Steven Spielberg'den unutulmaz müzikale ilginç dokunuş: 'Saygısızlık olur!'

Dünyaca ünlü yönetmen Steven Spielberg, unutulmaz müzikal Batı Yakası'nın Hikayesi'nin yeni versiyonunda İspanyolca diyalogları çevirmeme kararı aldı. Yapımdaki İspanyolca ifadelerin çevrilmesinin "büyük bir saygısızlık" olacağını ifade eden Spielberg'ün bu hamlesi tarihi bir değişimin de sinyali...

Son Güncelleme:

Maria ve erkek kardeşi Bernardo, unutulmaz Batı Yakası'nın Hikayesi'nin (West Side Story) yeni versiyonunda tartışırlarken sürekli olarak İngilizce ve İspanyolca arasında geçiş yapıyor. Bernardo'nun kız arkadaşı Anita ise şöyle ısrar ediyor: “Herkes İngilizce konuşsun!”

Filmin aynı şekilde bir talebi yok. Yönetmen Steven Spielberg, Batı Yakası'nın Hikayesi müzikalini Porto Rikolular ve beyazlar arasında geçen aşk ve mücadele öyküsü olarak güncellerken hikayede geçen bol miktarda İspanyol diyaloğu İngilizce altyazıya çevirmedi.

Örneğin Maria kişisel bağımsızlığı hakkındaki argümanını “¡Y tú no eres mi jefe!” şeklinde noktalıyor. İfade “Ve sen benim patronum değilsin” anlamına geliyor...

'HEDEF KİTLE SİZ DEĞİLSİNİZ!'

Sinemaya yön veren unutulmaz filmlere imza atan ve 10.5 milyar dolarlık hasılatla tüm zamanlarda filmleri en çok gelir getiren yönetmen olan Steven Spielberg bu tercihinin kasıtlı olduğunun altını çiziyor. Spielberg, altyazı kullanmanın İspanyolca konuşanlar için “çok saygısızca” olacağını söylüyor. Spielberg, bu tarz bir hareketin İspanyolca konuşanlara "Hedef izleyici kitlesi siz değilsiniz" demekle eşdeğer olacağı düşüncesinde.

Batı Yakası'nın Hikayesi (West Side Story) tüm zamanların en önemli müzikalleri arasında gösteriliyor. Fotoğraf: Shutterstock

Ünlü yönetmen bu hafta katıldığı bir tartışmada, İspanyolca ifadelerin gevşek bir şekilde yapım içinde dağıldığını ve “İspanyolca'nın tek bir kelimesini anlamayanlar için bile duygusal olarak anlaşılır” şekilde tasarlandığını söyledi.

İspanyolca bilmeyenler o sahnelerde ekrana daha da yaklaşmak zorunda kalırlar ya da birkaç espriyi anlayamazlarsa sorun yok zira hedeflenen de bu. Örneğin yazının başında bahsettiğimiz diyalogda Maria ve Bernardo'nun tartışmasını Anita'nın anlamaması gerekiyor. Bu nedenle iki kardeş ara ara İspanyolca konuşuyorlar. Speilberg, İspanyolca konuşmayan izleyiciyi Anita'nın pozisyonuna koymuş olacak.

DEVİR DEĞİŞİYOR!

Bu son zamanlarda yapımcıların hikayelerini anlattıkları insanlara doğrudan seslenme çabasının bir tezahürü. Birkaç örnek daha vermek gerekirse; Disney'in animasyonlu müzikali Encanto'daki şarkılar tercüme edilmeden İspanyolca olarak izleyiciyle buluştu. FX dizisi Reservation Dogs'da ise Kızılderili argosu ve kültürel referansları izleyiciye bir açıklama yapılmadan dizi içinde akıp gidiyor...

Potansiyel alıcıları yabancılaştırma korkusuyla çeviriden vazgeçmek on yıl önce duyulmamış bir hareket olurdu! Batı Yakası'nın Hikayesi, Hollywood'un yaklaşımındaki değişimi de gösteriyor. Bu değişimin başında Steven Spielberg'ün olması da şaşırtıcı değil. Öte yandan Güney Kore yapımları Parasite ve Squid Game'den Fransız Lupin'e kadar son zamanlarda yabancı dildeki hit yapımlar, eğlencenin geniş bir kitleye hitap etmesi için İngilizce olması gerekmediğini gösteriyor.

1961'de beyaz perdeye çıkan Batı Yakası Hikayesi'nde de altyazı kullanmıyordu, ancak İspanyolca kelimeler “muchachos” ve “vamonos” gibi tipik Hollywood klişelerinden oluşan seyrek ifadelerdi.

Lakin bu hamlenin aslında bir talebin de karşılığı olduğunu vurgulamak gerek. Motion Picture Association'a göre, Hispanikler uzun zamandır ABD sinemalarında diğer etnik kökenlerden daha yüksek bir katılım oranına sahipler. 2020'de ABD nüfusunun yaklaşık yüzde 19'unu temsil eden Hispanikler, satılan sinema biletlerinin ise yüzde 29'unu almışlardı. 2019'da yüzde 54 olan beyazların oranı ise yüzde 49'a geriledi.

'O ZAMAN İYİ BİR KARAR...'

Ulusal Hispanik Medya Koalisyonu Başkanı Brenda Castillo, “Batı Yakası'nın Hikayesi tüm sinema biletlerinin yüzde 25'inden fazlasını satın alan nüfusa pazarlama yapmaya çalışıyorsa, o zaman iyi bir karar vermişler” diyor ve altyazı kullanmamanın aslında ülkenin çokdilli olma gerçeğini de yansıttığını vurguluyor.

Senarist Tony Kushner ve ekibi ise geçişlerin doğal görünmesi için uzun bir çalışmaya girmiş ve Latin kökenli oyuncuların da onayıyla doğal bir akış yakalanmış. Kushner'in bu noktada yardım aldığı isimlerin başında gelen ve tiyatro camiasının önemli dansçı, aktör ve koreograflarından biri olan Julio Monge metnin hedefini şöyle vurguluyor:

“Yabancı bir dil gibi hissettirmemeli; mantıklı hissettirmeli...”

*Bu haberdeki bilgilerin büyük bir kısmı The Wall Street Journal'da “Steven Spielberg Made ‘West Side Story’ Without Subtitles, Says Translating Spanish Would Be ‘Disrespectful’” başlığıyla yayınlanan makaleden derlenmiştir.

Kaynak: Web Özel

Sonraki Haber