Yakalayın boşa akmasın! 'Akıp giden yağmurun zararları...'

Yağmur suyu hasadı suyun verimli kullanılması adına neredeyse tüm dünyanın kullandığı bir yöntem. Türkiye'de de bu yola başvuruluyor ancak uzmanlar mevcut yönetmeliklerin yetersiz olduğu görüşünde. Ayrıca yetersiz hasat ve boşa akan yağmur suyunun zararlı sonuçları da olabiliyor...

Son Güncelleme:

Doğal kaynakların en önemlisi olan suyun doğru ve verimli kullanılması insanlığın bugünü ve geleceği için oldukça kıymetli. Bu konuda çalışan uzmanlar "yağmur suyu hasadı" kavramına dikkat çekiyor. Yağmur suyu çatılardan toplanarak, yer altında kanalizasyondan ayrı düzenekler kurularak, toprağı örterek ya da yağmur bahçesi kurarak yapılabiliyor.

Türkiye'de yağan yağmurlar ekseriyetle yüzeysel akış sonrası ızgaralar ile yağmur suyu sisteminde birleşerek derelere, derelerle de arazi yapısına göre denizlere deşarj ediliyor. Bu maalesef verimli bir yöntem değil. Birçok ülke çıkardıkları yönetmeliklerle yağmur suyu hasadı yapıyor. Türkiye'deki yönetmeliğe göre ise sadece 2 bin metrekare ve üzerindeki yapılarda yağmur suyu hasadı zorunlu tutulmuş.

'KADEME KADEME YAPILMALI'

Tarım arazilerinden; sanayi tesislerinden ve derelerden ve şehirlerdeki konutların çatısından yağmur suyu hasadı yapıldığını belirten Çevre Mühendisi Prof. Dr. Mustafa Öztürk, hasat yapılmayan yerlerde yağmur suyunun atık su kanalizasyonuna karıştığını belirtiyor ve bunların ayrı olması gerektiğini vurguluyor.

Prof. Dr. Öztürk bunun Türkiye'deki belediyeler için pahalı bir operasyon olduğunu da belirtirken kademe kademe tam teşekküllü bir sisteme geçilebileceğini aktarıyor. Prof. Dr. Öztürk en düşük maliyetli başlangıç noktasının çatıların yağmur hasadına uygun hale getirilmesi olacağını da ifade etmekte. 

'3 ÖNEMLİ KULLANIM ALANI'

Özellikle hasadın oto yıkama tesisleri için zorunlu tutulması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Öztürk "Binalarda toplanan yağmur suyu araba yıkamada, bahçe sulamada ve gerekli sistem dizayn edilirse özellikle evlerin tuvaletlerinde çok kolay bir şekilde kullanılabilir" diyor.

'ENERJİ TÜKETİMİNİ AZALTACAK'

Yağmur suyunun hasat edilmesinin çevresel avantajlarına da dikkat çeken Öztürk, hasatla yılda yaklaşık yüzde 10-15, bazı yerlerde ise yüzde 20’ye kadar şebeke sistemindeki suya olan ihtiyacın azalacağını söylüyor. Lakin eğitim de bu noktada çok önemli.

'ÇİFTÇİLERE EKONOMİK KATKISI OLUR'

Özellikle çiftçilerin yönlendirilmesi ve eğitilmesi gerektiğini söyleyen Öztürk, "Şu an bu suyumuz boşa gidiyor" diyor ve devam ediyor:

"Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı 2 bin metrekare ve üzerinde olan yerlerle ilgili bir yönetmelik düzenledi. İBB de benzer bir düzenleme yaptı. İzmir'de ise bu 500 metrekareye düşürüldü."

'YÜZDE 90 HASAT EDEBİLİRİZ'

Kentlerde suyun her zaman bertaraf edilmesi gereken ve baş ağrıtan bir sorun olarak görüldüğüne dikkat çeken İTÜ Mimarlık Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hayriye Eşbah Tunçay,  bundan kaynaklı olarak da suyun, mümkün olduğu kadar gözden ırak bir şekilde yerlerin altına alınarak denizlere gönderildiğini ifade ediyor ve ekliyor:

"Yağmur suyu kaynağı bir maden kadar kıymetli."

Kentler, suyun sızamadığı yüzeylerin yoğun olması nedeniyle yağmur suyu toplamada avantajlı olduğunu da aktaran Prof. Dr. Tunçay "Kentte suyun yüzde 80-90'ını toplayabiliriz. Yeşil alanlarda ise yağmurun yüzde 10 ya da 20'sini toplayabiliyoruz" diyor.

Bunların yanı sıra Prof. Dr. Tunçay çarpıcı bir tespitte daha bulunmakta.

'MÜSİLAJA NEDEN OLUYOR'

Şehre inen her damla suyun kanalizasyona karışarak ve kirli yerlerden geçerek denizlere aktığını anlatan Prof. Dr. Tunçay suyun direkt olarak denizin ortasına gönderildiğinde bunun küresel ısınmadan dolayı alg patlaması ve geçen yıl Marmara Denizi'nde görülen müsilaja neden olduğunu söylemekte.

Prof. Dr. Tunçay'a göre yağmur suyu hasadıyla kentin yeşili ayakta tutulabilir. "Üzerine para vererek, enerji yakarak, insan emeği vererek kentin yeşilini ayakta tutmaya çalışıyoruz" şeklinde yorumlayan Prof. Dr. Tunçay dünyadan da örnekler veriyor.

'DÜNYANIN HER TARAFINDA ÖNEMİ ANLAŞILIYOR'

"Dünyanın her tarafında yağmur suyu hasadı imar, yapı ve her türlü mevzuata girmiş durumda" diyen Prof. Dr. Tunçay, ABD'de düşük etkili gelişim, İngiltere'de suya duyarlı sürdürülebilir drenaj sistemi, Avusturalya'da suya duyarlı şehircilik, Çin'de ise sünger şehirler denen projelerin uygulandığını söylüyor.

Türkiye'deki 2 bin metrekare büyüklüğündeki yapılarda su hasadını zorunlu tutan kuralın yetersiz olduğunu Prof. Dr. Tunçay da vurguluyor.

YENİ YAPILAN BİNALARDAN TALEP EDİYORUZ'

Haberglobal.com.tr'nin sorularını cevaplayan İBB ise İSKİ'nin yeni yapılan binalarda, ilgili yönetmeliğin şartlarına uyması kaydıyla, yağmur suyu projesi talep ettiklerini belirtiyor. İSKİ Abone Hizmetleri Uygulama Yönergesi 51. Maddesinde şartlar şöyle belirtiliyor:

"1000 metrekarenin üzerindeki parsellerde, binaları zemin suyundan korumak, yağmur suyunu hasat ederek bahçe sulamak, oto yıkama vb. işlerde kullanmak üzere bir drenaj sistemi oluşturularak çatı ve zemin yüzeyi sularının tabii zemin altında tesis edilecek bir sarnıçta toplanması sağlanacaktır."

Kaynak: Web Özel

Sonraki Haber