Müzisyen ve oyuncu Özkan Uğur, uzun süredir lenf kanseriyle mücadele ediyordu. Üç kez kanseri yenen ancak hastalığı yeniden nükseden usta isim, tedavi gördüğü hastanede 8 Temmuz Cumartesi günü 69 yaşında hayatını kaybetti. Usta oyuncu için bugün Atatürk Kültür Merkezi'nde tören düzenlendi. Uğur için düzenlenen törene eşi Aysun Aslan Uğur, oğlu Alişan Uğur başta olmak üzere, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Mazhar Alanson, Fuat Güner, Cem Yılmaz, Zafer Algöz gibi çok sayıda sanatçı dostu ve sevenleri katıldı. Özkan Uğur'un tabutunun başına başında gitarı konuldu. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, tören öncesi basın mensuplarına yaptığı açıklamada, "Çok önemli bir sanatçımıza veda ettiğimiz bir gün. Özkan Uğur sanatçı unvanını layıkıyla taşıyabilen çok önemli bir sanatçımızdı" dedi. Uğur gibi sanatçılara veda etmenin zor olduğunu söyleyen Bakan Ersoy, şunları kaydetti: "Hem müziğin efsanesi hem de ekranların, sinema perdesinin en doğal karakterlerinden biriydi. Geçmişte, günümüzde ve gelecekte de sanatçılarımıza örnek olacak çok değerli bir yetenekti. Böyle değerli sanatçıların yerini doldurmak maalesef çok güç oluyor. Başta değerli ailesi olmak üzere tüm sanatçılarımıza, yakın dostlarına sabırlar diliyorum. Hepimizin başı sağ olsun"Sanatçı Fuat Güner de, "Özkan, bu salonda bulunan herkes için, hatta ülkemizdeki herkes için çok önemli bir kayıp. Kimileri Özkan'ı MFÖ'nün Ö'sü, kimileri çok yetenekli sahne sanatçısı, kimileri çok başarılı müzisyen kimileri de neşeli, iyi kalpli, eğlenceli bir arkadaş, ağabey olarak görür. Bizim için, benim için Özkan tam 52 yıllık dostum, iş ortağım. Hiçbir söz, hatta hiçbir gözyaşı onun acısını içimizden attıramaz. Özkan'ım, yeniden buluşmak için hoşça kal" dedi. NASIL DA GİTTİN ÖZKAN'IM, BÖYLE BIRAKILMAZ Kİ… Mazhar Alanson da, şunları söyledi: "Şu anda burada olduğunu hissediyorum. Zaten gönüllerimizde her zaman kalacak. Bir konuşma hazırlayamadım. İki üç gündür halimiz darmaduman. Eşi ve oğlu Alişan'a baş sağlığı diliyorum. Sabırlar diliyorum. Gittik o gün herkes üzgün ağlıyor, derken Zafer Özkan'ın meşhur lafları vardı, sözleri vardı. Şifreli, üçümüz bir arabada kimsenin anlamamasını istediğimiz mevzuyu kuş diliyle konuşurduk." "Özkan'ın yeteneği konusunda, uğraştığı sanat dallarındaki başarısı yeteneği tartışılmaz. Onu herkes biliyor. Özkancığım… Yetenekli olduğunu sen de için için biliyordun hissediyordun ama bu kadar sevildiğini herhalde sen de bilmiyordun. Meğer bütün Türkiye severmiş tanıyan, tanımayan herkes…" "Biz nasıl unutacağız, ne yapacağız. Çaresiziz. Başka bir şey söylemek istemiyorum. Gitmeden önce Özkan'a bir şey söylemek istiyorum. Ele güne karşı yapayalnız böyle de olmaz ki. Nasıl da gittin Özkan'ım, böyle bırakılmaz ki. Gözyaşlarımızı bitti mi sandın? Seni görebileceğimiz yer rüyalar artık. Deli diyorlar bize ah bu ayrılık, Özkan'ım." ALİŞAN UĞUR: ZAMAN BİZİM İÇİN DURDU Annesiyle birlikte kürsüye gelen oğlu Alişan Uğur ise duygularını şöyle ifade etti: "O bizim 3 kişilik çekirdek ailemizin temeliydi. Birbirimizle çok güldük, eleştirdik, kimi zaman kızdık ama kelimelerle ifade edilemeyecek kadar çok sevdik birbirimizi. Şimdi görüyoruz ki o, çocuk, genç, yaşlı, her görüşün, her kesimin ve her takımın bizim tahminlerimizin kat be kat üstünde sevgilisiymiş." "Babam, kim olduğuna hiç bakmadan tüm çevresine bonkörce saçtığı iyiliği, neşesi, naifliği, çalışkanlığı ve yeteneğiyle, gelmiş geçmiş çok nadir insanlardan biriydi. Herkesin birbiriyle iyi olmasını ister, küsleri barıştırır, hiç kimsenin arkasında asla konuşmaz, kimsenin dedikodusunu etmezdi. Benim babam bu dünyaya sanatçı olsun diye ışınlanmış bir yetenekti." "Olağanüstü bir şarkıcı ve basçı olan babamın çok sevgili MFÖ'süyle birlikte Türkiye'nin müzik tarihine vurdukları damga, nesiller boyu kalıcı olacaktır. Kendine has müziği, doğaçlamaları, ve mükemmel oyunculuğuyla çok evlere girdi. Gönüllere taht kurdu. Türkiye'nin hafızasına kazındı. Hayatını son yıllarda ilerleyen hastalığına rağmen doyasıya yaşadı. Eğlenmeye ve eğlendirmeye devam etti." "Hastalığının en zor zamanlarında bile yüzünden gülümsemesi eksik olmadı. Espri kabiliyetini asla yitirmedi. Artık onun gitar çalışını, uyanınca sesini açmak için yaptığı Özkan'ca egzersizleri, kahkahalarını, esprilerini ve eleştirilerini duyamayacak olmak, daha doğrusu artık ona dokunamayacak olmak çok hüzün verici.""Babam hakkında dili geçmiş zamanla konuşuyor olduğuma inanmak, kabullenmek çok ama çok zor. Ailesi olarak derin üzüntümüzü anlatmaya kelimeler yetmez. Zaman bizim için durdu, boşlukta süzülüyoruz adeta… Bunun için de canımızın içi yüce yaradanın rahmeti üzerinde olsun. Hep içimizde, yanımızda olacaksın. Hoşça kal."