Matrix hackerlara nasıl ilham verdi? 'Lisedeki ikinci yılımdı ve...'

Dünyayı kasıp kavuran Matrix serisinin dördüncü filmi Matrix Resurrection vizyona girdi. Özellikle ilk filmiyle değişen dünyaya distopik açıdan bir ayna tutan Matrix, ayrıca bir kuşağı hacker olmanın cazibesiyle büyüledi. Peki bu nasıl bir etkiydi?

Son Güncelleme:

'Beyaz tavşanı' takip eden Neo duvara yaslanmış, ortamla çok alakasız bir şekilde olan bitene anlam vermeye çalışmaktadır. Gözünün ucuyla kendisine yaklaşan kadını fark eder. Dünyayı kasıp kavuran Matrix serisinin ilk filminde Neo ve Trinity ilk kez o kasvetli gece kulübünde yüz yüze gelir...

-Merhaba Neo.

-Bu adı nereden biliyorsun?

-Hakkında çok şey biliyorum.

-Kimsen sen?

-Benim adım Trinity.

-Trinity... Şu Trinity. IRS'in veritabanını bozan Trinity.

Matrix aynı zamanda bir 'hacker' filmi. Bu noktasıyla da çığır açan seri, milenyuma geçişin yarattığı distopik endişeyi de en net şekilde aktaran yapım olmuştu. Geride kalan 21 yılda bilimkurgunun tahmin ettiği kadar karanlık bir dünyada değiliz ancak bu Matrix'in ve genel olarak distopyaların öngörülerinin de çıkmadığı anlamına gelmiyor.

Dünyayı sarsan serinin dördüncü filmi Matrix Resurrection, Türkiye'de 24 Aralık'ta vizyona girdi. Türkiye genelinde 632 salonda gösterime giren ve 225 bini aşkın seyirciye ulaşan seri, ilk üç filmiyle siber güvenlik konusuna ve hackerlara olan ilgiyi artırmıştı.

Citizen Lab'in araştırmacısı John Scott-Railton, “Matrix derinimde bir yerdeki bir duyguya temas etti. Lisedeki ikinci yılımdı ve kim olduğumu keşfetmeye çalıştığım bir dönemdeydim” diyor. John Scott-Railton gibi sayısız örnek var.

Peki bu nasıl bir etki? Bilişim Teknolojileri ve Siber Güvenlik Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Sultan Selim Yüksel ve Gais Siber Güvenlik Teknolojileri CEO'su Osman Doğan anlattı.

'PARADİGMA DEĞİŞİKLİĞİ...'

“Matrix elbette bir dönüm noktası olmuştur” diyen Yüksel, döneme vurgu yaparak “Teknolojinin çok hızlanması ve iyice hayatın içine girmesiyle dünya bir paradigma değişikliğine gitti. Saldırgan bir anlayışa geçiş oldu. Siber güvenlik uzmanları da bu geçişi yaşadılar” diyor.

Doğan ise “Film insanların bakış açısını değiştirdi. 90'lı yıllarda yapılan bir filmde, dijital bir ortama bağlı yaşama fikri örneklendirilmiş oldu” ifadelerini kullanıyor ve devam ediyor:

“Neo programlanabilir bir evrene bağlanıyordu. Bunu aslında Metaverse'ün temeli olarak da değerlendirebiliriz.”

Yüksel de Metaverse örneğine dikkat çekiyor:

“Zamanında '2000'de şunlar olacak' diye manşetler atılırdı. Örneğin o zamanlar Metaverse gibi bir şeyden bahsettiğinizde 'Çıldırmışsınız' derlerdi... İnsanlar artık NFT arsa alıyorlar!”

Soldan sağa: Trinity karakterine hayat veren Carrie-Anne Moss, filmin yapımcısı ve yönetmeni Lana Wachowski ve yeni filmde uzun saçlı, sakallı olarak gördüğümüz Neo yani Keanu Reeves. (Fotoğraf: Reuters)

Filmin hem siber güvenlik hem de siber dünya fikri hakkında açtığı pencereye dair de konuşan Yüksel, 'hacker'lara ve siber güvelik alanında çalışanlara etkisini şöyle aktarıyor:

“İnsanlar bu işin yapılabildiğini, yeni bir dünyanın tasavvur edilebildiğini hatta mevcut dijital dünyanın da Matrix yapısına çok benzediğini gördüler.”

SİYAH ŞAPKALI VE BEYAZ ŞAPKALI HACKERLAR

Bu günlerde güvenlik araştırmacısı olarak çalışan “x0rz” ise Neo'dan çok etkilendiğini ve Matrix'in doğrudan onu bir hacker olmaya yönlendirdiğini söylüyor. Bilindiği üzere hackerlar ekseriyetle beyaz şapkalı ve siyah şapkalı olarak sınıflandırılıyor.

Siyah şapkalı hackerlar, kişisel bilgisayarlara veya çeşitli kurum ve kuruluşlara ait bilgisayarlara ve ağlara izinsiz olarak giriş yaparak, sistemleri kullanılmaz hale getiriyor veya gizli bilgileri çalıyorlar.

Beyaz şapkalı hackerlar da bunları yapabiliyorlar ancak kırdıkları sistemin açıklarını sistem yöneticisine bildirerek, söz konusu açıkların kapatılması ve zararlı kişilerden korunmasını sağlıyorlar.

'BİR KODDAN İBARETSİNİZ...'

Siber dünyadaki bu mücadelenin yanında son olarak kişileri doğrudan etkileyen olgu ise mahremiyet. Her kararımızın ve her adımımızın bir büyük veri havuzunda toplandığını ve bizi bu havuzda şekillendirdiğini söyleyen Doğan, “Mahremiyet denen bir olay kalmadı artık” diyor ve ekliyor:

“Türkiye'de KVKK (Kişisel Verileri Koruma Kanunu), AB'de ise GDPR (Genel Veri Koruma Yönetmeliği) var ancak artık dijital ortamdaki izler hiçbir zaman kaybolmuyor. Paylaştığımız her şey yarın ya da öbür gün karşınıza çıkabilir...

Yaptığınız alışverişten, yediğiniz yemeğe, bindiğiniz arabaya kadar büyük veri havuzunun bir parçasısınız ve artık Ali, Ayşe vs. değil bu havuzdaki bir koddan ibaretsiniz.”

*Bu haberdeki bilgilerin bir kısmı Vice'ta "How ‘The Matrix’ Inspired a New Generation of Hackers" başlığıyla yayınlanan makaleden derlenmiştir.

Kaynak: Web Özel

Sonraki Haber