'Yenidoğan Çetesi' davasında dördüncü gün! "Amacım belediye başkanı olmaktı" itirafı
İstanbul'da yenidoğan bebekleri anlaşmalı özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk ederek, haksız kazanç sağlayan ve kusurlu davranışlarda bulunarak ölümlerine neden olan Fırat Sarı ve İlker Gönen'in aralarında bulunduğu 22'si tutuklu 47 sanığın yargılanmasına devam ediliyor. Bakırköy Adliyesi 22. Ağır Ceza Mahkemesi salonunda görülen duruşma saat 10.30'da başladı.
İstanbul'da yenidoğan bebekleri anlaşmalı özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk ederek, haksız kazanç sağlayan ve kusurlu davranışlarda bulunarak ölümlerine neden olan Fırat Sarı ve İlker Gönen'in aralarında bulunduğu 22'si tutuklu 47 sanığın yargılanmasına devam ediliyor. 22. Ağır Ceza Mahkemesi salonunda görülen duruşma saat 10.30'da başladı.
Bakırköy Adliyesi 22. Ağır Ceza Mahkemesi Salonu'nun kapasitesinin yetersiz olması sebebiyle konferans salonunda görülmeye devam ediyo. Duruşmaya, Fırat Sarı ve İlker Gönenin de aralarında bulunduğu 22 tutuklu sanık, 14 tutuksuz sanık ve taraf avukatları hazır bulundu. Bazı tutuksuz sanıklar ise, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı.Dördüncü günde duruşma saat 10.30 itibariyle tutuklu sanık muhasebeci Funda Özen'in savunmasının alınmasıyla başladı. Ardından tutuklu sanık sağlık hizmetleri müdürü Renans Kılıç'ın savunmasına geçildi. Saat 12.30 sıralarında duruşmaya 40 dakika ara verildi.
"MELİS İŞİNİ YAPMADIĞINDA ŞİKAYET BAŞLADI"
Reyap Hastanesinde Medikal muhasebeci olarak çalışan tutuklu sanık Funda Özen, "Herhangi bir ticari ilişkim yoktur. Maaşla çalışıyorum. Dolandırıcılık suçlamasıyla suçlanıyorum ama bunları kabul etmiyorum.
3 ay kadar doktor hemşiresi olarak çalıştım. Daha sonra medikal muhasebe uzmanı olarak çalışmaya başladım. 2023 yılında arkadaşımız işten ayrıldığı için çalıştığı branşta faturalandırma bana verildi. Dosya içinde geçen isimleri tanımıyorum. Medikal muhasebede SGK faturalandırma, gelen hastaların faturalandırmaları yapıldı. Yoğun bakımda epikrizleri Hasan Basri’nin yazdığını ve bu şekilde attığını biliyorum. Günlük olarak hastaların kullandığı ilaçları yazıp mail üzerinden gönderdiğini biliyorum. Melis, yenidoğan yoğun bakımda tıbbi sekreterdi ve dosyaları düzenleme konusunda düzgün yapmadı. Hastaların çıkışı olduğunda bilgi verilmesi gerekirdi bu durumu son zamanlarda Melis yapmamaya başladığında şikayet olmaya başladı. Hasan Basri ile 'Sistemden herşeyi kontrol ediyorlar ben onları değiştirdim' konuşmasını Melisleri, yanlış yaptığını biliyorum o yüzden değiştirdim değil değiştirtmiştim diyorum çünkü bizim öyle bir yetkimiz yok. Hasta çıkışı, taburcu düzeltme gibi bir yetkimiz yok" dedi.
"EPİKRİZLERİ DOKTOR YAZAR"
Özen, "Hizmetlerin girişini epikrizleri yazıyoruz ama hastanın böyle bir ilaç kullanımı yok. Faturadan silip faturasını kesiyoruz epikrizlere erişemiyoruz. Fırat Sarı ile 'Bu bebekle ilgili fatura kesemedik' fatura kesip doktora bilgi vermemiz gerekiyordu doktor meşguldü. Doktora ulaştığımda bu bebeğe bu ilaç kullanılmış fatura keselim mi diye sordum. 'Bunları farklı bir bebeğe kullanabilir miyim' konuşmasını ise ilaç ile ilgili olabilir, değerleriyle ilgili olabilir. Yenidoğan yoğun bakımda çalışmıyorum. Bebeğe ait ilaçların başka bebeğe kullanıldığı konusunda bilgim yok. SGK’da tıbbi evraklarda oynama yapıldığını, basamaklarda düşürme olduğu düşünülüyor ama benim öyle bir yetkim yok. Faturalar bittikten sonra e-imzayla onaylama oluyor. Basamak değiştirme konusuyla alakam yok ben sadece faturalandırma konusunda çalışıyorum. Ben hasta sevkinin nasıl yapıldığını işlendiğini bilmiyorum. İlaç istekleri eczane üzerinden bildirim olur. Bu ilaçlar onaylandıktan sonra sistemde kabul edilirdi ve sisteme düşer. Doktorların dışında epikrizler yazılamaz sadece doktorlar erişebilir" şeklinde konuştu.
"FATURALAMA PUSULA SİSTEMİYLE OLUYOR"
Sanık Özen, "Faturalama işlemi pusula sistemiyle oluyor. Pusulama sistemi üzerinden epikrizlerde oynama yapılamıyor. Hastaya hangi doktor baktıysa o erişebilir. Bizim erişim gibi bir yetkimiz yok. Hasan Basri doktorun asistanı oradan tanıyorum kendisini, işletme olayını da ilk kez iddianamede okudum nasıl işlediğini bilmiyorum. Mehtap'ın çalıştığım kurumda yenidoğan bakımda hemşire olarak çalıştığını biliyorum bir de Sümeyye’yi tanıyorum. Hemşirelerden bu ikisini tanıyorum başka kimseyi tanımıyorum. Fırat Sarı'yı da yoğun bakım doktoru olduğu için biliyorum. Yenidoğan bakım dışında gelen epikrizlere de bakıyorum ve konuyu görüşüyorum. Bu konuda eksiklik olursa sekreter yani doktorun asistanıyla ya da doktorun numarası varsa arıyorum. Doktor çok yoğun olduğunda Hasan Basri ile iletişime geçiyorduk. İlaçlar konusunda kendisiyle iletişime geçebiliyorduk. Yoğun bakımda epikrizleri Fırat Sarı hazırlardı' dedi.
"FIRAT SARI ÇOCUĞUMUN DOKTORUYDU"
Medikal muhesebeci Funda Özen'in savunmasının alınmasının ardından sağlık hizmetleri müdürü tutuklu Sanık Renans Kılıç'ın savunmasına başlandı. Kılıç savunmasında, "Tutuklanmadan önce Esenyurt Belediyesi’nde sağlık işleri müdürüydüm. Fırat Sarı çocuğumun doktoruydu. Çocuğumla çok ilgilendi. Usulsüz hasta sevkiyle ilgili suçlamasını hiçbir şekilde kabul etmiyorum. Ben hiçbir hastadan ve hastaneden para almadım. Fırat Sarı ile hasta sevkiyle ilgili konuşmamın sebeibi, bir hastanenin müdürü hasta sevki için Fırat Sarı‘ya ulaşamadıklarını söyledi ben de Fırat Bey’in asistanın numarasını verdim. Sonra da Fırat Sarı’ya ulaştım 'Seni aradılar mı?' diye sordum. Görevim maddi durumu düşük insanlar bize ulaştığında biz hastaneden böyle bir talepte bulunuyoruz. 4 yıl boyunca evde sağlık hizmetinde çalıştım. Başkan benden 'Seni çok sevdik özellikle muhtarlar, oradaki muhataplardan, SGK’lardan iletişim kuracak birini istedi' ben de 'Yaparım' dedim makam olarak bir yere gelmek için kabul ettim. 112 bu kadar basit bir sistem değil. Sağlık Bakanlığı basit bir sistem değil, başhekimi vardır. Protokol olmadan hiçbir hekim, hastayı devralmaz" dedi.
"HASTANELERDE KİM NÖBETÇİ HEPSİNİ BİLMEM GEREKİYOR"
Kılıç, "Hastanelerde kim nöbetçi kim var hepsini bilmem gerekiyor. Belediye başkanı sorduğunda cevap vermem gerekiyor o yüzden biliyorum. Ne bir hasta ne de bir hastane bana bir tane para vermedi para verdim de diyemez. 2019 yılında Fırat Sarı'ya borç verdim gelen para odur. Hasta hangi hastaneyi isterse ve neresi yakınsa ben oraya gönderirim. Esencan'a da gönderdiğim hasta belli. Benim görevim hasta yakınlarından talep gelirse, hastaya bir mama yazılmış, hasta maddi durumum yok diyor biz ona göre yöneltme yapıyoruz. Fırat Sarı ile 'Abi, Mehmet Ali para veriyor, sende verebiliyor musun' konuşmamızın sebebi, tıp merkezlerinde toplu sekilde para vermek, hastane kendi arasında anlaşma yapar onun için onu söylüyorum. Yenidoğan, servis ihtiyacı, mama ihtiyacı gibi ihtiyaçları karşılamıyor bu yüzden bize başvuran vatandaşlara yardım ediyoruz" dedi.
"AMACIM BELEDİYE BAŞKANI OLMAKTI"
Renans Kılıç, "Sosyal medyada, basında çıkan haberlerden dolayı hem benim hem ailemin masumiyeti göz önüne alınmadan linç girişiminde bulundu. Bir insanın hayatıyla oynamanın bu kadar basit olacağını düşünmüyorum. Bize katil muamelesi yapılıyor. Benim Esenyurt Belediyesinde çalışırken bir amacım vardı belediye başkanı olmaktı. Buradan çıkacağıma inanıyorum zaten ama buradan çıkarken insanlar bize nasıl bakacak. Bu kadar basit mi insan hayatıyla oynamak, ben depremde görev yaptım. Beni bebek katili ilan ettiler. Ben şimdi buradan çıksam ne yapacağımı bilmiyorum. Adalete sığınıyorum. Şahıslar burada kendilerini açıkladılar beni burada suçlamadılar polis kolluklarında neden öyle konuştular bilmiyorum. Onlar hakkında bir şey demek istemiyorum" dedi.
"FIRAT SARI EVDE BAKIM GİBİ BİR BÖLÜM AÇMAK İSTEDİ"
Fırat Sarı'nın asistanı hemşire Sümeyye Nur Aslan ise savunmasında şunları söyledi:
"Fırat beyin kendisinin mali müşaviri var. Telefonumda da kayıtlı. Vekaleti var bende. Evde bakım hizmetleri gibi bir bölüm var. Fırat bey kendisinin böyle bir şey açmak istediğini söyledi. Evrak işleri için Medicence’nin evde bakım işlemleri için vekalet gerekiyordu. Bu yüzden kendisi bana vekalet vermişti. Ben bu vekaletle sadece evde bakım işleri için yaptım."
Mahkeme Başkanı'nın "Sana gelen paralar var, ne diyorsun?" sorusuna Arslan, "Motivasyon ücreti diyorlar ya, ama aslında kimse bunu doğru düzgün anlatmadı. Hastaneler hep çok iş, az para şeklinde çalışıyor. Örneğin, 3 hastaya bakmanız gerekirken 5 hastaya bakıyorsunuz. Bu yük bir süre sonra ağır geliyor. Böyle bir durumda işten ayrılmak istediğimizde Fırat Sarı araya girip bize ücret verirdi ve işten ayrılmamızı engellerdi" yanıtını verdi.
Soruşturmayı yürüten Savcı Yavuz Engin’in tehdit edilmesine neden olan tutuklu hemşire Tuğçe Toptemel kürsüye getirildi.
Opara bebeğin ölümüne sebep olarak ihmalli davranışla kasten öldürme suçundan yargılanan Toptemel, savunmasında, “Ölen bebeklerin ailelerine başsağlığı diliyorum, bu durumdan dolayı üzgünüm. Olayın yaşandığı gün benim mesai saatim akşam 8’e kadardı. Monitör öttü, bu esnada Gizem hemşire de yanımdaydı. Narkotik ilaçlar verilmişti, gündüz hemşireler tarafından hazırlanmış. Hakan Doğukan Taşçı’yı aradım, benden bebeğin videosunu istedi. Daha sonra Hakan Doğukan Taşçı beni aradı, '6 aylık bebek olduğu için kalbini hissedemezsin' dedi. 'Israrla ne yapılacak?' diye sordum, 'Kan şekeri bakın' dedi. Hastaneden çıkmadan önce Hakan Doğukan Taşçı’yı tekrar aradım, hoparlöre verdim. 'Bebeğin nabzını hissediyorum, bir şey yapılacak mı?' dedim. 'Hayır' dedi.
Bebeğin kalbini hissedemediğimi defalarca söylemiştim. Ayrıca 6 aylık bir bebeğin yenidoğan yoğun bakımında olmaması gerektiğini daha önce de belirtmiştim" dedi.
“HAKAN KENDİSİNİ DOKTOR OLARAK TANITIRDI”
Sanık Tuğçe Toptemel, savunmasının devamında ”Gece doktorumuz olmuyordu. Hakan Doğukan Taşçı kendisini doktor olarak tanıtıyordu. Aileler ‘neden doktor yok’ diye sorarlardı, biz de mahcup duruma düşüyorduk”
“BENİ SUSTURDULAR”
Avukatın kendisine sorduğu “Vicdanen rahatım diyorsun, bebek öldükten sonra suç duyurusunda bulunmadın mı?” sorusuna da şu sözlerle yanıt verdi: “ Şikayette bulunmadım. Bizde çocuk yoktu, hiçbir zaman da olmadı. Bu Opera bebeğe bağlı bir durum değil; ölümler maalesef oluyordu. Ama Opara bebek 6 aylık olduğu için durum normal değildi. Buna rağmen beni susturdular.”
“HİÇBİR ZAMAN DOKTORUN MÜDAHALE ETTİĞİNİ GÖRMEDİM”
SGK avukatının “Bu olanlardan, doktor olmadığından hastane sahibinin haberi yok mu?” şeklindeki sorusuna ise, “Yönetime haber vermek benim görevim değil, beyefendi. 10 senelik yenidoğan hemşiresiyim. Hiçbir zaman bir doktorun acil durumlarda bebeklere gelip müdahale ettiğini görmedim” şeklinde cevap verdi.
DURUŞMA SONA ERDİ
Duruşma sona erdi. Yarın örgüt yöneticisi Giyasettin Mert Özdemir’in savunması ile duruşma devam edecek. Duruşma saat 09.30’da başlayacak.