Yaz sonu müsilaj olur mu? En büyük sorun deterjan atıkları

Marmara’da Nisan ayının ikinci haftasından itibaren önce Fenerbahçe sahili; ardından Şarköy, Gemlik, Bandırma kıyılarında ortaya çıkan sarı renkli kremsi müsilajın yaz sonuna doğru tekrar görülebileceği uyarısı geldi.

Son Güncelleme:

Marmara Denizi’nin yapısal özellikleri ve akıntı yönleri kirlilik yükünü etkileyen unsurların başında gelirken, yaklaşık 240 km uzunluğa, 70 km genişliğe, 11 bin 500 kilometrekare yüzölçümüne sahip alanda oluşan akıntı tipi, normal deniz ve okyanuslardaki dairesel tip yerine, doğu batı yönünde bir akıntı olarak gerçekleşiyor.

Bu durum beraberinde sürekli Karadeniz’den Marmara’ya üst akımla ve İstanbul Boğazı’ndan Karadeniz’e alt akımla çok yoğun kirlilik yükleri taşınmasına neden oluyor. En derin yeri bin 270 metre olan Marmara’da kuytu kısımlar olarak adlandırılan İzmit Körfezi, Gemlik Körfezi, Bandırma Körfezi, Erdek Körfezi ise kirlilik ve müsilaj oluşumundan daha sık ve kolay etkileniyor.

Marmara Havzası’nda oluşan endüstriyel atık suların miktarı yüzde 58'e ulaştı. Fotoğraf: AA

ATIK SU MİKTARI YÜZDE 58

Öte yandan geçtiğimiz dönem ilkbahar ve yaz başında ortaya çıkan büyük çevre sorununa ilişkin Marmara Havza Planı’ndan yansıyan detaylar ise vehametin nasıl geldiğini açıkça ortaya koyuyor. Havza planının ‘Endüstriyel Kirlilik’ başlıklı kısmında Marmara Havzası’nda oluşan endüstriyel atık suların miktarı yüzde 58 olarak belirtiliyor.

Müsilajın en büyük nedenlerinden olan azot kirliliği, baskın olarak tarımsal faaliyetlerden ve hayvan yetiştiriciliğinden kaynaklanırken, Marmara Havzası’nda, toplam kirleticilerin başında yüzde 36 ile gübre kullanımı, yüzde 30 ile hayvancılık faaliyetleri ve yüzde 15’lik oranla arazi kullanımının geldiği de plandan aktarılıyor.

ÇÖZÜM, ARITMA TESİSLERİNİN ARTTIRILMASI

Nisan ayı itibarıyla ortaya çıkan kremsi sarı kirlilik görüntülerin ardından “Marmara’nın tek kurtuluşu nedir?” sorusuna uzmanların verdiği ortak cevap ise: “İleri atıksu arıtma tesislerinin sayısının bir an önce arttırılması” şeklinde…

"Marmara Denizi hasta çocuk aslında” diyen İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Mühendislik Fakültesi, Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nüket Sivri, Marmara Denizi’ni iki farklı denizin evladına benzetiyor. Marmara Denizi’nin rüzgarı, akıntı tipi, tuzluluğu, tabakaları ile diğer denizlerden çok farklı olduğunu sözlerine ekleyen Prof. Dr. Sivri, “Bu çocuk dünyanın en genç sayılabilecek denizi ama hasta.. Hastayken bir de iklim krizi yani doğa baskısı ve üzerine yaklaşık 30 milyon insanın baskısı ile mücadele etmek zorunda kalıyor. Bir nevi nefes alamaz hale geldi” diyor.

Deterjan atıklarının akarsulara bırakılması felakete davetiye çıkarıyor. Fotoğraf: AA

DETERJAN ATIKLARI FELAKETE YOL AÇIYOR

Evlerde kullanılan deterjan atıklarının Marmara’ya kıyısı olan akarsulara bırakılmasının adeta felakete davetiye çıkardığını sözlerine ekleyen Prof. Dr. Sivri, “Bunlar fosfor kaynaklarıdır, arıtmadan bırakmamız o alanın kirlenmesi için yeterli. Denize ulaşan o nehir, beraberinde fosforca zengin suyu direk denize taşır. Doğanın kendi dengesi içerisinde sınırlamaya çalıştığı bu tip besin maddelerini siz bolca verirseniz, çok basit bir mantıkla deniz obez oluyor. Artan stres, artan mikroorganizma sayısı, çok farklı tipte mikroorganizmaların varlığı, bu mikroorganizmaların salgıları, yetersiz parçalanma ardından sonuç müsilaj” uyarılarında bulunuyor.

KÜÇÜK BALIKLARIN AVLANMASI YASAKLANMALI

İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü'nden Doç. Dr. Ahsen Yüksek ise
“Marmara da kirlilik yükü devam ediyor. Kolay kolay iyileşmesi de mümkün görünmüyor. Planktonların aşırı çoğalması beraberinde müsilaj oluşturuyor. İleri biyolojik artıma sistemlerinin her bölgede acilen devreye alınması şart. Ayrıca derin deşarj projesi gözden geçirilerek, küçük balıkların avlanması da yasaklanmalı” ifadelerini kullandı.

PİNA'LAR DA YOK OLUYORLAR

Öte yandan geçtiğimiz gün Bandırma 17 Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı da, Marmara Denizi'nde müsilajla mücadele çalışmalarında, Akdeniz'in en büyük çift kabuklusu 'pina'ların önemine dikkat çekerken, “Akdeniz ve Ege'de kirlilik ve kaçak avcılık gibi nedenlerle popülasyonu azalan pinalar, son olarak 2016'da ortaya çıkan bir parazit nedeniyle Antalya Körfezi'nde tamamen yok oldu” dedi.

Pinaların, tek yaşam alanlarının Marmara Denizi olduğunu söyleyen Sarı, "Ortalama bir pina saatte 6 litre deniz suyunu berraklaştırıyor" dedi. Sarı, üniversite olarak başlattıkları 'Marmara'nın Umudu Pina' projesi ile bu deniz canlılarını koruma altına alacaklarını da kaydetti.

Sonraki Haber