunduğu görsel imkanlar çağının ötesinde olarak tanımlanmıştı.

Günümüzde çıkan bir bilgisayar oyununu filme dönüştürmek ise 1990’lı yıllara göre daha zor çünkü 90’lı yıllarda sadece ileri ve geri gidebilen karakterler varken filmin neye benzeyeceği tamamen yönetmenin kafasında canlanıyordu. 2022 yılında çıkan bir oyunda ise oyunun senaryosu öyle detaylı, grafikleri öyle gerçekçi ki film yönetmenine işleyecek sınırlı bir alan bırakıyor veya tamamen farklı bir film üretilmesi gerekiyor.

*Yukarıdaki derlemede yer alan bilgilerin bir bölümü The Atlantic'te David Sims imzası ile yayımlanan, 'The Never-Ending Quest to Make a Great Video-Game Movie' isimli makaleden alınmıştır.

Kaynak: Web Özel