Yenidoğan çetesi için hesap günü!
Türkiye’nin gündemine oturan yenidoğan çetesinin yargılandığı davanın ilk duruşma başladı. İddianamede 47 şüpheli hakkında müebbet hapis cezası ile 11 kez uygulanmak üzere 582 yıl 9’ar aya varan hapis cezaları talep ediliyor.
İstanbul'da yenidoğan bebekleri anlaşmalı özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk ederek, haksız kazanç sağlayan ve kusurlu davranışlarda bulunarak ölümlerine neden olan Fırat Sarı ve İlker Gönen'in aralarında bulunduğu 22'si tutuklu 47 sanık bugün ilk kez hakim karşısına çıktı.
Bakırköy Adliyesi'nde, 21. Ağır Ceza Mahkemesi Salonu'nun kapasitesinin yetersiz olması sebebiyle konferans salonunda görülen duruşmaya, mağdur ve müştekiler, tutuklu ve tutuksuz sanıklarla taraf avukatları katılıyor. Duruşmalar 5 gün boyunca devam edecek. Duruşma sanıkların kimlik tespitleri ile başladı.
Duruşmada, tutuklu sanık Fırat Sarı’nın da aralarında bulunduğu, 22 tutuklu sanık, 19 tutuksuz sanık ve tarafların avukatları hazır bulundu. Bazı tutuksuz sanıklar ise bulundukları şehirlerdeki adliyelerden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı.
'AYLIK GELİRİM 400 BİN LİRA'
Çete lideri Fırat Sarı, kimlik bilgisini okumak için sanık kürsüsüne başındaki peruğunu cezaevinde çıkararak geldi. Sarı, konuşmasında, bekar olduğunu belirtti. Aylık ortalama gelirinin ise 400 bin lira olduğunu söyledi. Sarı, aylık gelir durumunu ise kısık sesle dile getirdi.
Tutuklu sanıklardan İlker Gönen ise kimlik tespiti sırasında, evli ve üç çocuklu olduğunu belirtti.
DAVANIN İLK GÜNÜNDE YAŞANANLAR
Haber Global Muhabiri Enes Geyik'in aktardığına göre, 22’si tutuklu 47 sanığın yargılandığı “Yenidoğan Çetesi” davasının ilk duruşması planlandığından bir hayli geç başladı. Saat 10:00'da başlaması beklenen duruşma saat 11.20’de başladı.
Tarihi günlerinden birisini yaşayan Bakırköy Adliyesi’nin koridorlarında da tansiyon yüksekti. 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek davanın ilk duruşmasına önce sanık avukatları alındı. Tansiyon tam olarakta bu anda yükseldi. Müşteki ve mağdur avukatları “Bizler neden alınmıyoruz?” diye ses yükseltti. Bir mağdur annenin “Ben bebeğimi kaybettim beni mahkemeye alın.” diye bağırması da dikkatlerden kaçmadı.
Mahkemede tansiyon yükseldi. İzleyen avukatlardan birisinin Mahkeme Başkanı’na usül hatırlatması üzerine Mahkeme Başkanı, avukat hakkında zabıt tuttu. Avukat kolluk gücüyle dışarıya çıkartıldı.
Duruşmaya saat 13.50’de SEGBİS sistemindeki arıza nedeniyle 45 dakika ara verildi. Duruşma saat 15 itibariyle tekrar başladı.
İlk olarak Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan konuştu; “Sabah duruşmaya başlarken bulunduğunuz yerle ilgili yapılan tartışmaya dair şunu belirtmek isterim: Bizim nerede oturduğumuzun bir önemi yok. Bizim için önemli olan, müşteki ve sanık vekillerinin çalışma ortamlarının sağlanmasıdır.” dedi.
Tekirdağ Barosu Başkanı Egemen Gürcün katılma gerekçesini anlattı.
Öldürülen bebeklerin avukatlarından biri; “Bu davada sanıklarla ilgili iddialarımız ortadayken, sanıklara soru sormamız gerekiyor. 47 sanık ve çok sayıda müdafi var. Bu tarz davalarda çeteyi çökerten şey çapraz sorgudur. Narin dosyasında katılma talebi kabul edildi ve bu sayede çok önemli sorular soruldu. Sesimiz kısılmasın.” dedi.
Halkların Kurtuluş Partisi Avukatı davaya katılma talebinin gerekçesini anlattı;
"Cumhuriyet tarihimizin en büyük skandalı ile karşı karşıyayız. Kapıda anneler ve babalar saatlerce bekletilerek ağlatıldı. Usul açısından da yanlışlık olduğunu tekrar vurgulamak isterim. Bugün bu noktadaysak, bunun temel nedeni sağlıktaki özelleştirme politikalarıdır. Bu, sadece buzdağının görünen yüzü. Daha ortaya çıkmayan neler var? Bu davaya, sorumluluğu olan herkesin, buna bakanlar da dahil, eklenmesi gerekir."
Mağdur ailelerin avukatı; "Mağdur ailelerden intihar edenler var. Bu, buzdağının görünen kısmı bile değil. Ailelerin çoğu fakir ve gariban. Bu ülkede her zaman garibanlar mağdur oluyor."
Çete yüzünden engelli kaldığı belirtilen Asilhan Dağlı’nın avukatı;
"Fırat Sarı, müvekkillerimi çocuklarının durumunun kötüye gittiği iddiasıyla korkutmuştur. Ancak müvekkillerim büyük bir cesaret göstererek çocuklarını yoğun bakımdan almıştır. Başka bir hastanede bebeğin kilo aldığı görülmüş, fakat şu an ağır engelli durumdadır. Rapora göre, Fırat Sarı’nın yeterli yoğun bakım bilgisine sahip olmadığı tespit edilmiştir."
KATILMA TALEPLERİNE RET
Savcı, tüm katılma taleplerini “suçtan doğrudan zarar görmedikleri” gerekçesiyle reddetti.
Sanık avukatı, "Türkiye Cumhuriyeti'nde hiçbir dosyada böyle bir yargısız infaz yapılmadı. Dosya birilerinin şahsi şovuna dönüştü. Medyatik oldu" dedi.
Mahkeme Başkanı; "Kişiselleştirme" ifadesini kullandı. Sanık avukatı, katılma taleplerinin reddini talep etti.
Gelecek Partisi Avukatı Meryem Türktekin mahkeme salonundan çıkartıldı. İlk olarak İstanbul Barosu’ndan Avukat Ömer Kavili, mahkeme başkanının usüle aykırı davrandığını söyleyince mahkemeden çıkartılmıştı.
SANIKLARIN İFADESİNİN ALINMASINA BAŞLANDI
Ardından sanıkların ifadesinin alınmasına başlandı. Hakan Doğukan Taşçı (Hemşire), "Üzerime atılı ihmalden adam öldürme suçunu kabul etmiyorum. Doktor istemi olmadan ilaç istediğim yönündeki iddia doğru değil" dedi.
Mahkeme Başkanı'nın "Diğer sanıklardan kimleri tanıyorsun?" sorusuna Taşçı, "Sağlık sektöründe çalıştığım için hemen hemen hepsini tanıyorum. Fırat Sarı’yı Reyap Hastanesi’nden tanırım. Hasan Basri Gök arkadaşımdır" yanıtını verdi.
"ÇÖPE GİDECEK İLAÇLARI SATTIK"
"Çocuk ölümlerine ilişkin çizelge şeklinde şablonlarımız bulunuyordu" diyen Taşçı, şöyle devam etti: "Hastayı ben takip ediyordum. Hasta 5 gün entübeyse 10 gün entübe gösteriyorduk. Hastayı bu şekilde gösterirsek SGK'dan daha fazla maddi para almak için bu işlem yapılıyordu. Çöpe gidecek ilaçları 3 kere sattık ben bir kere komisyon aldım 4.5 bin TL falan aldım. Fırat Sarı 30-40 Bin TL almıştır."
NE KADAR CEZA İSTENİYOR?
İddianamede, ölen 10 bebeğin maktul, 5 kişinin müşteki, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) İstanbul İl Müdürlüğü’nün suçtan zarar gören, 19 hastane ve sağlık şirketi malen sorumlu, 47 kişi de şüpheli olarak yer aldı.
İddianamede, şüpheliler Fırat Sarı ve İlker Gönen’in 10 kez kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi, nitelikli dolandırıcılık, suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve 11 kez uygulanmak üzere resmi belgede sahtecilik suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9’ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi.
Şüpheli Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi, kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık, suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve resmi belgede sahtecilik suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis istendi.
Diğer şüpheliler hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları öngörülen iddianamede, ayrıca, malen sorumlu olarak belirtilen hastaneler ve hastanelerin bağlı olduğu şirketler lehine dolandırıcılık suçu işlenerek maddi menfaat temin edildiğinden, tüzel kişilere özgü güvenlik tedbiri uygulanması, hastanelerin ve şirketlerin kapatılıp mal varlıklarına el konulmasına karar verilmesi talep edildi.
ÇETENİN ELEBAŞI FIRAT SARI
Doktor şüpheli Fırat Sarı’nın elebaşısı olduğu suç örgütünün sevk ve idaresini doktor şüpheli İlker Gönen ile 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir’in yaptığı belirtilen iddianamede, suç örgütünün esas amacının işletmesini devir aldıkları yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf ederek doluluğunu sağlamak, hastaların basamaklarıyla oynama yaparak SGK’dan üst sınırdan ödeme almak olduğu aktarıldı.
ÖRGÜTSEL ŞEMA
Şemaya göre, suç örgütünün elebaşılığını Fırat Sarı'nın yaptığı, İlker Gönen ve Gıyasettin Mert Özdemir'in ise yönetici olduğu belirtilen fezlekede, örgütün üyelerinin ise Renas Kılıç, Serdar Yüksel, Fehmi Alperen, Hakan Doğukan Taşçı, Hasan Basri Gök, Deniz Korkmaz, Enes Kaan Bölükbaşı, Hüseyin Günerhan, Sümeyye Nur Arslan, Cansu Akyıldırım ve Mehtap Sayar olduğu aktarıldı.
Şüphelilerin, bebek hastalar üzerinden birçok hastane ile anlaşarak uygun ve yeterli olmayan tedavi yöntemleri yüzünden onların hayatlarını kaybetmelerine ya da kalıcı sağlık sorunu ile yaşamalarına neden oldukları belirtilen fezlekede, ayrıca bu tedavi yöntemleri yüzünden SGK'ye yüksek tedavi masraflarını fatura ederek haksız kazanç elde ettikleri belirtildi.
Fezlekede, İl Sağlık Müdürlüğünün denetim raporları, HTS kayıtları, banka hesap hareketleri sonucunda elde edilen delillerde, örgüt elebaşı etrafında toplanan kişilerin hiyerarşik bir düzen ve belli bir iş bölümü içerisinde, suçun sürekliliğini sağlayarak birçok defa işlenmesine neden oldukları, bu kapsamda yapılan çalışmalarda suç işlemek amacıyla örgüt kurmanın unsurlarının oluştuğu yönünde değerlendirme yapıldı.
YENİDOĞAN BEBEK ÇETESİNDE HANGİ HASTANELERİN ADI GEÇİYOR?
Fezlekede ayrıca hastaneler ve buralarda çalışan şüpheli hemşireler de şöyle sıralandı:
"Bağcılar Medilife Hastanesi hemşiresi Çağla Durmuş, Beylikdüzü Medilife Hastanesi Hemşiresi Ceren Hatice Kırım, TRG Hopitalist Hastanesi hemşiresi Cansu Akyıldırım, Reyap Hastanesi hemşireleri Mehtap Sayar ve Sümeyye Nur Arslan, Esenler Güney Hastanesi hemşiresi Hüseyin Günerhan, Bağcılar Şafak Hastanesi hemşiresi Mehmet Halis Başli, Duygu Hastanesi hemşiresi Deniz Korkmaz ile 11 hastanenin hasta takibini yapan hemşiler Hakan Doğukan Taşçı ile Hasan Basri Gök."