YİK Üyesi Bülent Arınç: Trump'ın karşısında kim aday olursa ondan yanayım

Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu (YİK) Üyesi Bülent Arınç, ABD Başkan adayı Joe Biden'ın Türkiye ile ilgili sözlerine Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanıt vermemesi gerektiğini belirterek "Trump'ın karşısında kim aday olursa ondan yanayım" dedi.

Son Güncelleme:

Eski Meclis Başkanı ve Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi Bülent Arınç, Habertürk'te Mehmet Akif Ersoy'un soruları yanıtladı. AK Parti'nin 19 senelik bilançosunu değerlendiren Bülent Arınç, yeni partilerle ilgili görüşlerini anlattı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Gül'den ne kadar bu kadar korkuyorlar" sözlerinin hatırlatılması üzerine Arınç şu ifadeleri kullandı:

"Muharrem İnce'ye de bir cevap olabilir. AK Parti adına söyleyeyim, böyle bir şey yok. AK Parti yoluna devam ediyor."

Ersoy'un "Grup Başkanı olarak yaptığınız konuşmalar. Diliniz değişti mi?" sorusuna Arınç şöyle yanıt verdi:

"O konuşmalarda hiçbir zaman partizanlık yapmadım. Kendi başıma mitingler yaptım. Beraber yola çıktıklarımızı Milli Nizam'da olsa bile, Milli Selamet'te olsa bile unutmadım. Abdullah Bey'in ayrılığına fevkalade üzülüyorum. Ama şartlar bunu getirdi. Kimisi çok özel, kimisi kamuya mal olmuş bunu tetiklemiş olabilir. Her şeye rağmen Abdullah Bey karşıya geçmemeliydi. Abdullah Gül konusunda kırgınlık yaşadığını düşünüyorum. Ben de partiden hükümetten ayrıldığında yalnızlığa itildim. Hakaret edenler oldu, hedef gösterenler oldu. Ben de bu kızgınlıkla birçok tweetler attım. Ama 15 Temmuz'u görünce bu liderin yanında, AK Parti'de olmak lazım dedim. Diğer arkadaşlarımız partilerini kurdular. Siyasette herkesin gönlünü almak zorundasınız. Bunu belki en iyi yapan Demirel'di. Ama o bile partisini bölünmekten kurtaramadı, Demokratik Parti çıktı. AK Parti'nin gövdesi çok sağlam. Bu gövde güçlendirilecek. Bir iktidar yüzde 50'nin üzerine çıkma iddiası olmalıdır."

Gelecek Partisi Başkanı Ahmet Davutoğlu'nun "Ben davayı bırakmadım, davayı AK Parti bıraktı" sözlerinin hatırlatılmasının ardından Arınç şöyle konuştu:

"Bu kısır döngüden çıkalım. Kendilerini savunmak için haklı da olabilir. Türkiye siyasetinde her şey olur. Demirel bunun atasözünü söylemiş, 24 saat uzundur demiş. Bugün sadece sayın İnce konuşulmuyor, Mustafa Sarıgül de kuracak deniliyor. Türkiye parti kurmaktan kolay bir şey yok. 30 kişi ile parti kurarsınız. Turşu kurmaktan daha kolay. Ama biz iktidar olmak için kurduk partiyi. Erbakan Hoca 'illa iktidar' derdi. Yeni kurulan partilerin bir tek ümidi var. Bunlar yüzde 1'de alsam nasıl olsa ittifaka girerim orada benim ağırlığım olur diye düşünüyor. Yeni kurulan partilerin hiçbirisinin yüzde 10'luk barajı aşma ihtimali var mı? Yok. Sayın İnce sakın ola ki çevresinin dolduruşuna gelmesin. Bu partilerin hiçbirisinde tek başına iktidar, barajı aşma ihtimali yok. Ben 15 Temmuz'dan sonra kararımı AK Parti, Tayyip Erdoğan'dan yana verdikten sonra benim yanımda 'ah bu adam ne güzel konuşuyor' diyenlerin üçte ikisi gitti. Hiç kimse ana gövdeden korkmasın. Kendisi ve çevresi için kaygısı varsa çekilsin bir kenara otursun memleketin iyiliği için dua etsin. AK Parti şu kadar oy alan parti. Kitlesel kopuşlar AK Parti'nin 2002'de geldiği gibi olur."

Arınç'ın açıklamalarının devamı şöyle:

“Biden'in açıklamasına muhalefet tepki verdi. İktidar tepkiyi yetersiz buldu. Tepkilere, eleştirilere ne dersiniz?” 

Biden'in söylediklerine doğrudan en sert cevabı vermek lazım. Cumhurbaşkanı Sözcüsü, İletişim Başkanı, MHP, İYİ Parti'den de verildi. CHP 'iyi ama 8 ay evvel niye tepkisini vermediniz' dedi. Bence Biden'in bu sözlerinin karşılığını Türk siyasetçisi olarak vermeniz lazım, 'Halt ediyorsun, Türkiye'nin iç politikasına giremezsin, yanlış yapıyorsun, hiçbir muhalefet partisinin senin yardımına ihtiyacı yoktur' demeli. Muhalefeti geliştireceğiz demesi, Erdoğan'ın gidişine laf söylemesi densizliktir. Muhalefet bu kadar olmasa bile karşı çıktı. CHP, MHP, İY Parti'nin de gereken cevapları verdi. Ama arkasından 'Niye şimdi bu oldu' demenin anlamı yok. Özellikle CHP 'Niçin sayın Cumhurbaşkanı kendisi açıklama yapmıyor' diyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın Biden'ı muhatap alarak açıklama yapmasını yanlış bulurum. Sözcüsü, İletişim Başkanı, partinin sözcüsü bir şey söylüyorsa o aynı zamanda sayın Erdoğan'ınr da düşüncesidir, sözüdür. Kendisi konuşsa ne olur? Çok yanlış olur. Çünkü Biden bir aday. Sayın Cumhurbaşkanı doğru olanı yapıyor. Ola ki Biden seçilecek. 1 yıl var. Yarın seçilebilecek olan bir adamla bugünden kavga etmek doğru değil. ABD Başkanı ile Türkiye'nin Cumhurbaşkanı Türkiye'nin menfaatlerini gözeterek birbirlerini ziyaret edecekler. Biden sadece bunları konuşmuyor ki, ABD'deki bütün siyasetçiler bunlar gibi konuşuyor. Trump'ın sözlerini nereye koyacağız? Biden'le ilgili Cumhurbaşkanı Sözcüsü'nün söyledikleri sayın Cumhurbaşkanımızın da sözleridir.

“Biden'in ABD'nin alışmış olduğu 15 Temmuz'un devamı projeksiyonu mudur?”

“Trump başkan, dördüncü yılı dolmak üzere. Kudüs gitti, Filistin gitti. Kudüs'ü başşehir ilan ettiler. İsrail'in alanını genişletti. Filistin davasını kendine dava edinmiş bir Türk için Müslüman için bağışlanamaz bir suç. Çevresindeki Arap ülkelerini baskıyla, korkutarak yanına çekti. Mısır, Suudi Arabistan, Arap Emirlikleri böyle. Kudüs'te bugün maalesef iş elden gidiyor. Allah Cumhurbaşkanımızdan, vatandaşımızdan razı olsun. Barış Pınarı Harekatı zamanında sayın Cumhurbaşkanımıza yazdığı mektubu unutmayın. Yaptırımlar, bakanlar hakkında neredeyse tutuklama kararı çıkardılar. Biz kırk satır, kırk katır noktasında değiliz. ABD'de oy kullanacak vatandaş olsak çok düşünmek lazım.”

“Türkiye hep ABD'de Cumhuriyetçilerle daha iyi ilişkiler kurmuş Demokratlar'la biraz daha krizler yaşamış. Nasıl değerlendirirsiniz?”

Biden Obama'nın yanında iki dönem Başkan yardımcılığı yaptı. Heyetler halindeki görüşmeye katılmıştım. Obama'yı da, Biden'in de çok büyük misafirperverlikle bizi ağırladıklarını biliyorum. O zaman Suriye ve bölgesel ilişkiler konuşuldu. Sonra ben ABD'de Biden'le 1,5 saatlik bir görüşme yaptım. Biden, Obama'nın yanında yerini dolduran bir insandı. Evlat acısı görmüş, düşünebilen, duygusal, yeri geldiği zaman İrlanda'dan şiir örnekleri veren, Türkiye'yi sevdiğini söylemişti. Trump'la hiç görüşmemiz olmadı, ona dair bildiğim şey PKK'ya PYD'ya TIR'lar dolusu silahlar gönderdiğiyle ilgili. Türkiye'nin Irak ve Suriye politikasına maalesef destek vermiyor. Biz ondan bulamadığımız desteği Rusya'dan bulmaya çalışıyoruz. Trump'ın günah galerisinde çok şey var. Bugün Amerikan kamuoyunda Türkiye dostluğu azalmıştır, kadimden dolayı Yunan hayranlığı vardır. Onlar Avrupa'nın şımarık çocuğu Yunanlar bir sevgiye sahiptirler. İsrail'in büyük gücü vardır. Obama zamanında İsrail ile ilişkiler askıya alınmıştı, hatta Netanyahu ile görüşmemişti. O zaman Netenyahu'ya telefonu uzatıp, 'Türkiye'den özür dileyecekrsin' demişti. Biz o zaman yazılı teyid istiyoruz demiştik. Özür dilerim lafı geldi ve bizim tezimiz kazandı. Obama'nın Suriye meselesinde aşırı çekingen davranışı bizim açımızdan da bağışlanamaz bir suç olarak görülür. Ama hiçbirisi Trump kadar gözü kendi zenginliğinde olan, hiçbir ahlâki kural tanımayan bir kimse gelmedi. Üstelik Barak Hüseyin Obama, biz onu da bağrımıza bastık. Şu anda Amerika'da Clinton'lar gibi, Obama gibi başkan adayları yok. Çok eskilere gitmiyorum. Bu kaht-ı rical denen şey Avrupa'da da var Amerika'da da var. Hiç düşünebiliyor musunuz Boris Johnson, Macron gibi insanlar başkan olacak. Bu ülkelerde artık bir çalgıcı bile olabiliyor. Ama ben ABD'de oy kullanacak Müslüman olsaydım, iki şer gördüğüm zaman ehveni şeri tercih ederdim. Bu mecellenin kuralı.

“Kimi seçerdiniz? Ben şöyle anladım Biden'i seçerdiniz?”

“Ben ehveni şer içerisinde kaldığımız zaman geleceğe ve bugünümüze bakarak Trump'ın karşısında kim aday olursa ondan yanayım derim. ‘Biden'in çevresinde FETÖ'cüler var’ sözü yüzde 100 doğru. Bu FETÖ'cü denen adamlar geçmişten bu yana Amerika'da lobi yapıyorlar, bağış yapıyorlar. Kampanyalarında görev alıyorlar. Biz ise lobicilikte çok başarısızız. Lobiciliği Türkiye'nin çıkarları adına kullanacaksın. New York Times'te yazı yazdıracaksın. Fox TV'de konuşmayla aydınlatacaksın. Eskiden işimiz çok kolaydı, 2002 ile 2012 arasında bütün dünya bizim elimizin içindeydi. Tek taraflı olarak ABD'ye davet edilen Meclis Başkanı benim. Bizi davet ettiklerinde tezkereye oy vermediğimiz için hesap soracaklar diye gittik. Orada önemli olan Meclisin ve Senatonun iradesidir, sizi kutluyoruz dediler. Biz orada 6-7 gün çok güzel toplantılar yaptık. Temsilciler Meclisi'nde resepsiyon verildi, kongre diyelim. Onlarca insan geldi. Türkiye parlayan bir yıldızdı o dönem. Ermeni meselesinde 'tezimizde haklıyız, bunun karşısında kim varsa konuşmak isteriz' dedik. Arşivlerden çıkacak sonucu Türkiye peşinen kabul edecektir diye meydan okuduk. TBMM karar verdi, arşivlerimiz açıldı. Böyle olunca Amerika medyası TBMM Başkanı bu konudaki tezlerin tartışılmasına yeşil ışık yaktı diye yazdı. Biz çok şükür hem Kürt meselesinde, hem çözüm süreci içerisinde fikir, düşünce, inanç, vicdan, teşebbüs özgürlüğünü sağlayacak birçok tedbir aldık. Bunlar bizi AB sürecinde iyi bir noktaya getirdi. Şimdi oradaki kamuoyu Türkiye'nin aleyhine döndü. İsrail lobisi, diğer çıkarcı lobi parlamentoyu etkiliyorlar. Şimdi Biden'in bir şansı var. Gerek Trump gerekse Cumhuriyetçiler tarafından eleştirirse Biden'in oyları artar. Avrupa ve Amerika'da 'Tayyip Erdoğan gitsin de ne olursa olsun' gibi çok çirkin, yanlış bir anlayış var. ABD kendi çıkarlarına bakar Sudan'da kral varmış, Suudi Arabistan'da kral varmış, 'ben çıkarıma bakarım' der.

İLGİLİ HABER

Biden'a muhalefetten tepki

“ Biden'in Başkan seçilmesi Türkiye ile daha iyi ilişki kurabileceğini değerlendiriyorsunuz?”

Olabilir. Şu gün için FETÖ lobisi dediğimiz şey geçmişten bu yana Amerikan siyasetinde hep güçlü oldular. Bugün Biden'in çevresinde vardırlar ama eminim Trump'ın yanında da varlar. Onlar kazanacak tarafın yanındadırlar. ABD'de bizim lobilerimiz varsa, Türk toplumunu kastetmiyorum. Siyasette etkili değiller. Kamu diplomasisi, açık, gizli diplomasi yoluyla biz bu lobiyi yapalım.

Sonraki Haber