Cinsiyetin arkeolojisini anlatan kitap çıktı
Arkeolog ve Eskiçağ tarihçisi Baha Batıkan'ın cinsiyetin arkeolojisini anlattığı "Eril, dişil ve ötekiler" başlıklı kitabı çıktı.
Toplumsal cinsiyet rolleri şimdiki bildiğimiz anlamıyla toplum oluşmadan önce nasıl işliyordu? Eskiçağlarda kadınlar, erkekler ve eşcinseller toplumda nasıl karşılık buluyordu? Tanrılara adanmış yerlerde kutsal görülen kadınlarla yaşanan cinsel birliktelik fahişeliğe nasıl evrildi?
Eril, Dişil ve Ötekiler’de eril iktidarın kadınlar, erkekler, eşcinseller ve fahişeler üzerine biçtiği roller arkeolojik veriler ışığında tarihsel süreçleri içinde ele alınıyor. Arkeolog ve Eskiçağ Tarihçisi Baha Batıkan bizlere tüm bu kimliklerin insanlık tarihinin başlangıcına kadar uzanan geçmişinde bir cinsiyet arkeolojisi çalışması sunuyor.
“Bize yeni gibi gelen pek çok tabu ya da fantezinin geçmişi aslında çok ama çok eskilere dayanır. Günümüzde aşırı gözüyle baktığımız kimi kavramlar antik zamanlarda oldukça normal görülmektedir. Veya doğal olan cinsel yaşam, bazı dönemlerde ölümcül suç olarak karşımıza çıkmaktadır. İktidarın tutumuyla birlikte bedenler ve zihinler şekillenmiş, cinsel roller dağıtılmış, cezalandırılmış, ödüllendirilmiştir.”
Günümüzden 4 ila 4,5 milyon yıl öncesinden Doğu Roma İmparatorluğuna kadar uzanan bir zaman diliminde geçen kitapta cennet bahçelerinden yeryüzüne, mağaralardan saraylara, bereketli Anadolu topraklarından Ege sahillerine kadar geniş bir coğrafya inceleniyor. Hatta antik yazarların satırlarıyla Venüs’ten Mars’a, oradan da Ay’a uzanılıyor…
Çok geniş bir coğrafyada, upuzun bir zaman diliminde en derinlerine kadar kazılan insan bedeninin tarihini okurken kişileri birleştiren cinsel ilişkinin binlerce kişiyi ayırdığını, kutuplaştırdığını, ötekileştirdiğini, köleleştirdiğini veya hükmettiğini göreceksiniz.
Baha Batıkan’ın yazdığı Eril, Dişil ve Ötekiler Beyaz Baykuş Yayınları’ndan çıktı.
KİTABIN ARKA KAPAĞI
İnsan bedeni tarih boyunca kimin hizmetinde olmuştur?
İnsanlık tarihi boyunca bedenler, günahkâr ve kutsal olarak farklı muameleler görmüştür. Öyle ki bunun izleri mitolojiden sanata, dinlerden tarihe dek her alana sızmıştır. Cinsellik adı altında toplanan bu izler, içinde erilin gücünü, yüceltilmesini, dişilin dışlanmasını, baskılanmasını, metalaştırılmasını ve nihayetinde şeytanlaştırılmasını, ötekilerin yok sayılmasını ve lanetlenmesini taşır ve aslında bunlar tümüyle iktidarın tutumunu yansıtır.
Tarihin üstü örtülen, konuşulmayan ama bu sessizliğiyle dahi çığlık çığlığa bağıran karanlık kuytusunda neler gizlenmiştir? Bastırılmaya ve yok sayılmaya çalışılan aslında nedir?
Arkeolog ve Eskiçağ Tarihçisi Baha Batıkan mağaraların karanlığından sarayların has odalarına dek örtülüp saklanan bedenin, cinselliğin, günah ilan edilenin tarihinde derin ve meydan okuyucu bir kazıya götürüyor bizleri. Günah, kutsal ve tabu olanın içinde çıktığı bu “tehlikeli” yolculukta, bugün içine hapsolduğumuz zihniyetin ilmek ilmek nasıl dokunduğunu, cinselliğe bakışın tarihimizi ve bugünümüzü nasıl şekillendirdiğini, nefes kesici, titiz ve sansürsüz bir anlatımla gün ışığına çıkarıyor.
Kaynak: Diğer